Yıllardır Yemek Yiyoruz, Ama Tat Almıyoruz
Yıllardır yemek yiyoruz, ama tattığımızı hiç hatırlamıyorum.
İhtiyacım olanı ye; vitaminlerine ve minerallerine bak, ne
kadar enerji verdiğini kabataslak bil ve tüket!
Ruhsuz bir tüketim çağındayız...
Ruhu Olan Yemekleri Unuttuk
Ruhu olan yemekleri, yiyecekleri, meyveleri artık
tatmıyoruz. Çünkü domatesin tadı, salatalığın kokusu, soğanın göz yaşartıcı
lezzeti artık yok. Unutturdular...
Önce yemekleri bozdular, sonra her şeyi...
Sanayileşmiş Ürünlerin Esareti
İnsan yediğidir. Ne yediğimizi bilmeden, sanayileşmiş
ürünleri tüketiyoruz.
Sonuçta sanayinin müşterisi, hastası, öğrencisi, askeri, seçmeni oluyoruz.
Çünkü bizi biz yapan coğrafi yiyeceklerin yerini küresel markalar aldı ve tüm
insanlar, ten renkleri, göz biçimleri, boy ve iskelet yapısı dışında her
şeyiyle benzer oldu.
İnsan olmayı unutturdular...
Bir Gün Gözümüzü Kapatıp Tat Almaya Çalışalım
Bir gün gözümüzü kapatalım ve tat almaya çalışalım:
Gerçekten biz neleri tüketiyor ve yiyoruz?
Bize sunulan sadece vitamin ve mineraller mi, yoksa esans
kokusuyla sunulmuş, tatlandırılmış, laboratuvarda DNA’sı değiştirilmiş
yiyecekler mi?
Yiyeceğin DNA’sı değişmişse, bizim de çoktan değişmiş olduğumuzu düşünürüm...
İnsan Görünümlü Birer Tüketici Motoru Muyuz?
Bizler insan görünümlü birer tüketici motor muyuz?
Birileri bizi biçimlendiriyor ve bizler bu biçimlendirmeye
gönüllü katılıyor, hatta onların istediğinden daha fazla gönülden bağlanıp
sorgusuz kabul ediyoruz.
Çünkü her sene değişen moda gibi bizi de istedikleri gibi
modaya uygun değiştiriyorlar mı?
Onların istediklerini düşünen, yapan, onaylayan, konuşan
birer numaraya mı dönüştük?
Her şeyin bir numarası var: Kodlar, kare kodlar hayatımızın
bir parçası.
Artık ismimiz değil, ID numaramızı (ülkemizdeki bilinen
ismiyle: TC numarası) soruyorlar.
Küreselleştirilmiş ve hiçbir benzeri olmayan numaralar...
Kesilecek ya da sokak hayvanlarının kulaklarına zımbalanan
numaralar gibi, bizim doğum kağıdımıza işlenen ve hiçbir zaman (yaşarken)
değiştiremeyeceğimiz küresel bir numara.
Kodlanıyoruz...
Kontrol Edilen Hayatlar
Ne zaman sevişeceğimiz, ne zaman çocuk yapacağımız, ne zaman
doğal ya da sezaryen doğum olacağına karar verenlerin olduğu bir dünyada, tüm
hayata getirdiklerimiz bize mi ait, yoksa onları doğurduktan sonra elimizden
ağır ağır mı alıyorlar?
Hepimiz bir anlamda aptallaştırılıp, sadece üreme organından
hayata bakan diğer canlılar gibi mi olduk?
Tat Alma Zevkimizin Elimizden Alınışı
Önce yemekler değişti, sonra onu yiyenler.
Önce tat alma zevkimiz elimizden alındı, sonra her şeyimizi
aldılar...
Bunu bildiğimiz gün, yapılanlara karşı direniş başlamıştır.
Artık diren, sanayileşmiş ürünlere karşı; diren, doğal olmayan yaşama karşı!
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.