Galata Gazete


16 Ekim 2024 Çarşamba

Kırlangıçlar Susamışsa

Kırlangıçlar Susamışsa

 

Hidroelektrik santraller (HES) için derelerin sularına el konulması üzerine son yıllarda gündemimizden hiç eksik olmayan direnişlerdir. Karadeniz'in dereleri boldur, o bol derelerde bol bol santral kurarız uyanıklığı içinde olan şirketler, halkı ve doğayı hiçe sayarak bir bir santraller kurdular. Bu kurulan santraller uzun ömürlü değildir ama kurulması siyasi irade istemiştir. Şirketlerde devletten geçinmeye alışmış oldukları için, devlet isterse bizde yaparız anlayışı ile doğayı yağmaya girişmişlerdir. İlk santraller kurulduğunda yerel halk çok tepki göstermemiştir, çünkü ne olacağını gözleri ile görmeleri gereklidir. Derelerin suları çekilip yerine sadece taş kaldığında santrallerin öyle masum bir şey olmadığını anladılar, çünkü suyun tutulması ve bırakılması konusu anlatıldığı gibi değildir... Suyunu kaybedenler elbette o can havli ile seslerini yükselttiler, bunları duyanlar kendi derelerinde santral kurulacağını duyar duymaz direnişe geçmesi doğaldır, çünkü su olmazsa onların orada olmasının anlamı yoktur... Her toprağın sesi vardır, her ses bir dildir... O toprakta yaşayanlarında dilleri toprağın sesine yakındır... Doğanın sesini orada yaşayanların seslendirmesi, sessiz doğanın hakkını savunulması kaçınılmazdır ama devlet öyle kurnazdır ki, yasaları ona göre yapmıştır, çünkü devlet geleneği adım atmadan ya yasaları düzenler ya da önüne engel gelirse ona göre yasa çıkarır, her adımını yasalardan alan meşru davranış olarak gösterir...

Karadeniz insanı Çernobil’den gelen radyasyon ile kanser olmuşken, bir de derelerinin suyunun ellerinden alınması ile çaresiz konuma düşürüldüler, fakat çaresizlik kısa sürede yerini direnişe, ortak mücadeleye bıraktı...

Kırlangıçlar Susamışsa filmi bu direnişin belgesel tadında kurgu ve doğaçlamanın iç içe geçtiğini beyaz perdeye yansıyan ışığı bize bıraktığı iz olarak görmekteyiz. İmgeseldir. Bir çocuğun kırlangıç yuvasını merak etmektedir amcası ona bir kırlangıç yuvasının sırrını anlatır ve gösterir. Bir kuru ot, toprak ve su ile oluşur kırlangıç yuvası. Onların yuvası toprak yüzeyinde değildir, doruklarda, yukarıdadır. Yaylada yaşayan Karadeniz insanı gibidir... Kırlangıçlar düz yere konamaz, konarsa da kalkamaz... Doruklarda yaşayan insanların elinden suyu alırsanız yuvanın en büyük harcı su yok olursa yuvaları da dağılacaktır.

Derelerin savunması aynı zamanda yuvalarını koruma mücadelesidir...

Film, HES mücadelesini doğanın, toprağın, orada yaşayan halkın sesini beyaz perdeye aktarılmıştır. Orada konuşulan yerel dil (antik Yunanca) olduğu gibi perdeye aktarılmıştır. Zaman zaman Türkçe konuşanlar, kendi doğal ortamlarında ana dillerini konuşmaktadır. Filmin esas imgesini taşıyan çocuk ve direnişi örgütleyenlerden olan amcası arasında konuşma dili Türkçedir. Çocuk hiçbir zaman ana dilini konuşmaz film boyunca, ana dilini anlamaktadır ama konuşmuyor... Yaşadığımız zamanın gerçekliği tüm çıplaklığı ile filmin içine dantel gibi işlenmiştir.

Film amatör ruhla, doğanın koşullarına uygun küçük bir ekip tarafından çekilmiştir. Zaman zaman direnişi gösteren kareler, olayın gerçek zamanlı çekimine uygun o anda kullanılan kameradır. Öyle hadi çekim için sahne kuralım, siz rol yapın denmemiş, olayı gerçek zamanlı olarak çekmiş ve filmin içine kurgulanmıştır. Direniş bir kırlangıç imgesi ile gerçek zamanlı ve gerçek olayın üzerine oturmaktadır.

Filmde en öne çıkan kameranın kullanımıdır, doğa öyle ışık oyunu oynamaktadır ki, anlık çekim yapıldı yapıldı, çünkü doğa kurguya göre görüntü vermez, aynı ışığı yakalama şansları yoktur... Anlık hava değişimi doğaçlama konuşmaları ortaya çıkarmış ve o sıcaklık, samimiyet seyirciye ulaşmaktadır.

Benim izlediğim sinema salonunda alt yazıları İngilizce olarak gördüm, fakat Türkiye gösterimleri için Türkçe altyazı yapılması gerektiğini salondakilerde seslendirdi, İngilizce anlayanlar ne demek istediğini anladı ama Türkçe dışında dil bilmeyenler için sadece Karadeniz'in eşi benzeri olmayan ışık oyunlarını ve doğasını seyretti... 

Doğaçlama olanı ve amatör ruhla yapılan her şeyi severim, fakat bu filmde kurgu ve içine imgeler ile işlenen öyküsünde bir bütünlük sağlamış. Film doğanın içinde, toprağın, insanın sesini duyuyorsunuz. O insanları çaresiz bırakan bir devlet gücünü ve o çaresizlik ortamında direnişin örgütlü gücünü görmekteyiz.

Bugün ülkemize hala direnişler vardır, devleti arkasına alan şirketlerde insanları, doğayı yağmalamaya devam etmektedir.

Yaşam için direniş…

Dereler yok olursa göçmen kuşlar yollarını bulamaz. Dönse dahi kırlangıç yuva yapacak bir su damlası bulamaz. Yuvasız kırlangıcın orada yaşama şansı yoktur, ya göçüp gidecek ya da son nefesini orada verecektir. Bir yuvayı yok ederseniz, yaşamı yok etmiş olursunuz… Yaşam devam etsin diyedir derelerin varlık mücadelesi, dereleri insanların elinden aldığınız an, sadece insanın değil, börtünün böceğin, kırlangıcında sonunu hazırlarsınız ve geriye sadece taş yığını kalır…

Fırsatınız olursa bu filmi kaçırmayın, kazanacağınız çok şey var...

 

İsmail Cem Özkan

 

 

Kırlangıçlar Susamışsa

Yönetmen: Muhammet Çakıral
Yapımcı: Muhammet Çakıral, Murat Başman
Senarist: Muhammad Çakıral
Oyuncular: Murat Sarı, Burak Sarı, Hamit Demir, Havva Sarı, Ali Dursun, Elif Canbolat, Cihan Semiz, Ömer Küçük, Gamze Dursun

Müzik: Cem Tarım
Görüntü Yönetmeni: Erdal Eksert
Yapım: Trabezunta Film
Yapım Yılı: 2014

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.