Galata Gazete


27 Ağustos 2021 Cuma

Kırmızı koltuk…

Kırmızı koltuk…

 

Koltuk tiyatronun sembolü gibidir, eski büyük tiyatroların sahneye bakan kırmızı koltukları yan yana, arka arkaya sıralanmıştır. Oda tiyatrolarında ise seyircisi azdır, seyircisine göre sahne kullanım alanında diğer büyük tiyatrolara göre azdır, o yüzden kırmızı renge pek önem vermezler, önemli olan işlevi derler ama büyük ve eski tiyatrolar öyle mi; kırmızı perde ve kırmızı kaplı koltuklar...

 

Boş salonda kırmızı koltuklar bir anlam ifade etmez, sahneye boş boş bakar ama sahne öyle mi, sahnede uçuşan tozları sahneye vuran ışıktan hemen fark edersiniz, çünkü her toz zerresi daha önce yaşanmışlıkları taşır, seyircinin üzerine sahnenin birikimini ve tiyatronun o canlı halini taşır. Seyirci, sahnede olacaklara kendisini hazırlarken, kafasının içinden mutlaka bir şeyler geçirir ama neden orada olduğunu sorgulamaz, çünkü tiyatroya gitmek bir birikim ve kültür işidir. Tiyatrocu seyircisini bilir, o birikime uygun oyunu sahneye koyar… Seyirci ise “madem yolum düştü hadi biraz zaman geçireyim” diye bilet alıp salona girmez. Tiyatro seyircisi de, tiyatroda sahneye çıkanda neden orada olduğunun bilincindedir. İnsanlık tarihinin birikimini taşır oyuncu sahneden, seyirci kendi üzerine düşeni alır ve bilinçaltına işleyen birikimi kendi hayatına uygular.  Tiyatro sahnesi olan yerde, sahne üzerinden seyircinin üzerine doğru giden toz zerrecikleri insanlık tarihinin birikimini; dil, din, ırk, mezhep, coğrafya ayrımı yapmadan seyirci ile paylaşır, oyuncularda bundan nasiplenir.

 

Pınar Çekirge kırmızı koltuğa oturmuş, sahneye doğru bakmaktadır. Kırmızı perde kapalıdır, kırmızı perdenin arkasında önceden hazırlanmış sahne seyircisi ile buluşmak için geri sayım yaparken, gong sesi gelir. Salon uğultular ile dolar, seyirci henüz koltuğuna otururken göz ucu ile birbirini selamlamaktadır, boş salonda seyirci mi olur demeyin, her salonda seyirci vardır ama onu gören sahne perdesidir.

 

Ve perde;

 

“Perde açılmıştı. Birden irkildim. Orada tam karşımdaydı.”

 

Anılar içindedir Pınar Çekirge, önceden tuttuğu notlar arka arkaya bir film şeridi gibi okuyucusuna sayfa sayfa aktarmaktadır.

 

“Ve perde indi” Pınar Çekirge’nin yeni kitabı ile okuyucusuna merhaba demiş, sadece merhaba demekle kalmamış tiyatronun tozunu okuyucusunun üzerine serpmiş.  Pınar Çekirge özelinden belirtmek istersek eğer, “gönül borcu”nu kitap haline getirmiş üzerimize serpmektedir.

 

Sahneden seyircisine yansıyanları, tiyatroya emek verenleri ve aramızda olmayan o güzel insanların bir bölümünü okuyanlarına anımsatıyor ya da kısaca tanıyor diyebiliriz. Bir oyuncuyu elbette tanıtmak kolay değildir, çünkü yılların getirmiş olduğu birikim, sahnede bıraktığı alın teri ve o alın terini ortaya çıkaran ortamlar, siyasi ve sosyal değişimin oyuncuya yansıması gibi bir bütüncül bakış gereklidir ki, her oyuncu için ayrı ayrı bir araştırma kitabının oluşması anlamına gelir.

 

Pınar Çekirge, her oyuncu için derinlemesine araştırma yerine kendisine yansıyan yönlerini bir seyirci olarak kitabında yansıtmış. Duygusal bakış açısı, tiyatro aşığının gözünden sahnede olanları okurken bizi bir yerden bir yere alıp götürüyor. Elbette Pınar Çekirge gerçek bir tiyatro seyircisi olmak yanında, her oyuncuya hayran, her oyunu birden fazla izleyerek onların sahnede canlandırdığı rolün içine girip o pencereden bakacak kadar da burjuva kültüründen beslenmiş biridir.

 

Tiyatronun kendisine göre bir seyircisi vardır, elbette bu seyircinin de iyi bir alt yapısının olması anlamına gelir. Her izleyici seyirci değildir, seyirci olmak için birikiminin de olması gereklidir, çünkü tiyatro bir eğlence ve anın iyi değerlendirilmesi için yapılmaz, bir anlamda tarihsel birikimin seyirciye aktarılmasıdır.

 

Kitapta Pınar Çekirge, tiyatro için elinin tersi ile maddi zenginliği itekleyip, varını ve tüm birikimini tiyatroya/ sinemaya harcayan oyuncuların anısını topluyor bir anlamda…

 

Pınar Çekirge, yıllardır terk edemediği ve bir tutkuya dönüştürdüğü seyirci tarafından sahneye ve geçmişe doğru bakmış kitabında. Günümüzde iyi bir tiyatro seyircisi olmak burjuva kültürünü almak demektir, burjuvalar ve onun kültürü için tiyatro salonlarını şehrin en önemli ve gösterişli yerlerine oluşturulmuştur, halkın çoğunluğu ayağına gelmediği sürece tiyatroyu bilmez, tanımaz bile…

 

Tiyatro tarihimizde varoş olarak kabul edilen gecekondu semtlerinde de sahneler kurulmuş ve orada da seyircisini oluşturmuş tiyatro deneyimleri de vardır. Onların ömürleri ne yazık ki çok uzun olmamıştır, devlet ve şehir tiyatroları ise bir çok yere özel tiyatrolara göre daha avantajlı sahneyi taşımışlar ve bir çok şehirde ve bölgede oyun sahnelemişlerdir. Onlar ödenekli tiyatro oldukları için otosansüre ya da sansüre daha açık şekilde kalmışlar ve iktidarı (yerel ya da merkezi) rahatsız etmeyecek oyunları sahneye taşırken, tiyatro tarihinin çok önemli oyunları sahneye koyarak bir anlamda tiyatro seyircisine yeni pencereler açmıştır. Tiyatro tarihimizde sansüre ve otosansüre rağmen davalar açılmış, tutuklanmış, oyunu yasaklanmış tiyatrolar ve oyuncularda vardır. İşinden atılmış, tiyatro dışında başka işte çalışmak zorunda kalmış oyuncularda tarihimizin karanlık sayfasında yerini almıştır…

 

Geç kalınmış bir çığlıktır röportaj yapamadıkları arkasından, “keşke” demekte, “keşke birkaç soru sorma imkanım olsaydı” diyerek ‘hayıflanmaları’ da bulacaksınız kitabın içinde. Röportaj yaptıklarına ise; “Buğulu bir cama ilk ne yazarsınız?” diye soruyor her tanıdığı oyuncuya, her oyuncuda aşkını yazıyor kendi penceresinden…

 

Bugüne kadar sahneyi dolduran yıldızlaşmış ve yerleri hiç dolmayacak oyuncular aramızdan ayrıldı ve her şeye rağmen “Gösteri kesintisiz devam etti…”

 

“Gidenleri sadece özlüyorduk. Ama çok özlüyorduk.”

 

Pınar Çekirge’nin kitabını bitirdiğimde gözümün önünde canlandıramadım eski tiyatroları, çünkü çoğu yıkılmış, yerine başka binalar yapılmış, ne sahne kalmış, ne nefes, ne de ses, ortada toz kalmadı… Pınar Çekirge’nin kitabı aslında bir sahne, çünkü yok olan sahnelerin tozunu taşıyor.

 

 

İsmail Cem Özkan

 

Pınar Çekirge

Ve Perde İndi

Kanon Kitap

ISBN: 978-605-70606-6-2

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.