Galata Gazete


20 Şubat 2024 Salı

Darbeden sonra Dev - Yolcuların örgütlenme arayışları…

Darbeden sonra Dev - Yolcuların örgütlenme arayışları…

 

Notabene yayınevinden çıkan Darbeden Sonra Devrimci Yol 1980-1992 adlı kitap tarih yazıcılarına katkı sunacak bir derleme kitabıdır.  Kendi duruşunu ortaya koyarak dönem hakkında zaman zaman fikirlerini beyan etmiş, bir anlamda taraf olduğunu da yazar vurgulamaktadır.

 

Kitabın tümünden çıkarılacak sonuç: 1980 ve sonrası süreç bir anlamda yenilgi ve sonrasında Devrimci Yolcuların örgütlenmek adına yaptıklarının ders alınacak öyküsüdür. Öykü henüz bitmiş değildir ama uzun bir de yol alınmıştır.

 

Kitap, “Devrimci Yolcular 12 Eylül sonrası mücadele etmemiştir!” suçlamalarına karşı, bir Devrimci Yolcunun kanıtları ile yanıt niteliğini de taşır, çünkü merkezi yapının yakalamasına rağmen Devrimci Yolcular bulundukları noktada yaşam alanları oluşturmuş, direnmişler, mücadele etmişler ve merkezi yapısı olmasa da sürekliliğini korumuştur.

 

12 Eylül sonrası yenilgi sonrası ve yenilgi sürecinde başlangıçta yurtdışında oluşturulan merkezi yapı ve o yapının olaylara müdahalesi ve sönümlenmesi ayrıntılı bir şekilde kitapta yerini almış. O dönemi merak edenler için genel fikir verecektir, elbette o süreci anlatacak kitaplar çıkmaya devam edecek, ayrıntılar ile bireylerin duyguları da zaman içinde anı kitaplarında ortaya serilecektir.

 

Siyasi bir örgütlenmede önemli olan devamlılıktır. Bugün Devrimci Yol adı hala geçiyorsa bir devamlılığın var olduğu ve merkezi örgütsel yapısı olmazsa dahi Devrimci Yol ilkelerini ve ideallerini paylaşanların toplum içinde var olduğu anlamına gelir…

 

Yenilgi sonrasında ülke içinde gelişen örgütlenme arayışları…

 

1985 yılından itibaren sıkıyönetimlerin kalkması ile birlikte ülkede açık faşizmin yerini daha kontrollü ve kısmi özgürlüklerin yaşanması ile birlikte 12 Eylül öncesinden gelen siyasi birikimleri, tarihi mirası taşıyanlar, örgütlerinin ideallerini taşımak adına bir araya gelmelere başladığı dönemdir…

 

80’li yılların ikinci yarısı değişik siyasi örgütler veya taraftarları bu dönemde dergi çıkardıkları günlerdir.

 

Gençlik hareketi geçmişten gelen öncülük görevini bu süreçte de görmekteyiz. Öğrenci derneklerinin kurulması, tartışmalar gençlik içinde bir hareket alanı yaratırken, ister istemez el yordamı ile kendisine yol arayanlar 12 Eylül öncesinden gelen ağabeylerinin, babalarını ya da yakınlarından duydukları örgüt isimlerinin yaratmış olduğu aidiyet duygusu ile düşünsel olarak birbirine yakın gördükleri ile yan yana gelme sürecidir.

 

Dernekler, sıcak tartışmaların olduğu süreçtir…

 

Bir anlamda 12 Eylül karanlığı bitmiş havası içinde öğrenci dernekleri ile demokrasi filizlenmektedir. Öğrencilerin inatçılığı, direnci polisin ve devletin yapmış olduğu operasyonları boşa çıkarmış, dernekler kendi akacağı yolunu açmıştır. Bu döneme paralel olarak öğretmenler, öğretim elemanları ve kamu çalışanlarının da örgütlenme çalışması vardır…

 

Sol fraksiyon ayrımı yapmadan bir arada, ortak bir şey yapma girişimlerinin olduğu süreçtir.

 

Devrimci Yol bu sürece merkezi örgütlü müdahil değildir ama geçmişten gelen kalabalık ve büyük yerel örgütsel yapısı var. Doğal olarak nerede bir demokrasi mücadelesi varsa orada bir Devrimci Yolcu veya kendisini oraya yakın olan biri mutlaka vardır… Devrimci Yolcuların içinde yer aldığı her oluşum bir anlamda kendi öznellerinde “arayış” örgütüdür. 

 

Öğrenci Dernekleri sürecinde dergilerde yayınlanmaya başlanır, bu süreçte elbette kendisine Devrimci Yolcuyum diyenlerinde dergisi olması kaçınılmazdır, orada amaç bir merkezi yapı kurmak değildir. Derginin işlevi var olan mirası ileriye taşımak, var olan karmaşada yan yana gelme, bir tartışma platformu olması düşüncesindedir… Yayınlanan tüm dergilerde yok edildiği düşünülen bir yapının aslında yok olmadığı, ortam oluştuğunda Devrimci Yolcuyum diyenlerin yan yana geleceğini göstermesidir.  

 

Yani bir hareket kurmak, yeni bir şeyler söylemek değil, Devrimci Yol mirasına sahip çıkmaya çalışanlara karşı “öyle yağma yok, biz buradayız” denmektedir… 

 

Mayıs, Demokrat Arkadaş, Demokrat Ekonomi, Türkiye Yazıları, Demokrat Muhalefet, İşçilerin Sesi, Devrimci Gençlik… gibi dergiler de merkez olma, hareketi temsil etme ve onun adına konuşma ve yazma hakkına sahip olduğunu belirtmemiştir. Dergiler ve çevresi yaşanan olaylara yazıları ile korsan veya yasal eylemler ile müdahil olmaya çalışırlar…  Her dergi çevresi, başka çevrelerin oluşmasına da neden olmuş, dergiyi eleştirenler dergi dışında bir araya gelmiş ve örgütlenmeye çalışmışlar ve yeni dergilerin oluşmasına katkı sunmuşlar. Bütün bunların dışında yer alanlar değişik şehirlerde otonom yapılar oluşturmuş ve kendi anlayışlarına uygun eylemlikler yapmışlardır. Bunlar ile ilgili bilgiyi kitapta bol bol bulacaksınız.

 

Yazar kitapta bölümler halinde olayları ayrı ayrı ele almış o olayların içinde yer alanların gözlemleri ve konuşmaları üzerinden yıllar içinde gelişen Devrimci Yolcuların bir araya gelişleri ve oluşturdukları birliklerin sönümlenmiş tarihini yazmaktadır.

 

Ortada merkezi yapısını korumuş, olaylara müdahil olan Devrimci Yol örgütü yoktur ama 1985 ve sonrası yıllar Devrimci Yolcuların örgüt aradığı, el yordamı ile kendilerine bir yol açmaya çalıştıkları yıllardır. Kitabı okurken Vedat Türkali'nin Bir Gün Tek Başına romanı okur gibi oldum. Kapı kapı dolaşıp örgüt arayanların çaresizlik yılları ve sonrasında açılan davalar, uzun süre cezaevinde örgütlü olmadıkları halde merkezi örgütlü gibi yatmaları…

 

1990 oluşturulan “Devrimciler Platformu” ile ilk defa ülke içinde kısmi olsa da bir anlamda “merkezi yapı” oluşturulmuş. Merkezi yapı oluşturanlar kendilerini anlatmak için Devrimci Yol liderlik kadrosu ile görüşmeye gitmişler. Ve o görüşmede beklemedikleri tepki almışlar, çünkü onlar “yeni örgüt ihtiyacı vardır ve biz bunu oluşturduk, geçmişin örgütsel yapısı bugünü kucaklayamıyor” derken Oğuzhan Müftüoğlu “Ben yaşadığım sürece Devrimci Yol vardır. Kimse Devrimci Yol artık yok diyemez.” diyerek tartışmaya son noktayı koymuştur.

 

Bir yıldan az yaşayan “Devrimciler Platformu” İstanbul başta olmak üzere kadroları ile olaylara müdahil olmuş, birçok alanda birden hareket etme özelliği göstermiştir. Bu örgütlenme deneyimi de kısa bir süre sonra başlayacak olan “Tartışma Süreci” içinde dağılacaktır.  Bu süreç kitap içinde ayrıntılı bir şekilde anlatılmıştır.

 

Kitap eksikliklerine rağmen tarihi olayları kronolojik isteyenlere için bir başvuru kaynağı olmuştur. Bu kitap ile o kronoloji içine girmeyenlerde kendi notlarını yayınlayacağını umuyorum, çünkü Devrimci Yol İstanbul, Ankara ve İzmir’den oluşmamaktadır.  Ülke sathında açılan davalar ve o davalarda yakını olanlar da bu karanlık dönemde otonom olarak kendilerini koruyan ve ideolojilerini anlatan çalışmalar yapmıştır, henüz onların hikayesi gün yüzüne çıkmamıştır. Cezaevi süreçleri ve o süreçlerin ortaya çıkarmış olduğu hayal kırıklıkları, direnişler, yeniden bir araya gelen yoldaşlık ilişkisini dostluk ilişkisine döndürenler… Bir de halk tabiri ile “eteğine taş dolduranlar”, o taşı zamanı gelince atmak için fırsat kollayanlar… Eteklerinde taş depolayanların yaratmış olduğu olumsuz havalar da bu sürece dahildir.

 

Her şeye rağmen Devrimci Yolcular merkezi bir örgütleri olmamasına rağmen hayata müdahil olarak katılmışlar ve taraf olduklarını göstermişlerdir. Günümüzde Devrimci Yol fikriyatını savunan siyasi partiler, dergi çevresi, otonomlar mevcudiyetini koruyor. Var olan zamanın kitabı da sanırım ileride yazılacaktır.

 

Ertuğrul Bilir, uzun bir süreçte bu süreç içinde yer alanlar ile görüşmüş, kaynak taraması yapmış, çıkan yayınları incelemiş. Sabır ile ince ince işlediği kitabı okuyucusuna sunmuş… Devrimci Yol 12 Eylül sonrası tarihini merak edenler için başvuru kitabı olma özelliğini koruyor. Kitaptan yararlanacaksınız, kendi tecrübenizi aktararak yeni basımlara katkı sunabilirsiniz…

 

İsmail Cem Özkan

 

Darbeden Sonra Devrimci Yol 1980-1992

Ertuğrul Bilir

NOTABENE YAYINLARI

ISBN: 9786052604168

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.