Galata Gazete


1 Mart 2025 Cumartesi

Güçlü, gücünden vazgeçebilir mi?

Güçlü, gücünden vazgeçebilir mi?

Öcalan, "silahsızlanma çağrısı" yaptı, "silahlı örgütü feshedin" dedi yandaşlarına... Bu, ilk çağrısı ya da ilk uygulanışı değil; daha önce de benzer süreçler yaşandı. Ancak benim merak ettiğim, Öcalan veya PKK'nın ne yaptığı ya da ne söylediği değil; devletin ve iktidarın atacağı somut adımlar nelerdir?

Bugüne kadar Kürtler, devlet katında reel olarak var. Geçmişin "kart kurt, kar ayak sesi" muhabbeti artık yok. Bunu Demirel ortadan kaldırdı ve Kürt realitesini kabul etti. Ancak ondan sonra somut bir adım atılmadı.

Evet, reel olarak varlar. Cezaevlerinde artık mahkumlar gözleriyle konuşmuyor; Kürtçe konuşabiliyor, savunma yapabiliyor. Ancak eski gelenekten (ulus devletinden) gelen bürokratların takdirine göre, siyasi iktidarın niyetine göre Kürtçe, "bilinmeyen dil" oluveriyor. Tutanaklara "bilinmeyen dil" olarak geçiyor ama herkes biliyor ki, o "bilinmeyen dil" Kürtçedir.

Kürtçe, realite olarak var; konuşanlar var ama hakları realite olarak var mı?

Bir iki küçük adım atıldı. Eskisi gibi kasetler, müzik parçaları el altından satılmıyor ama bunlar, resmiyette karşılığı olmayan, sadece reel olarak var olan şeyler. Peki resmiyette, yani yasal olarak olması gerekenler nedir?

Bunları alt alta yazıp, "Hadi bunun gerekliliğini yapalım" diyen bir siyasi irade yok. Sadece "süreci biliyoruz, istediğimiz gibi gidiyor" diyen ama açıkça ve resmen "bu süreci yöneten benim" demeyen bir siyasi irade söz konusu. Hep başkasına adım attırıyor; başarılı olursa sahiplenen bir siyasi irade.

Savaşı kimse istemez. Terörsüz bir ülkenin oluşmasının birinci koşulu, terörü ortaya çıkaran ve besleyen siyasi iradenin nötralize olmasıdır.

Devletin terörü, işlediği cinayetlerin failleri hâlâ yok. Cumartesi Anneleri evlatlarını aramaya devam ediyor. Galatasaray Meydanı'nda ellerinde resimleriyle çocuklarını soranlar var olduğu sürece her şey hep sözde kalmaya devam edecek.

Kürt açılımını Kürtler yapmayacak; iktidarı elinde bulunduran ve devlet mekanizmasını biçimlendiren siyasi irade yapacaktır.

Toplumun değişimi ve biçimlendirilmesini iç dinamiklerin sağlamasını gönül ister ama bizde dış dinamiklerin çıkarları, içteki değişimi belirlemiştir.

Kürt düşmanlığı ve Kürtlere karşı geliştirilen nefret söylemleriyle ne geçmişin üzeri kapanabilir ne de sorunlar ortadan kaldırılabilir.

"Ölümler durdurulsun" demek, siyasi, demokratik ve özgürlük kavramlarının ezilenler lehine değişmesi anlamına gelir. Peki, elinde güç olanlar, ellerindeki güçlerden taviz vermeye hazır mı?

İsmail Cem Özkan