Galata Gazete


15 Kasım 2024 Cuma

Mercaniye Çok Yaşa, padişahım çok yaşa!

Mercaniye Çok Yaşa, padişahım çok yaşa!

Abdülmecid Avrupa gezisi sırasında İngiliz yolcu gemisini görür ve hayran olur ve gezi sonrası istanbul'a döndüğünde o geminin benzerini satın alır. Adına da Mercaniye ismini verir. Gemi yolculuk içindir; uzun süre yolcularını bir yerden bir yere taşırken, içinde tiyatro izleyecekleri salonu olan bir dönemin en lüks gemilerindendir. Osmanlı, yıkım sürecindedir; yolcu gemileri de savaş gemisine dönüştürülür ama tiyatro salonu yerinde kalır. Abdülmecid o geminin denizde seyahat etmesini göremeden bir darbe ile tahtan indirilir. Yerine gelen yeğeni Abdülhamid ise o gemi ve darbeye karıştıkları için diğer gemileri Haliç'e bağlar ve çürümeye bırakır. Amcasının tahtan indirilişini ve ölümü hiçbir zaman gözünün önünden gitmez; o da ona yapanları cezalandırır…

Oyunun kurgusu, Haliç’e demir atmış ve mürettebatının çoğu gitmiş, içinde birkaç asker ve geminin kaptanı orada yıllarca bir şey yapmadan gemiyi beklemekle geçirirler. Elbette Haliç kenarında olan Kasımpaşa’da da meyhaneler vardır, meyhanelerin de müdavimidir bu gemide kalanlar… Gemide kalanlar, günlük harçlıklarını gemide yetiştirdikleri tavukların yumurtalarını satarak kazanırlar; yumurtaları çevrede bulunan dükkanlar alır. Uzun süre demirleyen gemiler çürürken, gemide kalanlar ne denizi bilir ne de gemiyi; sadece kaptanları geçmişten gelen işi bilenleridir.

Gemi cezalandırılmıştır; cezalandırılan sadece gemi midir?

Haliç’e mahkum edilmiş gemiler ve onlara bakmakla yükümlü olanların hükümlü olması. Akşamları gemiye dönen, gemi dışında gidecekleri birkaç meyhane. İstanbul'un unutulan, en alta yaşamaya zorlanmış insanların yaşamından bir kesit. Devleti aliye saray ve çevresinde kendi sorunları ile uğraşırken, devletin çıkarları gözden düşmüş olan bir kesimin kenara itilmiş yaşamlarının trajik komik hikayesidir. Trajedi yaşarken acı verir ama uzun yıllar üzerinden geçince komik gibi anlatılır ve hatta ağız dolusu gülünür…

Her yaşamın, her ortamın tarihi vardır

Haliç’e demirlemiş, çürümeye tutulmuş, gezi amaçlı üretilip üzerine birkaç top konularak savaş gemisi yapılan Mercaniye, ülkenin çöküşünün tarihinin Haliç'e vuran ışık hüzmesidir. Ülkenin ahvali durumunun bireyler üzerine bıraktığı karamsarlık, hayalleri ve gerçekleşmeyecek aşklarının bıraktığı sert rüzgarların sığınağıdır bir anlamda; bir kaçış aynı zamanda kurtuluşudur. Şinasi'nin yazdığı ilk tiyatro eseri “Şair Evlenmesi” geminin tiyatro salonunda hayat vermeye çalışan bir birikimde söz konusudur. İlk eserin günümüze göndermesidir, aynı zamanda Titanik filmine ve gemisine göndermeler ile zaman içinde bir esnekliğin oyunun bütünü içinde varlığını hep koruyacaktır.

Şinasi gibi belki bir gün bir şeyler yazma özlemi içindedir; denizlere açılacaktır, denizlerde yaşadıklarını anlatacak ve tarihe kişisel tarihini yazdıracaktır. O hayal içindedir ama meyhanede bir Rum kadında vurgundur. Ona şiirler yazmakta, ona yanında olmasına rağmen kavuşma arzusundadır. Bir anlamda memleket içinde memlekete hasret olan kaptan, aynı zamanda aşkını da memleket gibi görmektedir.

Oyun dört kişi üzerine kuruludur ama arada imam rolünü oynamış bir meczup da dahil olur…  Oyunun kahramanı gemidir; geminin ruhu da bir hayalettir. Her şeyi gören ve kayda tutan hayalet, zaman zaman olaylara müdahil olur, aslında görünmezdir…

Ortaoyunu ve gölge oyun tekniği ile müzikalin iç içe geçtiği geleneksel tiyatronun modern yorumu ile seyirlik, eğlenceli, aynı zamanda mesajı bol olan bir oyun ortaya çıkmış. Her zaman olduğu gibi Barış Dinçel, oyunun içinde tasarladığı dekor ile yerini almış; puzzle gibi birbirinden ayrılan, sonra birleştirilen, her birleşme ile farklı bir öykünün mekanı olan dekorları ile oyunculara hem anlatım kolaylığı hem de oyunun vurgusunu daha da görünür kılmıştır. Oyunda kaptan rolü ile Erdem Akakçe, hem sahneyi hem de gözleri doldurdu; çünkü o özlemi, ülkenin halini anlatırken dünün dün olmadığını, bugünde yaşandığından dolayı bugün olduğunu hissettiriyor. Şerif Ali rolü ile Fatih Koyunoğlu, ikinci tayfa Kazel rolünde Bülent Çolak, Mimhal rolünde Bihter Dinçel, Hayalet Mesaret ve Rum kadını rolünde Sevil Akı sahnede birbirinden başarılı, birbirini besleyen, birbirini kollayan ama aynı zamanda kendisini büyüten bir oyunculuk ile sahneyi dolduruyorlar. Şarkı sözleri ve müziği ile oyunun ruhu seyirciye geçerken, aynı zamanda bölümler arasında geçişi de kolaylaştırmaktadır. Müzik olur da dans olmaz mı? Elbette, hareketler oyuncu için iyi düşünülmüş, dekora uygun, müziğin ritmini yakalayan aynı zamanda kanto’ya gönderme yaparak geçmişimize doğru da bizi alıp götürüyor. Bizden bir tiyatro olmuş; uzun zamandır sahnelerde görmek istediğim mizahı bol, günümüz siyasetini ve yaşadığımız krize dolaylı da olsa göndermesi olan bir siyasi tiyatroyu alkışlamak beni mutlu etti. Salonun dolu olması, her oyun için günler öncesinden sıraya girilmesi bu oyunun başarısını ortaya koymaktadır.

Oyunu her izleyen seyirci oyundan etkilendiği, eğlendiği ve günlük olaylara mizahi yaklaşımı görüp, biraz da kendi yaşadığını sahnede görmesinin mutluluğunu ve “iyi ki gelmiş” hissi ile salonu boşaltıyor.

Zaman geçiyor, kişiler değişiyor, hatta devlet isimleri bile değişiyor ama sorunlar hala varsa, hala canımızı acıtıyorsa, bir girdabın içinde kürek çeken bireyler olduğumuz gerçeğini bu oyun ile bir kere daha gördük. Ege Denizi’ne diye yola çıkan gemi Karadeniz'e çıkıyorsa, memleketi yönetenlerin acizliği, uzak görüşlü olmayışı, iş bilmeyenlerin gemiye el koyup, onu kara oturtmasını yaşamaya devam ederiz.

“Memleket dediğin su üstüne kurulu bir bahçe artık, yanaşacağımız her kıyı gurbet bize…”

İsmail Cem Özkan

 

Mercaniye Çok Yaşa

Yazan: Ahmet Sami Özbudak

Yönetmen: Emrah Eren

Dekor-Kostüm Tasarımı: Barış Dinçel

Müzik: Deniz Bayrak

Hareket Düzeni: Esra Yurttut

Işık Tasarımı: Uğur Aksu

Şarkı Sözleri: Faruk Üstün

Afiş Tasarımı: Berkcan Okar

Oyun Fotoğrafları: Ozan Güzelce

Oyuncular:

Erdem Akakçe

Sevil Akı

Bülent Çolak

Bihter Dinçel

Fatih Koyunoğlu

Sahne Amiri: Çağatay Tok

Yönetmen Yardımcıları: Ezgi Nur Köycü-Barışcan İğdeli

Yapım Koordinatörleri: Eren Dinç-Utku Öcal

Ses Kumanda: Muhammet Sait Yamaner

Işık Kumanda: Mehmet Doğan

Sosyal Medya: Mücahit Filiz

Dekor Uygulama: Sırrı Topraktepe

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.