Yenilerek zafer elde etmek!
Zafer denen kavram görecelidir, bazı yenilgiler de zafer
hanesine yazılır. Yenilmiş orduların ülkeleri genelde yenilgilerini kendi
halkalarına zafer olarak anlatır ve yeni bir tarih yazımına girişirler. Eğer
kapalı bir toplumsa ve diğer ülkeler ile iletişim yoksa o ülkenin insanları
uydurulan bu tarihe inanır ve resmi tarihin yetiştirdiği bireyler yenilgilerini
zafer olarak kutlar ve gurur duyarlar.
Resmi tarih bir anlamda kendi halkına yalan söyleme aracıdır
ve bunu yasal olarak yapılır ve hiçbir şekilde vicdan rahatsızlığı bırakmaz.
Çünkü devletlerin vicdanı olmaz, hesaplaşacağı kimseler yoktur! Her iktidar
devletin resmi tarihini kendi çıkarına göre değiştirip yeni tarih yazdırabilir
ve bu yeni tarihin gerçek ve tek doğru olduğunu iddia bile edebilir. Tarih
yazıcılar eli ile oluşur ve yazıcılar da her daim güçlünün yanında, mazlumun
karşısındadır. Çünkü her yazıcı profesyoneldir.
Devletlerin uzak tarihi kadar yakın tarihi her daim
tartışmalıdır, çünkü yakın tarih günlük politikaya daha çok etki etmekte ve
algı oluşumunu sağlamaktadır. Devlet algılar ile yönetilir!
Her seçim bir anlamda tarihin yeniden yorumlanmasıdır, çünkü
erk sahibinin değişimi anlamındadır, erk sahibinin gücü ile orantılı olarak
tarih yazımı değişiklik gösterir ve erk sahibinin ihtiyacına göre tarihte bazı
ayrıntılar öne çıkarılıp zafer kazananların gururu günümüz insanına yansıtılır.
Tarih algıları biçimlendirir!
Tarih yazıcıların yalanlarını ortaya çıkaran romana ve
öykülerdir. Kalmışsa eğer sözlü edebiyatımız ve türkülerdir. Bunlar resmi
tarihin sağlamasını yapabileceğiniz unsurlar olmasına rağmen, eğlence aracı
görülmesi nedeni ile kimse bu konuda karşılaştırmalı bir araştırmaya girmez,
çünkü riskli bir iştir ve bu riski üzerine alıp yapabilecek insan sayısı çok
azdır. Tarih karşılaştırmalı incelendiğinde doğruya yakın bir gerçeklik ile
karşılaşılabilinir.
AKP uzun süre iktidarda kalan bir parti ve resmi tarihimizi
kendi çıkarına uygun olarak değiştirmiş, okullarda okutulan yeni bir tarih
yazmıştır. AKP siyasi tarihimiz içinde kendine özgün deneyimleri ile dikkati
çekerken, lideri bir anlamda ulaşılmaz, her şeyi bilen, kimse ona akıl veremez,
gerek gördüğünde rest çeken, kendisine sadık adamlarının arkasında sonuna kadar
kalan bir lider profili çizmektedir. İktidar olduğu süre içinde hiçbir zaman
kendi arkadaşlarını eleştiri okları altında bırakmamış, onların Osmanlı
iktidarı döneminde olduğu gibi yeniçerilerin önüne yem diye atmamıştır.
Korumuştur, hatalarını bile bile hatalarını yok saymış, arkadaşlarım yapmaz
demiştir. Kendisini liderlik koltuğuna taşıyan her arkadaşını şemsiye altında
tutmuş, gerek gördüğünde pasif göreve atamıştır.
İktidarı yolunda hedeflerine ulaşmada engel gördüklerini
akıllı politikalar ve ittifaklar ile tek tek ortadan kaldırmasını bilmiş,
muhalefet partilerini bu iktidar yolunda yedek değnek olarak kulanmış, gerek
gördüğünde değiştirmekten zıt kutuplara sıçramaktan çekinmemiştir. Düşman
yoktur, müttefik vardır cümlesini kendisine rehber edinmiştir.
Yeni bir seçim sürecindeyiz, bu seçim sürecinde AKP
yıpranmış, liderini saraya taşımış bir parti konumundadır. AKP, bu seçim
sürecinde yenilgi ile çıkacağını bilmektedir.
AKP yeni süreçte sandıkta yenilmek zorundadır, (yenilgi, son
seçimde aldığı oydan düşük oy alması anlamındadır.) çünkü başarılı
olursa sarayda ki liderinin konumu tartışma yaratacak ve güç dengesinin
bozulması demektir. Sarayda ki liderin amacı rejim değişikliği için mecliste
koltuk sayısının fazla olmasıdır. Son seçimden düşük oy ise gerçek liderin hala
kendisi olduğunu ve kazanılan her oyun onun gösterdiği performansın işareti
olarak okunacaktır.
Yenilgi ile çıkan bir partinin liderini değiştirmek daha
kolaydır. Başarılı olan birinin egosunu dizginlemek siyaset içinde zordur. Eğer
parti yenilgi ile çıkarsa şimdiki lider olarak görünen koltuğunu yenilgi ile
koltuğunu bırakmak zorunda kalacak ve yaramaz çocuk gibi köşesine çekilmek ile
yetinecektir... Yerine sır ve eylem arkadaş olarak görünen getirilip parti yeni
yolunda yeni biçimi ile devam edecek planları yapılıyor olabilinir.
Şimdi, AKP’nin seçim stratejisi büyük olasılıkla 'yenilgi' olacak ama iktidar koltuğunu bırakmayacak bir yenilgi / zafer olması gerek. Bunun için muhalefet birliğini bozacak ve oy dağılımını daha geniş kesimde olacak şekilde siyasi partilere el altından destek vermek zorunda. Geçmişte olduğu gibi. En çıplak destek bildiğimiz gibi ‘yetmez ama evet’ sürecinde DSİP'e verilmişti. Balkondan teşekkür alacak kadar önem verildiği konuşmada ortaya çıkacaktı. Muhalefete verilen dolaylı ya da direkt her destek, muhalefet partiler arasında ki oy oranın dağılımı ile muhalefetin iktidara taşıyacak oy oranı eriyecek ve iktidar için çoğunluk ortadan kalkacak ve AKP ister istemez seçim barajını bir ‘seçmen’ olarak kullanıp çoğunluk milletvekili sayısına ulaşmak isteyecektir. (başkasını seçmiş ama barajı aşamayan her oy partiler arası dağıtılacak ve çoğunluk partisi hanesine daha fazla yansıyacaktır, barajı aşamayan her oy bir anlamda dolaylı iktidar partisini seçmiş olacaktır.)
Şimdi, AKP’nin seçim stratejisi büyük olasılıkla 'yenilgi' olacak ama iktidar koltuğunu bırakmayacak bir yenilgi / zafer olması gerek. Bunun için muhalefet birliğini bozacak ve oy dağılımını daha geniş kesimde olacak şekilde siyasi partilere el altından destek vermek zorunda. Geçmişte olduğu gibi. En çıplak destek bildiğimiz gibi ‘yetmez ama evet’ sürecinde DSİP'e verilmişti. Balkondan teşekkür alacak kadar önem verildiği konuşmada ortaya çıkacaktı. Muhalefete verilen dolaylı ya da direkt her destek, muhalefet partiler arasında ki oy oranın dağılımı ile muhalefetin iktidara taşıyacak oy oranı eriyecek ve iktidar için çoğunluk ortadan kalkacak ve AKP ister istemez seçim barajını bir ‘seçmen’ olarak kullanıp çoğunluk milletvekili sayısına ulaşmak isteyecektir. (başkasını seçmiş ama barajı aşamayan her oy partiler arası dağıtılacak ve çoğunluk partisi hanesine daha fazla yansıyacaktır, barajı aşamayan her oy bir anlamda dolaylı iktidar partisini seçmiş olacaktır.)
Bu seçimde AKP kimlere destek vereceği aslında şimdiden
belli gibi, çünkü ittifak konusu Fettulah Gülen cemaati karşıtlığı olacaktır.
Buna hazır soldan - sağdan gelme partiler her daim yan değnek olmak için
alacağı yardımı bekliyor olabilir.. Elbette bu AKP karşıtı gibi gözüküp aslında
dolaylı destek verilecek bir süreçtir. Çok karşı gibi gözükmek bir anlamda
desteklemektir.
Bu seçimin kritik önemi var, çünkü rejim değişikliği için parlamentoda çoğunluk önemlidir.
AKP kurmayları işte bu çoğunluğu seçim barajını bir seçmen olarak kullanmak için değişik kartlar açtı.
HDP %10 barajı aşamayacağı üzerine kurulan bu strateji başarılı olursa AKP istediğini rahatlıkla alır konuma gelecek, bir taş ile birden fazla amaca ulaşılmış olunabilinir.
Bu seçimde AKP kaybedecek ama mecliste sandalye kazanma üzerine stratejisini kuruyor.
Bu oyunu bakalım kimler bozabilecek?
Bu seçimin kritik önemi var, çünkü rejim değişikliği için parlamentoda çoğunluk önemlidir.
AKP kurmayları işte bu çoğunluğu seçim barajını bir seçmen olarak kullanmak için değişik kartlar açtı.
HDP %10 barajı aşamayacağı üzerine kurulan bu strateji başarılı olursa AKP istediğini rahatlıkla alır konuma gelecek, bir taş ile birden fazla amaca ulaşılmış olunabilinir.
Bu seçimde AKP kaybedecek ama mecliste sandalye kazanma üzerine stratejisini kuruyor.
Bu oyunu bakalım kimler bozabilecek?
AKP’nin sarayda hesapları, seçim meydanlarına çıkmadan
ittifaklar ile bozulabilinir mi?
Seçim müttefikler üzerinden bir oyundur, seçime giren
partiler rakibini düşman değil de müttefik gördüğünde başarı oranı yüksek
olacaktır. AKP doğuşuna giden süreç müttefiklerin birlikte seçime girip
kazanımları ile döşendiğini unutmamak gereklidir.
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.