Bay Z.
Oyunu izledikten sonra salondan henüz çıkarken kafamın
içinde beliren cümle, “keşke bu oyunu özel tiyatrolar oynamış olsaydı, keşke devlet
tiyatrosu özel tiyatroların maddi yükünü kaldırmayacağı oyunları sahneye koymuş
olsaydı”
Sona yazmam gereken cümle ile başladım yazıma ama genel
kuralı takip edeyim, en başa dönerek!
Herhangi bir binanın bodrum katı (sorgu odası)izlenimi hemen
alıyoruz salona girdiğimizde. Duvarlar gri, duvarların üzerinde borular var.
Ortada bir masa ve masanın etrafında dört sandalye… Masanın üzerinden aşağıya
doğru bakan lambalar… Seyirciler salonun her iki yanında sandalyelere oturmuş
halde. Üç duvar ve seyirci kavramının ortadan kalktığı oda tiyatrosu mantığı
içinde oluşturulmuş bir salon.
Oyunun başlama anonsunu bekliyoruz.
Dijital ses kaydından gelen ses oyunun başlayacağını haber
veriyor ve ışıklar sönüyor.
Karanlıkta su damlası sesi geliyor. Bir oyuncu salona
karanlıkta girip sandalyesine oturuyor. Işıkların açılması ile birlikte
cümleler salonun duvarına vurmaya başlıyor.
Önce tek, sonra ikincisi, daha sonra üçüncüsü derken masa
etrafında dördüncü sandalyeyi de dolduracak oyuncular salona giriyor. Bir
soruşturma söz konusu, ilk salona giren Muhasebe departmanı baş denetçisi
Daniel Morrison (Ali Çelik), kendi içsel sorular ile baş başadır. Odaya
girmiştir ama çıkamamaktadır, elinde ki kart kapıyı açmamaktadır.
Günümüzde bir çok şirket işten kovduğu kişiye artık bilgi
verme ihtiyacı bile duymuyor, dijital kimliğini devre dışı bıraktığında kapıya
gelen kişi içeriye giremediğinde anlıyor ki, işten kovulmuş, varsa hakkı
işsizlik maaşı için İşkur’a başvurmak için geri dönüyor, resmi işsizlik
istatistikleri içinde bir rakam oluyor…
Sorgu odasına girenin kartı iptal olmuştur, fakat sorgu
odasında olduğunu arkadan gelen şirketin genel denetçisi Janet Lane’in ( Gerçek
Alnıaçık) sorgu için soru sorması ile konunun içeriği açığa çıkıyor. Orası
işten atılma aşamasında olanın son sorgulanma odasıdır.
Oyun kurgusu içinde oyunun kahramanları (bilişim denetçisi Deren
Sharp (Orkun Gülşen) ve güvenlik denetçisi Gabriel Larson (Ozan Uçar) salona
girmesi ile birlikte sorgu başlayacaktır.
Analitik düşünebilme becerisi olan seçilmiş başarılı
insanlardır. Alanlarında hepsi mükemmele yakın ve kendilerini işine adamış
insanlardır. Görevleri ne ise onu en iyi şekilde yapan ve kendilerine bağlı
insanların hatalarını gören veya sezen ona göre önlem alanlardır…
Güvenlik denetçisi elinde bir çanta ile gelir odaya ve orada
neden “tutuklu” olduklarını açıklayacaktır.
Çantanın içinden bir laptop çıkar ve canlı bağlantı vardır Bay Z. ile … Sorular
ve aranan yanıt basittir, her denetçinin gözünden kaçan küçük bir ayrıntı ile
“küçük bir miktar” para “biçim” değiştirmiştir. Bu değişimden kimin sorumlu
olduğu araştırmak için davet edilmişlerdir ve sorgulanmaktalar.
Oyun en az bütçe ile seyircisini yakalayıp, onu kelimelerin
arasında, cümlelerin bıraktığı soruların yumağında, oyuncuların cümlelere
kıyafet giydirirken bir masanın etrafında oyuncular ve onların arka tarafında
seyircinin oyuncuların mimiklerini ses tonlarından çıkarmaya çalışıyor…
Bir cinayet işlenmişse “Katil uşaktır” diye genel bir tanımlanma
Agatha Christie dolaylı bir gönderme yapılırken, bu oyunda kurbanlar ve
katil bellidir ama kurban ya da kurbanların ortaklaştığı nokta nasıl
açıklanacaktır…
Oyunu izlerken bazı kelimeler benim kafamda çağrışımlara
neden oldu. Bir yandan Agatha Christie, Orient Express adlı
eserinin tadı, diğer yandan Franz Kafka Herr K. çağrışımı,
Georg Orwell 1984 denetimi ve gözetimi, satranç çağrışımı ile Stefan
Zweig.
Sonuçta oyun akışı ve temposu soruları izleyiciler ile
birlikte cevap arama üzerine kurgulanmış ama soruyu seyirciye sorarken
seyircinin düşünce biçimini de yönlendirirken kendi karmaşasına ve çözüm yolu
için kanallar açıyor…
Birbirini tanımayan denetçilerin bir satranç oyunu ve haber
kanalı ile birbiri ile iletişime girerek paranın biçim değiştirmesinde
oynadıkları rolleri oyunun çözüm bölümünde sunulmuş ama paranın nasıl
paylaşıldığı konusu sanki ben yakalayamadım gibi… Para biçim değiştiriyorsa, ya
da sokak dili ile söylersek “tırtıklanıyorsa”, birileri bu ‘tırtıklananları’
cebine ya da hesabına aktarıyordur…
Son an ve gerçek çözüm çok hızlı bir şekilde gerçekleşiyor,
seyirci bu sonuca tam hazırlanmamış ve sanki yazan artık bu oyunu sonlandırayım
sıkıntısı içinde gibi geldi…
Her şeye rağmen, hem oyunculuk hem de üzerinde durduğum
konunun işleyişi ve kurgusunu başarılı buldum. Cümlelerin ete kemiğe
büründüğünü görmek oyuncuların başarılı performanslarını sahnede görmek
istiyorsanız kaçırmayınız derim. Her oyuncu kendilerine verilen rolü en iyi
şekilde hayat vermişler… Oyun kurgusu Bay Z. tarafından baştan belirlenmiştir
aslında, çanta içine bırakılan her eşya sonucu aslında açıklamaktadır, onu da
sadece güvenlikten sorumlu denetçi görebilmekte ve oyunu görünmeyen
yöneticisidir. Ölüm kaçınılmazdır ve o kaçınılmaz ölüm kartları iptal edilen
odada olanlardan olacağı nettir… Oyunun sonunu yazmayayım, en iyisi gelin ve
siz öğrenin! Sonuca giden kurgu sizi kucaklayacaktır, oyuncuların seçimi ve
ışık tasarımı bu oyunun başarısında bana göre belirleyici olmuştur.
İsmail Cem Özkan
Bay Z.
Yazan: Bülent Usta
Yöneten: Ali Atilla Şendil
Oyuncular: Ali Çelik, Gerçek Alnıaçık, Orkun Gülşen, Ozan
Uçar
Dekor & Kostüm Tasarımı: Şirin Dağtekin
Yenen
Işık Tasarımı: Önder Ay
Yönetmen Yardımcısı: Ozan Uçar
Asistan: Pınar Alev
Sahne Amiri: Şeyda Pektok
Kondüvit: Emre Akgül
Işık Kumanda: Abdullah Basık
Dekor Sorumlusu: İlker Temur
Aksesuar Sorumlusu: Burçin Özdemir
Kadın Terzi: Nur Buket Kaplan
Erkek Terzi: Kadir Metin
Perukacı: Yavuz Dura
Işık Tasarımı: Önder Ay
Yönetmen Yardımcısı: Ozan Uçar
Asistan: Pınar Alev
Sahne Amiri: Şeyda Pektok
Kondüvit: Emre Akgül
Işık Kumanda: Abdullah Basık
Dekor Sorumlusu: İlker Temur
Aksesuar Sorumlusu: Burçin Özdemir
Kadın Terzi: Nur Buket Kaplan
Erkek Terzi: Kadir Metin
Perukacı: Yavuz Dura
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.