Karikatür karikatürdür!
Bugün ülkemizde
karikatürün çok bilinen ve çok okunan, izlenen olmasına en büyük katkısı
olanlardan biridir Oğuz Aral… Ölüm yıldönümünde Oğuz Aral’ın öğrencisi Yakup
Karahan her sene yaptığı gibi ustasını anan bir yazı paylaştı. O yazının içinde
Oğuz Aral’a ait bir cümleyi okuyunca aklıma gelenleri bende not edeyim dedim, şimdi
Oğuz abi bana yanıt veremeyecek ama tarihe not düşmek adına yazımı bir köşe
yazısına dönerdim.
“Karikatür elit
sanatıydı, ben halka ulaştırdım, halk sanatı oldu, onun için beni hiç
sevmezler” Oğuz Aral
Üstadımın bu
sözüne katılmıyorum, çünkü karikatür hiç bir zaman elitlerin sanatı olmadı,
elitler karikatür ile ilgilenmezdi, para getiren sanat dalları varken neden
hiciv ile ilgilensin ki... Üstadımın (Oğuz Aral) anlatmak istediği bana göre
elit değildir ya da başka anlam yüklemiştir.
Okuryazarlık eliti
kategorize etmez, elit seçici demek…
Seçici bir
okuyucu ve yaratıcısı vardır. Cemil Cem elit değildi, cumhuriyet için karikatür
çizdi, cumhuriyet ilan edilince bir daha karikatür çizmedi, çünkü “benim
savaşım bitti, zafere ulaştık” dedi... Mim Uykusuz ve diğer karikatürcüler Aziz
Nesin, Sabahattin Ali ile birlikte Marko Paşa Dergisini çıkardı, teknolojinin
izin verdiği kadar halka ulaşabildi, İstanbul’da okunuyor ama Elazığ’da
okunmuyor diye soramayız, çünkü Elazığ’a ulaşacak dağıtım ağından yoksun, baskı
teknolojisi ona göre değil, tipo baskı yapıyor...
Karikatür tek
bir söylem biçimini kabul etmez, her türlü teknik söz konusudur ve kullandığın
tekniğe göre dili vardır... Her çizgi tekniği ile her konuyu aynı biçimde ya da
bezer işleyemezsin... Turhan Selçuk, Semih Poroy, Semih Balcıoğlu, Ali Ulvi,
Ferruh Doğan... Elit bir çizer miydi? Bunlar yazısız karikatürün ustaları...
Çalıştıkları kurumun olanakları ile okuyucusuna ulaşmaya çalıştılar, sadece
galeri galeri gezip eserlerini sergilemediler, gazetelerde yazdılar çizdiler...
Dersin ki çizer sadece zenginlere hitap eder, onların göz zevkine göre eser
üretir, işte elit bunlardır... Bizim öyle elit bir tayfamız olamazdı, çünkü
siyasi atmosfer ve gelişmişliğimiz ona uygun değil, kapitalistimiz (sermaye sahibi)
var ama burjuvamız yok… Elit kavramı burjuva kültürü ile ilgilidir... Satın
alacak, değerlendirecek bir burjuva kültüre sahip zenginimiz hala yok... Bak,
Ali Koç Fenerbahçe Kulübünün ağzından küfür eksik etmeden yönetemiyor...
Gırgır dergisi
ofset baskı sayesinde daha fazla bastı, dağıtım ağı ile ülkenin her yerine
ulaştı… Dağıtımı ve baskı sayısı yüksek olan her yayın daha fazla okuyucuya
ulaşır. Kıt basıp, basılanın hepsini satmak gibi iddiası olanlar büyük hayal
kırıklığına uğrarlar, arkasında güçlü bir ekonomik destek olmadan yüksek satış
rekoru kırmak gibi bir beklenti olamaz.
Zamanın
olanaklarına göre değerlendirmek gerek...
Oğuz Aral, TİP
(Türkiye İşçi Partisi) kurulurken parti üyesidir ve sosyalist kimliğini hiçbir
zaman saklamış değildir... İşçi sınıfının gerçek bir yoldaşıdır... Çizgileri
ile ortadadır...
Oğuz Aral
karikatürü gerçekten her bireyin alıp okuyacağı ve anlayacağı bir hale getirdi,
bu konuda emeği, çabası asla unutulamaz... Haftalık dergi yanında günlük gazete
çıkardı, kolay bir şey mi haberleri mizahi açıdan yorumlayıp günlük gazete
çıkarmak... Mizah alanında her aracı kullandı, elitlere ve iktidara karşı
gerçekten mizahi bir silah olarak kullandı...
Dönemin
iktidarları tarafından yasaklandı, toplatıldı ama ona rağmen tabana yayıldı,
sahiplenildi...
Gırgır
okuyucusunu yarattı ama sahiplenecek, içselleştirecek bir kitlesini yaratamadı.
Sadece okudular ve bir balon gibi kısa zamanda unuttular... Dergiyi bugün Sözcü
Gazetesi çıkaranlar satın alıp, gölgede bıraktılar, yayınlanmış ve çıkacak sayı
için hazırlanmış tüm karikatürlere el koydular, tüm birikimlere el koyup onları
yaratanları işten çıkardılar. Dönemin iktidarının istediği, uysallaştırılmış
dergiyi yarattılar ve çıkardılar...
Mizah
dergiciliği ve okuyuculuğu Gırgır en popüler olduğu en üst noktada satış
yaparken birden yok edildi…
Gırgır Dergisi
yaşarken ve el konulduktan sonra içinden onlarca dergi çıktı, devamcısı
olduğunu iddia edenlerin önemli bölümü dergicilik alanında Gırgırın başarısına
ve Oğuz Aral anlayışına yaklaşamadılar...
Gırgır içinden
hep yeni dergilerin çıkmasına olanak verdi ama çıkanlar Gırgırın gölgesini
aşamadı, bir sıçrama göstermediler...
Bugün Gırgır
sözcü gazetesinin eki olarak çıkmakta ve cemaat gazetesinin karikatürcüsü orada
kapak çizmektedir...
Gırgır bugün
sistemin istediği kıvamda adını yaşatıyor ama içeriği ortada yok, çünkü Oğuz
Aral solcuydu, mizahta devrim yaptı...
O gerçek bir
usta, öğretmen ve sanatın her alanından çizgiye katkı yapacak her şeyi denedi.
Pandomim sanatının çizgi halini gördü, onu balon ile yeniden yarattı...
Geçmişte
yaşanan yazısız yazılı karikatür ayrımını ancak laf dolsun, saflar belli olsun
gibi şeydi, birileri “biz karikatürü sanat alanında temsil ediyoruz” diye bir
saçmalığın ürünüdür, ciddiye alınacak tarafı yoktur, karikatür karikatürdür,
hangi teknik ile çizdiğin, hangi mizah anlayışa sahip olmanın bir anlamı
yoktur...
Ustayı ölüm
yıldönümünde saygı ile anıyorum...
Ananlara bin
selam gönderiyorum…
İsmail Cem
Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.