Eskiden gazetelere anlam yüklenirdi…
Cumhuriyet Gazetesi 100 yaşına basmış, şimdiki sahipleri de bir kültür merkezinde kutlama yapmış... Bir yerlerde gördüm sadece, çünkü ben orada değildim, gözlemimi yazayım, çektiğim fotoğrafları paylaşayım ama uzaktan da olsa gazete tarihi üzerine kısaca görüşümü paylaşmak istedim.
Etkinlikte Cumhuriyet Gazetesini nasıl tanıttılar, ne anlamlar yüklendi bilemiyorum ama benim kafamda Cumhuriyet Gazetesi bir tane değil, çok savrulan, her savruluşunda uçlara kadar gidip sonra orta bir yol bulandır... Cumhuriyet Gazetesi bir iktidarın propaganda ihtiyacına cevap vermek için ortaya çıkmış, iktidarın bir anlamda sesi olmuştur. Yunus Nadi basın dünyasına yabancı değildir, ittihat ve terakki parti üyesi ve İstanbul’da başladığı yayıncılık ve gazeteciliğini Ankara’ya taşımıştır...
İlk başlarda Mustafa Kemal ne derse ona uygun siyasi tavır almış, Türkiye devletinin ilk yasal siyasi partisi Türkiye Komünist Partisinin kurucusu olmuştur.. Elbette bu kurulan parti kısa sürede kendisini fesih edecek, çünkü Komintern üyesi olamayacaktır. Üyesi olmadığı için işlevsiz kalan parti hayatını sessizce sonlandırılacaktır. Arkasından aynı kadro daha sonra Nazi Almanya’sının sesi olacak ve hatta Berlin’den gelen paralar ve imajlar ile Türk kamuoyunu yönlendirecek haberler yapılır. Yahudi düşmanlığını karikatürlerinde, yazılarında bol bol görülecek, dersim yasası ve Dersim'e yapılacak sefer öncesi Dersimliler hakkında dizi yazılar yazılacaktır... Kuyruklu insanlar diye uydurulan haberler, yazılar sayfalarında bol bol yer bulacaktır... O süreçte Yunus Nadi’nin ismini Yunus Nazi olarak telaffuz edilir olur... Hatta sağcıların solculara saldırdığı bir alandır, oradan her türlü provakatif yazıyı bulabilirsiniz… o döneme ait tüm solcuların anılarında Cumhuriyet Gazetesi imgesini bulursunuz, bu yazının içinden sadece teğet geçti, fakat teğet geçen her kelime dönemin acısını içinde barındırır…
Cumhuriyet, devletin gazetesidir...
Saraçoğlu iktidarı, varlık vergisi, Türkçe konuş propagandaları gazetenin sayfasında iktidarın niyetine uygun olarak yer bulur... Yunus Nadi'nin ölümü üzerine gazete yönetimine geçen Nadir Nadi ise dönemin iktidarının görüşleri içinde kendisine yer bulur, hatta milletvekili bile seçilir.
Nadir Nadi’nin gazetenin yönetimine geçişi 2. Dünya savaşının sonudur ve dünyada Nazi Almanya’sının mahkum edildiği günlerdir. Elbette gazetenin politikası da gözden geçirilmiş ve CHP içinden çıkan eski İttihat ve Tarikat partisinin kadrolarının öncü olduğu yeni siyasi bir partinin içinde kendisini ifade etmeye başlar. Özgürlük, demokrasi, tek parti iktidarına karşı duruş, tek vatan içinde hakim görüşün içinde çok sesliliği savunur. Kısaca o dönemin devlet politikasına uygun görüşler gazetesinde yerini bulur.
Demokrat Parti içinde başlayan tek adam tartışmalarında “demokrasi” tarafında kendisini ifade etmeye başlar ve parti içinden ayrılarak bağımsız milletvekili olarak parlamentoda bulunur. Darbe sonrası ise Demokrat Parti’den ayrılmış vekillerin bir bölümü CHP içinde politika yapmaları ve özgürlükler, demokrasi gibi kavramları “ortanın solu” kavramının içinde kullanmaları ile CHP içinde değişimin taraftarları olur. Nadir Nadi’de ortanın solu söylemine sıkı sıkıya sarılır ve gazeteyi yenilmiş, gözden düşmüş ırkçı Nazi çizgisinden uzaklaştırmaya çalışmıştır. Bu aynı zamanda CHP içinde değişimi de yansıtır. Gazete dolaylı olarak CHP'nin yayın organı gibidir ama CHP'yi bağlayacak bir kurumsal yapısı yoktur...
Ortanın solu, ilhan Selçuk’ların gazeteye ağırlığını koyması ile birlikte geçmiş algısının dışında yeni bir algı oluşturmuştur... Solcu kabul edilen yazarlar oradadır, 27 Mayıs darbesi ve onun anayasasını yazanlar Cumhuriyet Gazetesi köşe yazarlarıdır... 12 Mart süreci ve 12 Eylül sürecinde devam eden yanlış bir algı hep var olmuştur, “cumhuriyet sol gazetedir!”...
Gazete zamanın ruhuna uygun muhalefet gazeteciliği yapmıştır ama içinde solcuların olduğu bir devlet gazetesi özelliğini hiç yitirmemiştir. Ara ara kapatılmış olmasına rağmen devlete bakışını değiştirmemiş, devletin çıkarları güncel olandan daha önceliklidir. Devlet içinde kötü adamlara karşı mücadele etmiştir, her zaman iyi adamların iktidara geleceği umudunu korumuştur.
Cumhuriyet Gazetesinin İstanbul merkezinin olduğu bina İttihat ve Terakki Partisinin genel merkeziydi, orası Babıali’den taşınana kadar merkez olarak varlığını korudu ama Nadir Nadi'nin ölümü sonrası Cumhuriyet Gazetesi bir dağılma, yalpalama süreci yaşamıştır... Değişen yayın yönetmenleri, onların tercihi, Özallı yıllar ve liberalizm... Siyah beyaz gazetenin renklenmesi ve klasik devlet gazetesi çizgisinden çıkması, solcu gibi algının yerini liberal sağ çizginin alması...
İlhan Selçuklu yıllar, gazete içinde iktidar kavgaları, köşe başı olan gazetecilerin gazete sayfalarına sokulmaması, sonra onların direnişi, tiraj sorunu ve yeniden gazetenin fetih süreci, arkasından Fetö kumpasları, İlhan Selçuk Ergenekon Davasından içeriye alınması ve ölümüne giden süreç...
Mallarını bu sırada satışı, elden çıkarılması, borçlar... Muhtaç durumda kalması ve okuyucu desteği... Yayın yönetmenlerin değişimi gazete içinde yaşanan savaşın dışa yansıması... İşten çıkarılanlar, işte kalanlar, birbirlerinin hakkında yazılar yazılması...
Bugün gazete Şişli'de bir binada...
Tarihi arşivi ile orada duruyor...
Gazete devlet gazetesi değil, çünkü bu arada devlette değişmiştir. Devletin yeni sahipleri kendilerine ait gazeteleri "devlet / parti gazetesi" yapmıştır... Yaşanacak operasyonları önceden haber veren muhabirler, gazeteler... Algı operasyonları... Cumhuriyet bu süreçte CHP'nin gazetesi algısına oturması...
Sokakta satılan gazete artık yoktur, belediyelerin aldıkları gazeteler tiraj raporunu belirler oldu... Kısaca CHP tarihi yakın tarihimizin karikatürize edilmiş hali olarak da görebilirsiniz, devletin tarihi olarak da okuyabilirsiniz... Cumhuriyet bugünlerde 100 yaşına basmış, elbette kutlamalar için bana davetiye gelecek değildi, gerçi içinde çalışan arkadaşlarım mutlaka vardır ama birbirimize sanırım çok uzağız...
Devletini arayan gazete özelliğini ve refleksini gösteriyor bugün elimize ya da ekranımıza aldığımız Cumhuriyet Gazetesi. Kaybettiği devletine kavuşabilecek mi?
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.