Öğretimden eğitime dönüşüm!
Ülkemiz büyük bir krizin ortasındadır belki de ortasına varmaya
çok zaman vardır. Geçmiş bir zaman dilimi değil, içinde olduğumuz bir
süreçteyiz. Bu kriz ya da tarihsel kırılmanın yaratmış olduğu sorunlar yumağı
içindeyiz. Bu sorunlar öyle karmaşık hale geldi ki, kim neyi, nasıl savunduğu
belli olmayan, ilişkilerin ve çıkarların iç içe geçtiği bir süreçte doğru analizler
yapmayı da güçleştiriyor. Naftalin kokan teoriler ile bugün anlaşılmıyor; fakat
o teorilerin ortaya çıkardığı tarihsel bakış içinde ondan ders alınarak yeni ve
zamana uygun şeyler söylemenin de zamanı geldi ve geçiyor. Bu kırılma sürecinde
kavramların, kelimelerin altları boşaltıldı ve yeni anlamlar yüklendi, çünkü
liberalizm dalgası var olan tüm algılar ile oynayıp sistem için yeni yol
arayışlarına, sistemin içinde yapmaktadır. Onların yarattığı özgürlük
söylemlerinin hepsi aslında var olanı korumak, olan ile idare etmek üzerinedir;
köklü değişim ve insanın, doğanın kurtuluşunun reçetesini vermekten çok
uzaktır. İktidar ile kol kola ama ona karışmış gibi davranarak yeni yol açma
çalışmalarını yıllardır izlemekteyiz. Krizi daha fazla derinleştirmekten, kafa karışıklığı
yapmaktan öteye geçememiştir.
Eğitim, sistem için insan yetiştirme silahıdır. Sistem
vasıfsız işçi, ölecek asker istemektedir.
Eğitmen ise sistem için insan yetiştirmekle yükümlüdür ve
ona göre maaşını alır. Var olan düzende sistemin ihtiyacına uygun insan yetiştiriliyor;
kısaca sistem; sadece tüketici ve hiçbir şey ile derinlemesine merakı olmayan
insanı istemektedir. Bugün buna uygun eğitimi Diyanet İşleri Başkanlığı ve Eğitim
Bakanlığı ortak eliyle açıktan yapılmaktadır. Bilimsel düşünmek resmi olmasa da
yasak bu ülkede; kısaca biat et, itaat et, büyüklerin söylediğine inan ve
aldıkları kararları sorgulama diyor.
Uyuşturucu, kumar, rüşvet, mafya her şey yetişmekte olan ve
yetişmiş kuşaklar için seferber edildi... Şehirlerin, köylere kadar uzanan her
yerde el altından satılan uyuşturuculara ulaşmak çok kolay hale getirilmiş,
orada dağıtım ve kullananların göreceli maddi olarak varlıklı görünmeleri için
görünmeyen el ile teşvik edilmiştir. Bu çocukların kullandığı araçlar,
mafyacılık ile haber bültenlerinde gündeme gelmeye başladı.
Ülkemizde mafyanın küresel boyutta olduğunu yapılan
operasyonlardan öğrendik; liderleri yatıyor gibi yapılıp kaçtılar. Bir de 15
-16 yaş aralığında mafyacılık oynayan çocuklar ortalığa çıktı; onlar haraç
istedikleri yerlerden para alamayınca motosiklet üzerinden silah ile ateş etme
ile gündeme gelmeye başladılar. Şimdilik şehrin kenar ilçelerinde kriminal
olarak gündeme gelmiş olmaları, onların köklenerek her yere yayılmayacağı
anlamına gelmez, çünkü bu yaşta kara paranın cazibeli yaşamına katılanların
ileride küresel mafyanın tetikçisi olma ihtimali çok yüksektir.
Mafya kara paranın hareket alanı içindeki en somut örgütlü
yapıdır. Kara para varsa orada mafya vardır; mafya olursa kriz içinde ve kara
paraya muhtaç devlet ve iktidar var demektir. Kriz koşullarında mafya yaşam
alanı bulur ve gelişir.
Yasal vergiler dışında yasal olmayan vergilerin toplanma işine
haraç denir.
Haraç alanların serbest olarak her yerde silah patlatabildiği
ortamda güvenlik artık sözde kalmış demektir, yapılan operasyonlar sadece
mafyaya yeni eleman kazandırma, elemanı test etme aracına dönüşmüştür.
Ülke içinde gençlerin yer altı örgütlenmeye gitmesi yurt dışında
yaşayan gurbetçilerin çocuklarının da aynı yoldan gitmesi anlamına gelir. Çünkü
ülke içinde gelişen her türlü siyasi kriz, ülke dışında bu ülkeye bağlı olan
ailelerin ve çocuklarının arasında zemin bulacaktır. Yurt dışında yaşayan gençlerin
kriminal olaylarda, uyuşturucu, kadın, organ gibi karanlık işlerde aracı olması
tesadüfi değildir.
Liberallerin bu ortamda kendileri için özgürlük alanının
geniş olmasının en büyük nedeni eğitimdir. Çünkü sistem kendi dışında,
kendisine zararlı olanı sinsice ve ona bezer düşüncelere özgürlük alanı vererek
onların alanını daraltmıştır. Kısaca liberalizm solun ve özgür düşüncenin panzehridir.
Küreselleşme adı altında ulus devlete yönelik tüm kazanımlara
saldırılar başlamıştır. Ulus devleti yapay olarak oluşturmuş olduğu ve sadece
sermaye birikimi için gerekli birlik olma, bir arada yaşama duygusunu yani
tarih birliğini yalan üzerine kurmuştur. Tüm gerçeklikleri yok saymış ya da
görmezden gelerek yeni bir devlet, yeni bir sistemi kurgulamıştır. Kapitalizm feodal
yaşamın bir eleştirisidir. Aileden alınan gücün sermaye sahiplerine verilmesidir.
Güç el değiştirmiştir ama devlet kurumları yeni sahiplerinin ihtiyacına göre
dönüşmüştür. Dönüşümün en büyük kazancı, eğitim denen bir sistemin ortaya
çıkarılmasıdır. Eğitim, sistemin sahiplerinin ihtiyacını karşılayacak bir
toplum yaratmaktır. Doğal olanın yerini kurgulanmış yeni alanın oluşturmasıdır.
Ülkemizde öğretmenlik mesleği, köy enstitüleri ve onların
devamı olan öğretmen okullarının mezunları çalışma hayatından çekilince bitmiştir.
Onları takip edenler eğitmendir.
Eğitimden geçmiş, zaten okullarının isimleri de eğitim ile
ilişkilidir; öğrenim bilinçli bir şekilde devre dışı bırakılmıştır.
Eğitmen, okulda ne öğrenmişse öğrencisine aktaran, onun dışında
herhangi bir şey aktarmayan, gözünü kapatıp vazifesini yapandır ve bilinçli bir
şekilde eğitmenler ordusu oluşturulmuştur, bu ordu içinde yer alanlar müfredat
dışında bir şey verenler cezalandırılmıştır. Bu ceza ile korkutulan ve korku
ile eğitilenlerin eğittikleri bireyler (öğrenciler) onların birer kopyası
olacaktır.
Günümüzde eğitim, tamamen sınavı geçmek, çoklu seçenekleri
en kısa yoldan bulmak üzerine kurulmuştur; hayat ile bağlantısı koparılmıştır. Hayat
ile bağlantısı olmayan teknolojik aletleri kullanan ama onun teknolojisini öğrenmeyenlerin
oluşturduğu tüketici nesiller yetiştirilmiştir. Bu nedenle her yıl 12 Eylül
generallerinin ortaya attığı Öğretmenler Günü lafının yerini "Eğitmenler
Günü" alması daha uygundur ve "24 Kasım, Türk Eğitmenler Günü" olması
bana göre tam isabetli olur.
Eğitmenlerin günü kutlarım; bizim için öğretmenler günü, dünya
ile aynı zamanda kutlanan gündür.
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.