Ak saçlı ve boyalı saçlıların direnişi devam ediyor!
Tüm
eylemlerde ak saçlı delikanlı, deli kızları görüyoruz...
Hepsi 78
kuşağının devrimcileri...
Hepsi hep
direndi, direnmeyi yaşam biçimi olarak kabul ettiler. Hiç biri lider olma
derdinde değil, var olan soruna çözüm arayışında, onlar devrimci 78'liler...
Onlar
eylemlerde ön saflarda, hala bildiri dağıtıyor, hala slogan atıyor, hala
yumruklarını havadan indirmiyorlar...
Onların
yanında kimse yok, eskiden de yoktu, liderleri "aman bizi öldürtmek mi
istiyorsunuz" diyerek her türlü baskıyı kabul ederken, onlar direndi...
“Direnmeyen” liderlerin emri ile açlık grevlerine katıldılar, devrimci onur,
devrimci anlayış olarak kabul ettiler liderlerini eleştirmeden hep
desteklediler, hep endişeli, hep kuşku içlerinde taşımalarına rağmen liderdir
dediler, değerdir dediler, sessizce onlara yol verdiler...
Onlar
devrimci 78'liler...
Tüm
eylemlerde hep öndeler... Çoğu dede oldu, nine oldu ama meydanları boş
bırakamadılar...
İmkanları
zorlayarak çocuklarını, torunlarını okuttular, yurt dışına kaçan yoldaşlarının
yanına gönderdiler... Şimdi torunlar, çocuklar yurt dışında başka yaşam
kurdular ama onlar bu ülkede kalıp eylemlere devam etti, edemeyenler ise rakı
masasında devrim yapmaya devam ettiler...
Ülkemizin
alnı ak, yüreği Karacaoğlan bir kuşağa sahip oldu, o kuşak acıların en
büyüğünü, direnişin en onurlusunu yaptılar... Onlar Bedreddin oldular
"yarın yanağından gayrı her yerde, hep beraber oldular..." kısaca
devrimci oldular ve hala devrimci mücadeleye devam ediyorlar...
İyi ki
varlar 78 kuşağı…
Ondan önceki
kuşaklar doğanın yasası gereği camilerden imamların duası ile bir bir
yolculadık, kalanları da sanırım camiden imamların duası ile yolculayacağız...
Tüm din kurallarına, tüm düzen karşı olanlar son yolculuklarında tüm düzene,
tüm yobazlığa, tüm dini inançlara uygun olarak teslim olup anılarını bırakıp
gittiler...
Onlarda iyi
ki bu dünyada yaşadılar, anıları kaldı, iyi kötü... Sadece anıları kalmışlara
da saygı duymak gerek...
Madalyonun
iki yüzü var, kahramanların da!
78 kuşağı
içinde her türlü duruşu bulursunuz, mutlak itaat, mutlak itirazı da ama
hepsinin günahları yanında kahramanlıkları da var...
Bizler hep
kahramanlık hikayeleri okuduk, duyduk, peki yüz kızartan, yüzleşilemeyen
bölümü...
Örgütü
kutsallaştırdık, sorgulamadık!
Geçmişe ait
bilgiler yayınlanırken birkaç örgütün ismi ve öldürdüklerinin isim listesini
bulursunuz, sadece bir kaç örgüt mü, elbette değil, onlar cinayetler ile öne çıktı,
peki çıkmayanlar... Örgütler üzerine öyle bir örtü örttük ki, kutsadık…
Mekke’deki örtüden belki daha kutsal şekle getirdik ve üstlerini asla açmadan,
onların resmi tarihine ve söylemlerine inandık… Hep devletin resmi tarihinden
bahsedilir ama en ufak kurumun bile resmi tarihi vardır ve bizler uydurulmuş
gereklik içinde yaşamaya mahkum edildik. Ya inanırsın ya da gidersin anlayışı
hep oldu, resmi tarihi savun, itiraz edenleri düşman belle…
Sadece 80
sonrası mı, öncesi...
Devrimci
devrimciyi öldürdü, faşistler ile çatışmayı bırakıp devrimciler birbirlerini
kurtarılmış bölgelerinde silah sıktılar birbirine...
Neden?
Çoğu bu
yaşanmış çatışmaların nedenini bilmez ama dergide yazılanlar doğru kabul edilir
ve düşman gördüğüne bir isim tak ve kurşunu gönder, faşistlerden pek farkları
yoktur. Ya aktır ya da kara, arası olamaz, arası olursa örgütler arası geçiş
olur ki, kazanılmış üyeye kaybedilmez!
78 kuşağı
çoğu şeyi bilmez, çünkü lider kadrosunda onlar yoktu! Olanlar ise kendisinden
önceki kuşağın kötü karikatürü gibidir, yaşları ufak ama akılları hepsi önceki
kuşağa emanet! Yaşanan olayların arka yüzünü bilmesi gerekenler (kuşaklar
açısından bakıldığında) liderlik kadrosunda olan 68 kuşağı, belki öncesi...
Daha ileriye
gidelim Stalin, Mao...
Tüm liderler
tanrılaştırıldı, çünkü tanrı hata yapmaz, liderler de hatasızdır!
Sorgulanmaz,
vardır her zaman bir bildikleri, eylem kararı almışsa sorgula yap, sonra
sorgularsın ama sonrası hiç olmadı...
Örnek
aldıklarımız, taklit ettiklerimiz bize hep ideal olandan bahseder ama bir de
karanlık yüzü vardır, o karanlık yüz bizi yok etti, sakat bıraktı, travmalar
içinde yaşamamıza neden oldular... Direnmeyi seçmiş olana direnme teslim ol
diyenlerde onlar, teslim olana ise neden teslim oldun diyerek ölüm fermanı da
verenler onlar...
İyi
direnmeden poliste diyerek çözülmüş olana çözmüşler! ...
Tarih bir
bütündür ama biz tek bir parçasını gördük ve algıladık…
Kısaca
karanlık yüzümüz de var ak yüzümüz de ama tarih bir bütündür değil mi? Değil,
biz tarihin hep kahramanlık bölümünü kabul edip, diğerini konuşmaz yapıyoruz...
Yaşandı mı,
yaşandı, ret edildi mi, edilmedi... Peki, ders çıkarıldı mı, çıkarılmadı...
Yakın
tarihimizde devrimciyi öldürmek sadece devletin görevi değil, sanki solunda
görevi olmuş...
O şiddet
sarmalından yara alanlar bir kenara itilmiş, aforoz edilmiş devrimcilerin bir
bölümü çevre hareketi içinde direnmeye devam ediyor...
Lider olmuş
78 kuşağından bireylerde kendisinden öncekilerini taklit etti, onlar kadar
acımasız, onlar kadar öngörüsüz, onlar kadar kibirli oldular... Eğer onların
yaptıklarından ders çıkarsalardı sol bugünkü halinde olmazdı...
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.