Coronavirüs karşısında çaresizlik mi?
(Çaresizliğe gülerken devamı… )
Coronavirüs Çin’den tüm dünyaya kısa sürede yayıldı. Bize
uğramaz özgüveni içinde gelmekte olanı sadece izlemek ile yetindik, çünkü biz
Çin’den binlerce kilometre uzaktaydık, fakat bizi aşıp batı ülkelerine
ulaştığında virüsün yayılma hızının ve yönünün bir doğru üzerinde ve zamana
bağlı olarak olmadığını öğrendik. Önlem alınmalıydı ama her şeyi bilen ve kadir
olan ülkelerde öyle önlem dediğinizde askere emir verir gibi olmuyordu… İktidarlarını
sürekli gündem değişimi ve yalanlar üzerine kuranlar halkla ilişkilerin
yöntemlerini kullanarak olanı yok, yok olanı var etme becerisi ile virüsün
gerçek boyutu halkın gözünden kaçırılacağına inanıldı, çünkü o güne kadar
başarılı olan yöntem elbette başarılı olmaya devam edecekti…
Coronavirüs öyle bir şey yaptı ki, çok iyi çalışıyor diye
sanılanların aksine hiç de çalışmadıkları, oyaladıkları ve çalışıyor gibi
gösterdikleri ortaya çıkarttı... Sözler ile peynir gemisi yürümüyor, yaşananlar
her ne kadar yasakların altına atılıyor olsa da gerçekler bir yerde sırıtmaya
devam ediyordu... Halka ilişkiler ile profesyonel ilgilenenler tüm medyayı
kullanarak kampanyalar yapaya ve hedef göstermeye başlamıştı, çünkü virüsü
birisi yayıyor olması gerekliydi, en masum, en zayıf halka seçilip onların
üzerine gidildi. O en zayıf halka ise yaşlılar seçilmişti. Yaşlılara virüs
bulaşırsa toplumun hepsine virüs bulaşır kampanyası yapılırken umrenden
dönenler karantina şartları uygulanmadan ülke sathına yayılmasına izin bile
verilmiştir. Hedef gösterilenlerin yanında gözden kaçırılanlar vardı…
Baharı karşılayalım derken…
Baharın gelişi ile ilgili haber bültenlerinde magazin
haberler yapılıyor, cemreyi görmeye çalışanlar ekran önünde cemre nasıl
düştüğüne seyretmeye çağrılırken, cemre ha düştü düşecek derken cemre belki
düştü ama cemre de virüs taşıyor korkusu saldı etrafı, çünkü düşen cemre değil
virüs oldu gündemimize... Baharı bile bir arada karşılayamaz olduk...
Ekranlar önünde yapılan her tartışma programı, yapılan her
basın açıklaması işin magazin boyutundadır, beklentilere uygun gerçekler değil,
olması gereken açıklanır. Ekranların önünde halkımız virüs gerçekliğinin
magazin boyutu ile karşılaşıyordu, çünkü virüsün yıkıcı etkisi henüz ailelere
ulaşmamıştı, kontrol altındaydı her şey, virüs taşıyıcıları vardı ama ölen
yoktu başlangıçta…
Ülkemizde beklenen ölüm ne yazık ki evine ekmek götürmeye
zorlanan emekçilerden olacaktı, zengine bir şey olmayacaktı... Hani diyorlar ya
“virüs zengin fakir ayrımı göstermeden”, evet virüs zengin fakir ayrım
göstermeden bulaşacak ama tedavisi farklı olacaktı...
Ölenler yaşlı diye reklam yapıldı, PR çalışması sonucu
yaşlılar evlere hapsedildi, çünkü en riskli gurup onlar gösterildi, vücut
dirençleri düşük olduğu için. Fakat ülkemizde vücut direnci düşük o kadar çok
insan var ki, işte esas ölüm onları kollarını açmış beklemekteydi...
İktidar bu süreç içinde ekonomik krizin belirtisi olan borçların
yeniden yapılandırılması için kafa yoruyordu ve yeni borçlar yaratılması için
olanaklar yaratıyor, online olarak nasıl borç ödeneceğini, verilerin nasıl
ödeneceğini gösteren videolar ve görseller yayınlıyordu, fakat işsiz
bırakılmış, yeteri kadar evine para girmediği için yeterli beslenemeyen
insanların birincil derdi yaşam hakkı olduğunu göz ardı ediyordu. Elinde para
olsa elbette ödeyecektir, işsizin elinde sadece umut ve hayal kırıklıkları
vardır, cebinde bir de kalmışsa çay içecek kadar parası, şehir için yol ücreti
bile zenginler için küçük görülürken fakir insanın gözünde 3,5 lira bile çok
büyük para olur... Belediye başkanları şehir içi ulaşıma ‘fiyat ayarlaması’
yaparken gelirli yüksek olanlara göre zam yapıyorlardı, fakiri düşündükleri
yok, çünkü onların hayallerinde fakirler şehirlerinde yaşamıyor, onların
hayallerinde tahtadan derme evlerde yaşayanlar yoktu...
Asgari ücret ile iş bulanların bir yerden bir yere otobüs
ile gitmesi büyük sorun olurken, orta gelirli memur için belki sorun bile
olmayacaktır... Bugün ülkemizde ölüm kucaklarını açmış asgari gelirli olanları
bekliyor ve çoğu ölümün kayıdında virüs yazmayacak bile, zatürreden öldü kayıdı
yer alacaktır muhtemel…
Herhangi bir krizden sermaye sahipleri ve onların sesi
iktidarlar fırsatçılık yapar, halk her durumda daha fazla ezilir... Krizi
fırsata dönderip binlerce insanı açlığa ve tek başına kriz ile mücadele etmeye
bıraktılar...
Devam edecek…
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.