Galata Gazete


22 Şubat 2014 Cumartesi

KUYRUKLU YILDIZ ALTINDA BİR İZDİVAÇ

KUYRUKLU YILDIZ ALTINDA BİR İZDİVAÇ 

Halley Kuyruklu Yıldızı’nın dünyaya çarpacağı söylentisi mahalle halkı tarafından dedikodu konusu olan bir olaydır. Özellikle kadınlar, şuradan buradan duydukları yalan yanlış haberleri, bire bin katarak birbirlerine anlatırlar. Genç ve hevesli bir gazeteci olan İrfan Galip Bey, genç bir kadının kendisine müspet cevap vermemesi dolayısıyla bütün kadınlara düşman olmuştur. Bu bilgisiz kadınları kandırarak onlardan öcünü almak ister. Bu doğrultuda bir konferans düzenler… Bu konferanslar devam ederken bir isimsiz mektup alır. Mektup, genç bir kadından gelmektedir. Çok samimi bir üslupta yazılmıştır ve kuyruklu yıldız hakkında malumat istenmektedir. İrfan Galip, bu mektubu yazan kadına âşık olur ve cevaben çok duygulu bir aşk mektubu yazar. Uzun süren yazışmalar sonunda kadın evlenmeyi kabul eder fakat düğünün kuyruklu yıldızın dünyaya çarpacağı gece olmasını ister. İrfan Galip bunu kabul eder. 
Bir romandır, roman mizah unsurları içinde düşündüren, düşündürürken güldüren, güldürürken kendi gerçekliğin ile karşılaşmanı sağlayan bir mantık düzemli içinde okuyucusu ile buluşur. Türk romanı bir tiyatro eseri olarak sahneye uyarlanmıştır. Bugüne kadar filmlere uyarlanan romanların dışında benim izlediğim ilk Türk romanı tiyatro eseri olarak karşımıza çıkmaktadır. Yeşim Gökçe romanın içeriğine dokunmadan onu sahneye uyarlamasını oyun sonunda ayakta alkışladım. Kazım Akşar bu oyunu sahneye uyarlarken, dekor, ışık, müzik ve oyuncu seçimini öyle bir ahenk ile yapmış ki, sanki yıllardır bu oyunu sahnede canlandırmak için bekliyorlarmış da, bu fırsat önlerine gelince gönüllü olarak sahnede yerlerini almış gibidirler. Şamil Kafkas İrfan rolü ile muhteşem bir performans sergiliyor ve yüksek ritim ile iki perde olan oyun boyunca seyirciyi oyunu ile tutmakta ve yönlendirmektedir. Mimikleri, olağan gibi yaptığı doğal ama abartı sanatının inceliklerini davranışlarına yansıtışı ile sahnede bir anlamda devleşmektedir. Elbette bir sanatçı sahnede devleşiyorsa, onun bu yükselişini ortaya çıkaran diğer oyunculardır. Diğer oyuncuların yüksek ritme uyum sağlamaları ve bu uyum içinde oyunu keyifli, izlenir ve neşeli saatleri de yaratmıştır. Olay her ne kadar 1910 yılında ki İstanbul’da geçiyor olsa da günümüze gönderdiği mesajlar ile anımızı ve zamanımızı da yakalıyor.
Halley Kuyruklu Yıldızı her ne kadar dünyamıza çarpmamış olsa da başka bir yıldız sahnelerimize ve benliğimize çarptığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Oyun kuralları olan ve illa tek bir anlayış çizgisi izleyen bir sahne düzenlemesi ile karşımıza çıkmıyor, aksine tiyatronun sahne uyarlamaları içinde değişik tekniklerin iç içe geçen ve bizleri hiç rahatsız etmeyen bir tiyatro tarihine de yolculuk etmekteyiz. Zaman zaman Türkiye’nin orta oyunu havasını yaşarken, bir anda İtalya sahnelerinden bir Commedia dell'arte ile buluşabiliyorsunuz. Müzik geçişler arasında o kadar uygun yerleştirilmiş ki, rahatsızlık duymadan ve konu bütününden kopmadan olaylar zinciri içinde seyirciyi kucaklamaktadır. 
Sahne düzenlemesi ve sahne içinde hareket eden unsurların oyuncular tarafından taşınması çok ince düşünülmüş ve oyun temposu içinde tempoya uygun değişimlere olanak sunması açısında çok başarılıdır. Sahne düzenlemesi ve sahnenin kullanımı açısından Türk tiyatrosu gelişmiş tiyatro arasında hiçbir fark kalmadığı gibi belki de onları aşmaktadır. Elbette her sahne düzenlemesi maddi bir durumdur, maddiyat ne kadar iyi olursa sahne içinde uygumla da para düşünülmeden yapıldığında daha da başarılı işlere imza atılacağını biliyorum. Bu kıt imkanlar içinde sahne düzenlemesi yapan sanatçılar gerçekten büyük başarılara imza atıyor…
Tiyatro, bir birinden değişik sanat kollarını sahnede buluşturan bir sanat dalıdır. Bir biri ile akraba dahi olmayan sanat dalarını bir sahne içinde buluşması bir alanda yaşadığımız evrenin ne kadar çok renkli, dilli olduğunu bize hissettiriyor. Tiyatro hoşça zaman geçirtirken, düşünmeyi, yeni dünyalara kapı aralamayı ve bizlere bu aralanan kapıdan içeriye bakmayı sağlar.
Kadın cinayetlerinin bu kadar yaygın olduğu ve 8 Mart Emekçi Kadınlar günü yakınlaştığı bu günlerde eşinizi, sevgilinizi, dostlarınızı ve de erkek arkadaşlarınızı alın bu oyunu izlemeye gidin, çünkü kadınların ve erkeklerin eşit şartlarda  muhakeme gücüne sahip olduklarını ve “kuyruklu yıldız altında izdivaç” bir kere daha kara mizahın keskin çizgisi ile yüzleşeceksiniz… Oyun mutlu bir son ile noktayı koyarken, salonu terk ederken sizinde yüzünüzde mutlu bir gülümseme kalacaktır…
İsmail Cem Özkan


KUYRUKLU YILDIZ ALTINDA BİR İZDİVAÇ 
Yazan : HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR
Oyunlaştıran : YEŞİM GÖKÇE 
Rejisör : KAZIM AKŞAR

DEKOR TASARIMI
ŞİRİN DAĞTEKİN YENEN

GİYSİ TASARIMI
MEDİNE YAVUZ

IŞIK TASARIMI
ENVER BAŞAR

BESTECİ
MURAT KODALLI

ŞARKI SÖZLERİ
YEŞİM GÖKÇE

KOREOGRAF
TANJU YILDIRIM

DRAMATURG
YEŞİM GÖKÇE

YÖNETMEN YARDIMCILARI
AYLİN GÜRSOY
AHENK DEMİR

ASİSTANLAR
KEREM KURT
ÇİÇEK ÜSTÜN

SAHNE AMİRİ
REŞİT ARSLAN

KONDÜVİT
ERSİN SÖNMEZ

IŞIK KUMANDA
SERDAR YAMAN
SUFLÖZ
HANDE BAHÇELİ

MASKE TASARIMLARI
AHŞAP ÇERÇEVE KUKLA ATÖLYESİ

OYUNCULAR
ŞAMİL KAFKAS
İSMAİL İNCEKARA
SEVİNÇ NİŞ
LALE ERTİŞ GENÇTÜRK
FİLİZ KILIÇ
AHENK DEMİR
SELDA ÖZLER TAŞDEMİR
MERVE ÜNAL
DİLEK DEMİR
RABİA KAYA
FATMA İNAN
ÇİÇEK ÜSTÜN
DEMET GENÇ
CENK DİNÇSOY
NİHAT KELEŞ
KEREM KURT
EREN PEKGÖZ
DİRENÇ DEDEOĞLU


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.