Dünyada popülaritesi hiç bitmeyen alan sağlıktır.
(Coronavirüs karşısında çaresizlik mi? devamı…)
Özelleştirme, bugün yaşanan ölümlerin temelinde yatan
sorunun kaynağı olduğu daha fazla hissettiriyor… Kamu hastanelerin çürütülmesi, bakımsız
bırakılması ve teknolojik gerilik, gelişmekte olan sorunlar karşısında yetersiz
kalması özelleştirmenin mantığı içinde vardı, çünkü özelleştirilen yani sektör
haline getirilen yeni sektörel sağlık alanına halkı teşvik etmek gerekliydi,
edildi de. Sigortalar aracılığı ile, medyada ki halka ilişkiler uzmanların eli
ile, kısa ve kestirmeden elde edilen popülist sağlık yöntemleri ile ve de marka
olmuş doktorların elleri ile sektör yeni dünya düzenine uyum sağladı. Her şey
pırıl pırıl, camekanlarda asılı olan afişler, temiz gibi görünen ve sağlıklı
olduğu teşvik edilen, göze hitap eden hastaneler… Devlet hastaneleri dökülüyor,
hasta sıraları daha da uzamış, “bugün git yarin gel” söylemleri her zaman ki
yerinde duruyor, fakirin gittiği yerlerde elbette hijyen sözde kalacaktı, kaldı
da…
Biraz cebinde parası olan özel hastaneye, cebinde parası
olmayan devlete...
Zaman içinde bu oranlarda da değişimler olmaya başladı, özel
tetkikler için devlete, sonucu göstermek için özel hastaneye… Halkımızın çözümü
basitti, nerede iyi doktor (iyi kötü, vasat ayrımı ortaya çıkarıldı) varsa
ondan fikir almak önemliydi, onun dediğini doğru kabul etti ve sağlık alanında
kırılmalarda bu şekilde toplum içinde oluşmaya başladı, çünkü sektör kendisini
var edebilmesi için popülist hastalıklar üretmesi gerekliydi. İlaç firmaları
zaten bu işten aslan payını alırken, bu aslan payı işin içine özel hastanelerde
girmiş oldu.
Dünyada popülaritesi hiç bitmeyen alan; sağlıktır.
İnsanların cebinde ki son kuruşu da sağlık konusunda endişe
ve korku yaratırsan alabilirsin, çünkü yaşamak güzeldir ve kimse tedavisi
varken ölümü tercih etmeyecektir… Yaşarken elde ettiği tüm birikimlerini
korsanlara değil ama sağlık sektörüne kaptıran insan sayısı çok fazla olduğunu
düşünüyorum.
Yılda bir genel bakım her sigortalının hakkıdır!
Sağlık alanı öyle can alıcıdır ki, hem canı alır hem de cana
can katar… Uzayan yaşam, yaşamın uzamasından kaynaklanan hastalıklar, üretile
hastalıklar, üretilen tedavi yöntemleri ve hiçbir şeye yararı olmayan ilaçlar
ve onların yan etkileri. Hastaya dayatılan ilaçlar ve oluşan hastalıklar ile de
mücadele ederken, daha başka alanlarda üretime için enerjimizi harcamak
gerekirken hastalıklar ve tedavileri için araştırma içinde bulduk kendimizi…
Hem zamanımızı çaldılar hem de sağlığımızı… Sektörün hedefi paradır, para
getiren müşteriyi neden ayağını kesesiniz ki hastaneden, onun ayağını sürtmek
ve devamlı hastaneye gelmesini sağlamak gerekliydi… Getirdiler de…
Devlet, şirket ve onun çıkarı için vardır ve o çıkara uygun
örgütlenmiştir.
Coronavirüs salgını sonrası alınan kararlar ve uygulamalar
hepimizin gözleri önünde oldu. O kadar çok bilgi ve veri paylaşıyor gibi gözüküyor
ki, sonunda bizlerde “ne şeffaf, bu işi iyi yürütüyorlar” diye algıladık, fakat
işin gerek boyutu yani gerçekler hiçbir zaman beklide açıklanmayacak! Çünkü her
katliamda ölü sayısı nasıl ki net olmazsa, bu salgının gerçek boyutu bizim için
net olmayacak, eğer tam veriler açıklanmış olsa o güne kadar gözümüzde
büyüttüğümüz ‘devlet’ denen kurum tartışır hale gelir, devletin yürütmesi olan
iktidarlar sadece işin formalitesinde yer aldıkları daha çıplak gözükür olurdu.
Özel hastaneleri teşvik ettiler, halkın çoğunluğu korumasız
kaldı...
İtalya'da hastanelerde yeteri kadar “solunum aletinin”
olmaması yüzünden ölümler fazla olmuş... Bize sunulan ilk veri buydu, fakat
solunum aleti takılmadan da ölümlerin önüne geçecek yöntemlerin de olduğu
ortaya çıktı, sorunun kendisi hastanelere olan başvurunun fazla olması ve
yeteri kadar gelen hasta ile ilgilenilmemesi, kısaca hasta ayrımı yapılarak
birilerin ölümüne sebep olurken birilerin yaşamasına da sebep olan bir karmaşa
söz konusuydu… Bunun nedeni özelleştirmenin tartışılmayan sonuçlarında
yatıyordu.
Kaos göstermiştir ki, yeteri kadar örgütsüz ve lojistik
alanın boş kalırsa, o kadar çaresiz kalırsın.
Elbette özelleştirme adı altında devlet hastanelerini
bakımsız ve teknik anlamda yetersiz, yetişmiş sağlık personelinin olmaması bu
salgın hastalık karşısında çaresiz kaldığını dünyaya ilan etmiş oldular...
Dünyaya sadece liberal ekonomi ve onun uygulamaları teşhir
edilirken, sorunun kaynağına yani örgütlenme modeli üzerine kimse henüz
dokunmuş değil. Avrupa birliği üyesi olan İtalya bu salgında tek başına
bırakılmış, Avrupa birliği bütünlüklü hareket etme yerine “başının çaresine
bak, aynı sorunu bizde yaşıyoruz” demişlerdir…
İnsanlar değil, kapitalizm ölsün!
Ölümler geometrik olarak artarken, işini kaybedenler açlık
ile yüz yüze gelmeye başlamıştır. Toplumun içinde kaygı, belirsizlik, panik
havası biyolojik savaşın istenilen sonucu olması nedeni ile kafalarda bir çok
soruyu da ortaya çıkarmıştır, çünkü biyolojik silahın nerede ve kimler
tarafından uygulandığı kesinlikle tespit edilemez. Savaşın taraflarının en
azından saldıran tarafı net gözükmüyor ama kurbanlar ortada, her gün çaresiz olanları
toprağa taşıyan törensiz cenazeler şehrin kutuluklarında yer almaya başladı. Yeniz
mezarlıklar oluşturuluyor, ileride yakınları onları arayıp bulsun diye…
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.