Galata Gazete


26 Temmuz 2024 Cuma

Karikatür karikatürdür!

Karikatür karikatürdür!

Bugün ülkemizde karikatürün çok bilinen ve çok okunan, izlenen olmasına en büyük katkısı olanlardan biridir Oğuz Aral… Ölüm yıldönümünde Oğuz Aral’ın öğrencisi Yakup Karahan her sene yaptığı gibi ustasını anan bir yazı paylaştı. O yazının içinde Oğuz Aral’a ait bir cümleyi okuyunca aklıma gelenleri bende not edeyim dedim, şimdi Oğuz abi bana yanıt veremeyecek ama tarihe not düşmek adına yazımı bir köşe yazısına dönerdim.

“Karikatür elit sanatıydı, ben halka ulaştırdım, halk sanatı oldu, onun için beni hiç sevmezler” Oğuz Aral

Üstadımın bu sözüne katılmıyorum, çünkü karikatür hiç bir zaman elitlerin sanatı olmadı, elitler karikatür ile ilgilenmezdi, para getiren sanat dalları varken neden hiciv ile ilgilensin ki... Üstadımın (Oğuz Aral) anlatmak istediği bana göre elit değildir ya da başka anlam yüklemiştir.

Okuryazarlık eliti kategorize etmez, elit seçici demek…

Seçici bir okuyucu ve yaratıcısı vardır. Cemil Cem elit değildi, cumhuriyet için karikatür çizdi, cumhuriyet ilan edilince bir daha karikatür çizmedi, çünkü “benim savaşım bitti, zafere ulaştık” dedi... Mim Uykusuz ve diğer karikatürcüler Aziz Nesin, Sabahattin Ali ile birlikte Marko Paşa Dergisini çıkardı, teknolojinin izin verdiği kadar halka ulaşabildi, İstanbul’da okunuyor ama Elazığ’da okunmuyor diye soramayız, çünkü Elazığ’a ulaşacak dağıtım ağından yoksun, baskı teknolojisi ona göre değil, tipo baskı yapıyor...

Karikatür tek bir söylem biçimini kabul etmez, her türlü teknik söz konusudur ve kullandığın tekniğe göre dili vardır... Her çizgi tekniği ile her konuyu aynı biçimde ya da bezer işleyemezsin... Turhan Selçuk, Semih Poroy, Semih Balcıoğlu, Ali Ulvi, Ferruh Doğan... Elit bir çizer miydi? Bunlar yazısız karikatürün ustaları... Çalıştıkları kurumun olanakları ile okuyucusuna ulaşmaya çalıştılar, sadece galeri galeri gezip eserlerini sergilemediler, gazetelerde yazdılar çizdiler... Dersin ki çizer sadece zenginlere hitap eder, onların göz zevkine göre eser üretir, işte elit bunlardır... Bizim öyle elit bir tayfamız olamazdı, çünkü siyasi atmosfer ve gelişmişliğimiz ona uygun değil, kapitalistimiz (sermaye sahibi) var ama burjuvamız yok… Elit kavramı burjuva kültürü ile ilgilidir... Satın alacak, değerlendirecek bir burjuva kültüre sahip zenginimiz hala yok... Bak, Ali Koç Fenerbahçe Kulübünün ağzından küfür eksik etmeden yönetemiyor...

Gırgır dergisi ofset baskı sayesinde daha fazla bastı, dağıtım ağı ile ülkenin her yerine ulaştı… Dağıtımı ve baskı sayısı yüksek olan her yayın daha fazla okuyucuya ulaşır. Kıt basıp, basılanın hepsini satmak gibi iddiası olanlar büyük hayal kırıklığına uğrarlar, arkasında güçlü bir ekonomik destek olmadan yüksek satış rekoru kırmak gibi bir beklenti olamaz.

Zamanın olanaklarına göre değerlendirmek gerek...

Oğuz Aral, TİP (Türkiye İşçi Partisi) kurulurken parti üyesidir ve sosyalist kimliğini hiçbir zaman saklamış değildir... İşçi sınıfının gerçek bir yoldaşıdır... Çizgileri ile ortadadır...

Oğuz Aral karikatürü gerçekten her bireyin alıp okuyacağı ve anlayacağı bir hale getirdi, bu konuda emeği, çabası asla unutulamaz... Haftalık dergi yanında günlük gazete çıkardı, kolay bir şey mi haberleri mizahi açıdan yorumlayıp günlük gazete çıkarmak... Mizah alanında her aracı kullandı, elitlere ve iktidara karşı gerçekten mizahi bir silah olarak kullandı...

Dönemin iktidarları tarafından yasaklandı, toplatıldı ama ona rağmen tabana yayıldı, sahiplenildi...

Gırgır okuyucusunu yarattı ama sahiplenecek, içselleştirecek bir kitlesini yaratamadı. Sadece okudular ve bir balon gibi kısa zamanda unuttular... Dergiyi bugün Sözcü Gazetesi çıkaranlar satın alıp, gölgede bıraktılar, yayınlanmış ve çıkacak sayı için hazırlanmış tüm karikatürlere el koydular, tüm birikimlere el koyup onları yaratanları işten çıkardılar. Dönemin iktidarının istediği, uysallaştırılmış dergiyi yarattılar ve çıkardılar...

Mizah dergiciliği ve okuyuculuğu Gırgır en popüler olduğu en üst noktada satış yaparken birden yok edildi…

Gırgır Dergisi yaşarken ve el konulduktan sonra içinden onlarca dergi çıktı, devamcısı olduğunu iddia edenlerin önemli bölümü dergicilik alanında Gırgırın başarısına ve Oğuz Aral anlayışına yaklaşamadılar...

Gırgır içinden hep yeni dergilerin çıkmasına olanak verdi ama çıkanlar Gırgırın gölgesini aşamadı, bir sıçrama göstermediler...

Bugün Gırgır sözcü gazetesinin eki olarak çıkmakta ve cemaat gazetesinin karikatürcüsü orada kapak çizmektedir...

Gırgır bugün sistemin istediği kıvamda adını yaşatıyor ama içeriği ortada yok, çünkü Oğuz Aral solcuydu, mizahta devrim yaptı...

O gerçek bir usta, öğretmen ve sanatın her alanından çizgiye katkı yapacak her şeyi denedi. Pandomim sanatının çizgi halini gördü, onu balon ile yeniden yarattı...

Geçmişte yaşanan yazısız yazılı karikatür ayrımını ancak laf dolsun, saflar belli olsun gibi şeydi, birileri “biz karikatürü sanat alanında temsil ediyoruz” diye bir saçmalığın ürünüdür, ciddiye alınacak tarafı yoktur, karikatür karikatürdür, hangi teknik ile çizdiğin, hangi mizah anlayışa sahip olmanın bir anlamı yoktur...

Ustayı ölüm yıldönümünde saygı ile anıyorum...

Ananlara bin selam gönderiyorum…

İsmail Cem Özkan