Galata Gazete


7 Temmuz 2025 Pazartesi

Yıllardır Yemek Yiyoruz, Ama Tat Almıyoruz

Yıllardır Yemek Yiyoruz, Ama Tat Almıyoruz

Yıllardır yemek yiyoruz, ama tattığımızı hiç hatırlamıyorum.

İhtiyacım olanı ye; vitaminlerine ve minerallerine bak, ne kadar enerji verdiğini kabataslak bil ve tüket!

Ruhsuz bir tüketim çağındayız...

Ruhu Olan Yemekleri Unuttuk

Ruhu olan yemekleri, yiyecekleri, meyveleri artık tatmıyoruz. Çünkü domatesin tadı, salatalığın kokusu, soğanın göz yaşartıcı lezzeti artık yok. Unutturdular...

Önce yemekleri bozdular, sonra her şeyi...

Sanayileşmiş Ürünlerin Esareti

İnsan yediğidir. Ne yediğimizi bilmeden, sanayileşmiş ürünleri tüketiyoruz.
Sonuçta sanayinin müşterisi, hastası, öğrencisi, askeri, seçmeni oluyoruz.
Çünkü bizi biz yapan coğrafi yiyeceklerin yerini küresel markalar aldı ve tüm insanlar, ten renkleri, göz biçimleri, boy ve iskelet yapısı dışında her şeyiyle benzer oldu.
İnsan olmayı unutturdular...

Bir Gün Gözümüzü Kapatıp Tat Almaya Çalışalım

Bir gün gözümüzü kapatalım ve tat almaya çalışalım: Gerçekten biz neleri tüketiyor ve yiyoruz?

Bize sunulan sadece vitamin ve mineraller mi, yoksa esans kokusuyla sunulmuş, tatlandırılmış, laboratuvarda DNA’sı değiştirilmiş yiyecekler mi?
Yiyeceğin DNA’sı değişmişse, bizim de çoktan değişmiş olduğumuzu düşünürüm...

İnsan Görünümlü Birer Tüketici Motoru Muyuz?

Bizler insan görünümlü birer tüketici motor muyuz?

Birileri bizi biçimlendiriyor ve bizler bu biçimlendirmeye gönüllü katılıyor, hatta onların istediğinden daha fazla gönülden bağlanıp sorgusuz kabul ediyoruz.

Çünkü her sene değişen moda gibi bizi de istedikleri gibi modaya uygun değiştiriyorlar mı?

Onların istediklerini düşünen, yapan, onaylayan, konuşan birer numaraya mı dönüştük?

Her şeyin bir numarası var: Kodlar, kare kodlar hayatımızın bir parçası.

Artık ismimiz değil, ID numaramızı (ülkemizdeki bilinen ismiyle: TC numarası) soruyorlar.

Küreselleştirilmiş ve hiçbir benzeri olmayan numaralar...

Kesilecek ya da sokak hayvanlarının kulaklarına zımbalanan numaralar gibi, bizim doğum kağıdımıza işlenen ve hiçbir zaman (yaşarken) değiştiremeyeceğimiz küresel bir numara.

Kodlanıyoruz...

Kontrol Edilen Hayatlar

Ne zaman sevişeceğimiz, ne zaman çocuk yapacağımız, ne zaman doğal ya da sezaryen doğum olacağına karar verenlerin olduğu bir dünyada, tüm hayata getirdiklerimiz bize mi ait, yoksa onları doğurduktan sonra elimizden ağır ağır mı alıyorlar?

Hepimiz bir anlamda aptallaştırılıp, sadece üreme organından hayata bakan diğer canlılar gibi mi olduk?

Tat Alma Zevkimizin Elimizden Alınışı

Önce yemekler değişti, sonra onu yiyenler.

Önce tat alma zevkimiz elimizden alındı, sonra her şeyimizi aldılar...

Bunu bildiğimiz gün, yapılanlara karşı direniş başlamıştır. Artık diren, sanayileşmiş ürünlere karşı; diren, doğal olmayan yaşama karşı!

İsmail Cem Özkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.