Galata Gazete


19 Mart 2016 Cumartesi

10:55 İstiklal Caddesi

10:55 İstiklal Caddesi

Sabahın erken saatleri İstiklal Caddesi küçük grup halinde dolaşan turist gruplarına ev sahipliği yapmaktadır. İstanbullular bilir ki eğlence öğleden sonra başlar sabah saatlerine kadar sürer. Sabah saatlerinde caddeyi bilenler pek uğramaz, çünkü çöp kutuları caddenin ortasında dağ gibi yığılmış, dükkanların kepenkleri kapalı, birkaç lokanta ve zincir mağazaların şubeleri camekan düzenlemesi içindedir. İstiklal Caddesi her zaman ki gibi sakindir, polisler görevlerinin başında, henüz sivil polisler kalabalık olmadığı için cadde üzerinde değillerdir.

Cumartesi günleri saat 12 civarında Galatasaray Lisesi önü ve postane arasında bulunan Cumhuriyetin 50. yıl heykelin önünde faili meçhuller konusunda duyarlılığı artırmak için anaların oturma eylem yeri boştur. Sessizlik öğleden sonra başlayacak gürültü ile ortadan kalkacaktır. Gökyüzü gri havasını henüz yeryüzüne indirmemiş. Saç ektiren Araplar başlarında bantlar ile caddenin sahibi gibidir. Çevre otellerde kalan turistler cadde boşken keyif ile gezmeye ve fotoğraf çekebilecekleri kilise ve ara sokak duvarlarında ki grafitilere meraklı gözler ile bakmaktadır. Elinde bir küçük bayrak ile grup önünde yürüyen kokartlı rehberler, çevre ile ilgili bilgi vermektedir.

Yayın yasağı gelmeden internet yavaşladı.

Saatler 10:55’i gösterdiğinde kaymakamlık binasının ön tarafında bir ses duyuldu. Duman kan ile karışık şekilde gökyüzüne çıkarken, korku İstanbul'u teslim almaya başlamıştı. Canlı bomba sakin bir cumartesi günün sabahını kana buluyordu. Amacı çok insanı öldürmek olmadığı, bir mesaj taşıdığı eylemin saatinin seçilişinden anlıyorduk. Mesaj verilmişti ama kime? Mesaj kısa zamanda adresine ulaşmıştı, fakat mesajı alanlardan önce olayın ilk metni internet dünyasında olan sosyal sitelerin duvarına düşerken, internet bağlantı hızı yavaşlatıldı. Henüz yayın yasağı ilen edilmemişti ama internet yavaşlatıldı.

Teyit edilemeyen bomba patlatarak kendisini teyit ettirdi...

Günlerdir uyarılar yapılmış, alman lisesi bir günlük de olsa okulunu terör yüzünden tatil ilan ettiğini duyurmuştu. Alman istihbaratı sağlam kaynaktan bilgi almış ve vatandaşlarını uyarmıştı. İstanbul valisi buna çok içerlemiş, beyanat vermişti. Zaten ülkemizin havası Ankara katliamından beri gergin, canlı bombaların patlayacağı beklentisi içindeydi. Ama teyit edilemeyen bilgi yüzünden normal yaşam olağanüstü hale getirilemezdi!

Saatler 10:55 gösterdiğinde devletin güvenlik politikası istiklale bomba gibi düştü... Teyit edilemeyen bomba patlatarak kendisini teyit ettirdi...

Sosyal medyanın duvarına tepkiler çığ gibi düştü.

Yorumlar içinde dikkati çeken bir dilek dillendiriliyor. “Canlı bombadan korkmuyoruz, alışmayacağız!” İlk bakışta doğru gibi gelen cümle aslında başka bir gerçekliğe parmak basıyordu, çünkü alışamayacağız dediğimiz her şeye alıştık, korkmayacağımız her şeyden korkar olduk!

Canlı bomba en sinsi saldırı aracıdır.

Bu ülkede birileri korumalı ve güvenli sitelerde yaşarken, diğer yanda halkın çoğunluğunu oluşturan kesim saldırıya açık ve kurban olarak sunulmaktadır. Toplum içinde oluşan eşitsizlik ortadan kaldırılmış olsa sanırım her birey aynı derece önlem almak için siyasi iradeyi zorlar ama bir bölümü “yaralılar keşke ölseydi” diyecek kadar gözü dönmüş taraftar konumundadır. Taraftarlığı ölüm üzerinden yaşam üzerine döndürmek için öncelikle canlı bombaların her kesimi potansiyel eşit derece kurban yapmaktan geçer, öncelikle çok korumalı siteleri yıkın, çok korumalı para sahipleri ve siyasileri ortadan kaldırın, o ülke de yaşamak daha keyifli olur...

Korkun, çok korumalı siteler var olduğu sürece!

Korkun çok korumalı siyasiler hayatımıza yön verdiği sürece!

Korkmuyoruz, alışmayacağız diyenlerin hepsi 12 Eylül’den bugüne korktu ve alıştı.

Birçok yorum içinde canlı bomba paniklediği için erken patladı demektedir. Ben bu görüş ile hemfikir değilim, çünkü panikleyen insan canlı bomba olamaz... Birilerine mesaj verilmesi için kendisini patlatılmıştır, mesajı alan da zaten almıştır...

Küçük turist grubundan ölenler ve yaralıların var olması sanırım amacına uygun bir mesaj olmuş...

Bu arada Taksim'deki oteller boşalmış... Turizm bu sene kara kışını yaşayacak gibi... Eğer bu ölüm istikrarı bu şekilde ivme ile devam ederse bayramlarda yollarda ölümler de azalır, çünkü dışarıdan gelen turist azaldığı gibi iç turizm de batar...

“Türk halkı korku ile yaşamaya alışıktır” denmenin anlamı yoktur, başka seçeneği olmadığı için yaşamak zorundadır...

Ülke yönetilmez, güvenlik tedbiri alamaz konuma getirilmiştir. Bu duruma gelişinin başlı başına bir kaç nedeni var. (aslında birçok neden var ama yazının içeriğine göre kısalttım) Birinci neden; Erdoğan "bak bensiz olmuyor çifte başlılık açık yaratıyor" diyerek yandaşlarının gündeme dokunuşları, ikinci Suriye / Kürt politikası yüzünden iktidarın değiştirilmesi ve dış müdahale... Erdoğan ve dış güçlerin işine gelen kaos ve korku havası...

Sosyal bilimlerde kağıt üzerinde ki planlar, hayatta karşılığını bire bir karşılamaz, çünkü hayat teoride ki gibi tek bir çizgi üzerinde devam etmez. Ülkenin bu hale gelmesini planlayanların planları umarım bozulur... Daha fazla insanın kanı toprağa karışmadan.

İstiklal Caddesindeki canlı bomba sonucu hayatını kaybedenler: İsrail vatandaşları, Simha Simon Demri, Yonathan Suher, Avraham Godman; İran vatandaşı Ali Rıza Khalman.

19 Mart 2016 istiklal caddesi 10:55' unutma diğer patlamaları ve son nefeslerini verenleri unutmayacağın gibi...

İsmail Cem Özkan


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.