Galata Gazete


9 Mayıs 2024 Perşembe

Bir Mayıs'tan bugüne ne kaldı?

Bir Mayıs'tan bugüne ne kaldı?

1 Mayıs günü saraçhane'de yapılan etkinlik, miting ve "Taksim'e gireceğiz, tek yol budur" diye açıklamada bulunanların büyük yenilgisidir, bozgunudur... O gün polise "mukavemet" (direnmek) dedikleri şey aslında sözünde durmak isteyen hareketlerin müdahalesidir, çünkü düzenleme kurulu o miting alanına çağırdığı kitleyi yüz üstü bırakıp gitmiştir... Açıkla kalan kitle çağrı amacına uygun olarak etten örülmüş polis duvarını aşmak istedi...

Beşiktaş'ta ve Saraçhane'de direniş olması kaçınılmazdı...

Kitlenin az geleceği hesaplanarak Beşiktaş iptal edilmiş tek koldan Taksim'e çıkılacak! Hepsi elbette sözde kalacağını geçmişi inceleyen her birey bilir... Nitekim sözde de kaldı, düzenleme kurulu istediği siyasi desteği görmedi, güçlü olan "benim sorunum değil, çağrıcı ben değilim, ben sadece destek verir ve giderim" dedi... Düzenleme komitesi ne yaptı, "madem onlar gitti, biz artık meşru değiliz" diyerek o da göstermelik polis ile sohbet ve çekilme kararı... Geçmişten tecrübe var, başına geleceğini biliyor: tutuklama, gözaltı, gaz, plastik mermi ve tomalar...

İş işten geçmişti, meydanı dolduran, bağımsız, sol, otonom gruplar çağrılan meydana gelmişti, ne yapacaklardı: inandıkları şey için yola devam... Bayrak /flama taşımak için kullandıkları ellerindeki plastik sopalar ile polis kalkanına vurdu, bir iki tekme savurdu...

Polis zaten eğitimini buna göre yapmış, hazırlıklı...

Polis eğitiminde kullanılan sloganlar atılmış ve barikattan delik açtırmamak için her türlü önlemini almış... Arkasında bir de teknoloji var. Yani yapay zeka kullanan kameralar... Tek tek kişileri tespit ediyor, henüz tekmesini yukarıya kaldırmış vatandaşın ev adresi, TC numarası ekranda!

Polis kendisine göre "terörist" olarak kabul ettiği hareketleri ve bireyleri sahada olmasa dahi akşama doğru, sabaha karşı evden aldı. Polis bilerek ev baskını yapar, çünkü evi basılan bireyin çevresine teşhir edilmesidir... Çevreye denir ki, "bu kişi, bu ev bir muhalif evidir, dikkatli olun, onlar ile iletişime geçerseniz başınız belada!" kısaca kişinin yaşadığı alandan uzaklaşmasını sağlamak için baskı aracıdır, her evden almak…

Sonuç, gözaltılar ve tutuklamalar...

Gözaltına alınanlar, tutuklananlar aslında suçlu değildir...

Onları suçlu gibi gösteren "tek yol 1 Mayıs alanı Taksim'dir" diye açıklama yapanlardır...

O gençlerin avukatları meydanı terk eden kurumlar olacağını mı düşünüyorsunuz, sanmam... Onlarda üzerilerine düşen görevi yaptı, iktidara: "sen güçlüsün" demek için böyle bir tiyatro oynadılar...

Olan gençlere oldu... Şimdi onların tutukluluk halleri, mahkemeleri, gönüllü avukatların savunması, gösteri / yürüyüş yasası… Uzayıp giden mahkeme koridorları ve bir süre sonra eğer iktidar isterse kapalı alanda bırakır, isterse evde, isterse koşullu salıverilme, istediği uygulamaya uygun maddeler uygulanır ve en sonunda zaten olması gereken olur ve özgür olurlar…

Kısa bir süre sonra tarihte olduğu gibi unutulacak gidecek, bazı göstericiler için kişisel travma olacak, belki ömür boyu üzerinde taşıyacak, birileri için onur kaynağı olacak ileride anlatacak, belki birisi de bak nasıl direndik diye örnek göstereceği bir araca dönüşecek…

Bugüne kadar yapılan ve benzer sonuçlar doğuranların özeleştirisi yapıldı mı? Benim bildiğim hiç yapılmadı, ders alındı mı, alınmadığı geçen eylemden belli değil mi?

Zaman akar gider, kuşaklar değişir ve değişmeyen şeyler hep kalır, sadece özneler değişir…

İsmail Cem Özkan

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.