Seçim bitti…
Seçim üzerine son görüşlerim, bir daha yazar mıyım bilmem…
CHP, AKP korkusunu iyi kullanarak bir çok yerde “odun” olarak atadığı (koyduğu)
adayları kazandı. CHP hem faşisti hem de devrimci geleneği temsil ettiğini
iddia edenleri aday yaptı. Kısaca aynı potada eriterek (12 Eylül askerlerin
değimi ile kaynaştırarak) kongre hesaplarını yapan bir lider
başarılı oldu...
Alper Taş örneği, aslında başarılıymış gibi yazılar yazdım,
inanmadığım ama satır aralarında uyarılarımı yaptığım yazılardı, seçim sonrası
bu inanmadığımı doğruladı. Nihai hedef açsından başarılı olamamıştır, başkan
seçilememiştir, Kılıçdaroğlu için sadece kongrede kullanacağı kelime
oldu. Onun yerine CHP başkanı başka bir adayı koysaydı aynı sonucu alırdı.
Maltepe örneğinde olduğu gibi başarısız bir başkanı sırf hemşehrilik uğruna
yeniden aday yaptı, tepkilere rağmen AKP korkusu onu yeniden başkan yaptı.
Kadıköy başarılı bir başkanı aldı yerine eski il başkanını aday yaptı,
onaylattı.
Korku ikili parti sistemin vazgeçilmezdir. Ve algoritmalarda
ona göre planlanmıştır. Bu algoritmayı karşı olmak demek bize zor ile
dayatılanı değil, kendi tercihim ile kendi başkanımı seçmektir.
CHP bugün sistemi temsil eden AKP gibi bir partidir ve
aralarında küçük farlılıklar dışında hiç bir fark yoktur. Seçimi kazanan da
kaybeden de aynı anlayıştır. O yüzden ne CHP ne de AKP dedim. Her ikisi siyaset
sahnesinde olduğu sürece sistem geri adım atmayacaktır...
Bugün Erdoğan’dan şikayet edenler yarın başkasından şikayet
edecektir.
Kılıçdaroğlu kibri ile Erdoğan kibri arasında çok büyük fark
yoktur...
Bu yüzden seçimde senin tahminin tutmadı demek hiçbir şeyi
anlamamış at gözlüğü takmak demektir. Elbette ben de biliyorum korkunun kimleri
başkan yaptığını, hiç değer vermediğin adayların bugün mecliste vekil maaşı
alıyor olmasını...
At gözlüğü takanların elbette fazla bir şey algılama şansı
yok, çünkü onun eğitimi ona o kadar bakmaya izin verir.
At gözlüğü kullananlara bir şey anlatılamaz...
Bu arada hiç mi yanılmadım, yanıldım. Şişli’de Sarıgül biraz
daha fazla oy alabilir diyordum, DSP Truva atı bazı bölgelerde başarılı
olabilir diye düşündüm, yanıldım… Alper Taş bu kadar fazla oy alacağını hiç
düşünmedim, çünkü Kürtler sandığa gidip göstermelik oy kullanacaklarını
hesapladım ama HDP’de temsil edilen Kürt seçmenin lideri bu seçimde artık
tartışmaz ilan edildi, cezaevinde yatan Demirtaş.
Kürtleri çoğu zaman anlayamam, çünkü kavga etmesi gereken
hedefleri bazen şaşırıyorlar. Dersim’e odaklanmışlar ama öte taraftan başka
illerde sorunlar var… Siyasi parti adına Dersim’de kaybeden de yok, kazanan da,
Dersim’in kazancı var ortada, şoven söylemler pirim yapmamıştır. Seçim öncesi
estirilen şoven söylemlerin hepsinin boş olduğu ortaya çıktı.
Seçim bitti, yorum bitti, son hileler yapılacak ve sonuç
kabul edilecek.
Sistem değişmemiştir, ikili parti seçeneği bir anlamda
oturmuştur. Kimse başkanlıktan filan şikayetçi değildir.
Liderleri değiştirme kavgası yaşanmıştır, bir lider her şeyi
yapan ve bilen olmayı istemiştir, yanılmıştır ve başarısızlığına imza atmıştır.
Bir daha ki seçime kadar seçim artık rafa kaldırılıp,
ülkenin yakıcı sorunu ekonomiye odaklanmak gereklidir, fakirleşen ülkede her
birey fakirleşir, ben kendimi kurtarırım, yurt dışına kaçarım, ben gitmezsem de
çocuğumu gönderirim hayalleri de artık suya düşmektedir.
Yurtdışında gelişen bir yabancı düşmanlığı var ve o
düşmanlığın hedefinde bizler varız.
Yurtdışında yaşayanların sorunları burada yaşayanların sorunlarından
az değildir. Bir iki kariyeri parlak örnek ile bütün yaşayanları
homojenleştirmeyin, gerçekten orada yaşam zordur ve o zor yaşamı ancak
ülkesinde insanlara hava atarak kendini rahatlatmaya ihtiyaç duyan insanlar
topluluğu görürsünüz.
Bugün yurtdışında yaşayanlar benden fazla ülkedeki
gelişmeleri izliyor ve burada beyinsel olarak yaşıyorlar, bu demektir ki orada
mutlu değillerdir, sadece kendilerini kandırıp ölümü hava atarak bekliyorlar…
Bazı şeyleri abartarak anlatmamak gereklidir, mücadele alanı
beyniniz nerede yaşıyorsa vücudunuzu oraya taşıyın ve kavganızı yapın.
İsmail Cem Özkan