İzafiyet ile kuantum teorileri arasında yaşam deneyimi…
Karlı
bir gündür, beyaz ortama hakimidir ve beyaz, sanki kar tanelerinde saklıdır.
Kar altında bir adam, günlük yürüyüşünü yapmaktadır. Beyaz saçları ile kara
uyum sağlamıştır. O sırada yanına yaklaşan bir kadın, güzeldir aynı zamanda
röportaj yapmak isteyen gazeteye yeni girmiş bir muhabirdir. Ondan randevu
almak için uğraşmış ama alamamıştır, o yüzden bu yolu denemiştir ve
başarmıştır.
Bir
röportaj için başlayan oyunun kurgusu bizi Einstein'ın çalışma odasına kadar
götürür. Orada ince ince iğnelemeler, mizahi vurgular başlar ve kısa sürede bir
yüzleşmeye doğru hızlı bir geçiş olur, çünkü oyunun konusu Einstein’ın
yaşamıdır ve geçmişinde ve halen devam eden ilişkileri sorgulanmaktadır…
Bir
bilim adamının özel yaşamı izafiyet ve kuantum teorisinin özel hayata
uydurulması gibidir…
Oyunun
bir bütünü içinde savrulmalar, tesadüfen gerçekleşen sırçamlar, değişmeyen tek
şey zaman olduğu vurgusu yapılır. Olaylar değişir, bakış açısı değişir ama
zaman hep aynıdır ve aynı hızla hareket eder, kimse onu durduracak gücü yoktur.
Bu durumda Einstein “mutluluğu insanlara değil, amaçlarına bağlı kalarak”
aramaya başlar.
Başından
değişik evlilikler, özel ilişkiler geçmiş, iki oğlu vardır ama bir de unutmak
istediği kızı… Her biri ile arasında mesafe vardır, onlar amacından sapmaya yol
açacak bir nesne olarak görür. O yüzden amacına odaklanmıştır. O zaman
diliminde Amerika'da komünist cadı avı vardır bu süreçte hedef haline
gelmiştir. Oyunumuzun kurgusu bu zaman diliminde geçmektedir ve öz kızı
olduğunu öğreneceği bir kadın ile diyaloglar içinde oluşur. Bu sırada torunun
kendisi gibi çok zeki olduğu gerçeği ile karşılaşır. O gerçek, var olan
duygusundan sapmadır, kuantum teorisinin önceden hesap edilmemiş sıçrayışını o
zaman dilimine bırakır…
Her
şey görecelidir, değişmeyen tek şey zamandır…
Mark
St. Germain’in yazdığı oyunu Buğra Koçtepe hem tercüme etmiş, hem yönetmiş,
yönetmekle kalmamış oynamış. Kısaca kendisini bu öykünün içinde yaşanır kılmış…
Oyuncu bölümler arasında değişen ve iç hesaplaşması yaptığı düşüncelerini
duygusal tepkilerini de seyirciye aktarmaktadır. Duygusal geçişler,
şaşkınlıklar ama analitik düşüncenin getirmiş olduğu ani tepkinin hemen
arkasından tepkisizlik… Mimikleri, ses tonu, yürüyüşü, vücudun hareketleri ve
parmaklarının elbisenin dışında çıkması ve saklanması duygusal geçişleri
seyircisine aktarır…
Margaret
(Lieserl) rolü ile Pınar Gün Topçu, Buğra Kocatepe’nin daha görünür
kılmak yanında kendisini de öne çıkarır, çünkü o bilerek geldiği ve yüzleştiği
bir baba figürü karşısında geleneksel bakış açısı ile kızgınlığı, öfkesi aynı
zamanda amacını hiçbir zaman elden bırakmayan bir kadın / annedir. Bir anlamda
oğlu için gelmiştir ama oğlunun kendisini reddeden ya da yok sayan babası gibi
olmasını da istememektedir. Çelişkiler içindedir, anlık tepkiler bu çelişkileri
öne çıkarır, sahnede canlandırırken bu duygusal geçişler ve mimikleri, gözyaşı
ile bir anne, bir babasının mahrum kalmış ama üvey babası tarafından
yetiştirilmiş olmasına rağmen üvey olduğunu hissettirmeyen bir aileden
geldiğini de göstermektedir. Her ne kadar evlatlık verilmiş olsa da o aile onu
evlatlık gibi değil, öz kızları gibi eğitim almasını ve kendisini
geliştirmesine izin vermiştir. Sahnede yok olan bir aile sahnededir aynı
zamanda, savaşta kaybolan eşi ve vatan sevgisi… Sahnede olmayanları sahneye
duygusal tepkiler ile başarılı bir şekilde sahneye taşır. Onar sanki orada ve
sessizce sahnenin içindedir.
Oyun
dramdır ama trajik olaylar öyle bir sunulur ki, kara mizahın seyircide
karşılığı kahkahadır. Beklenmeyen anda, aslında seyircide gizliden gizliye
beklenen tepkilerin karşılık bulmasıdır…
Bayan
Dukas rolünde Buket İnger’i görmekteyiz. O Einstein'in her şeyidir. Einstein'ın
evlilik dışında tüm ihtiyaçlarını karşılayandır, çünkü Einstein için evlilik
ayağa takılan prangadır, amacına hizmet etmiyordur. Her evlilik sorumluluk
anlamına gelmektedir ki, o hep aile sorumluluğundan gençliği dışında
kaçmaktadır. Aralarında iki taraflı bir yazılı olmayan sözleşme vardır. O
sözleşme içinde bir anlamda amaç dışında gelişen olaylar karşısında Einstein’ı
koruma görevi vardır. Dıştan gelecek olan saldırıların önündeki bir anlamda
kalkandır… Üzerine düşen rolünü çok iyi yerine getirir, çünkü bu üç kişilikli
oyunda bir aksama olsa oyunun ani sıçrayışı yani kötüye gitme olasılığı varır ama
Buket İnger o kadar başarılı ki, aksamadan beklenen olur. Kısaca izafiyet
teorisine uygundur canlandırdığı rol ve o role uygun davranışları…
Tiyatro
oyunu bir bütündür, sahne dekorundan, müziğine, perukacıdan, kıyafetleri dikene
kadar geniş bir kadronun bir bütün olarak çalışmasına bağlıdır. Ürün, sahnede
izlediğimizdir, ürünü ortaya çıkaran emeğin bir bölümü görünmezdir. O görünmez
olanı hissederiz ama göremeyiz, gördüklerimiz kıyafet, dinlediğimiz müzik,
ışık, oyuncular, sahnede yer alan dekordur… İzafiyet teorisine uygun olarak bir
oyun sahnelenmiş, konusu kuantum teorisine uygun ani sıçrayışları da içinde
barındırmaktadır…
Oyundan
sadece ben değil, salonda seyircilerde büyük keyif almış olacak ki, oyun
sonunda tüm salon ayakta alkışlarken gördüm… Bu oyunda seyirciyi bir teorinin
içine davet ediyor ve o teorinin hayat içinde karşılığını bulmasını popüler
kültüre uygun ama magazin boyunu da eksik etmeyen bir öyküye davet ediyor…
Sahnelerde
sanırım çok uzun kalacak bir oyun, alkışları hiç eksik olmayacak, olmasında…
İsmail
Cem Özkan
İzafiyet
Yazan:
Mark St. Germain
Çeviren
& Yöneten: Buğra Koçtepe
OYUNCULAR:
Lieserl
/ Margaret: Pınar Gün Topçu
Bayan Dukas: Buket İnger
Albert Einstein: Buğra Koçtepe
Kondüktör:
Sesi Nilsu Akman
Dekor
Tasarımı: Bekir Beğen
Kostüm
Tasarımı: Berna Yavuz
Işık
Tasarımı: Mehmet Mertal
Müzik:
Can Atilla
Yönetmen
Yardımcısı: Seda Oksal Elsaid
Asistan:
Nilsu Akman
Sahne
Amiri: Emine Başaran Özkan
Kondüvit:
Sinem Dönmez
Işık
Kumanda: Seyhun Özen
Suflöz:
Filiz Yılmaz
Dekor
Sorumlusu: Satılmış Çakır
Aksesuar
Sorumlusu: Serkan Ilıcakaya
Kadın
Terzi: Leman Ünver
Erkek
Terzi: Hakan Açıkgöz
Perukacı:
Ahmet Ermiş
Makyöz:
Zekiye Yetginbal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.