Sanattan kimse korkmaz, sanat korkutucu değildir.
Hangi sistem altında yaşarsanız yaşayın, hangi rejim altında
olursanız olun sanattan kimse korkmaz, sanat korkunç değildir.
İktidar, iktidar koltuğunu kaybedeceğinden endişelenerek iş
yapar ve endişesini bastırmak için; baskı araçlarını kendi hizmetine sunulan
hukuki, ahlaki, geleneksel kuralları en sonuna kadar kullanır. İktidarın amacı
daha fazla iktidarda kalarak yaratmış olduğu çıkar ilişkisi ortamından
olabildiğince yararlanmak ve kendi çevresine çıkarsal ağı daha karmaşık
oluşturup, iktidar koltuğunda uzun süre kalmayı amaçlar. İktidar ilişkileri,
karmaşık çıkar ilişkilerin bir biri ile olasılık üzerinden kurgulanması,
ilişkilerin uzun süre devam ettirmesi üzerine kuruludur. Her çıkar ilişkisi
başka çıkar ilişkisi ile çatışır ve bu çatışmanın yaratmış olduğu krizi iktidardaki
yönetebildiği sürece koltuğunda oturur.
İktidar olan her yerde kriz vardır, uzun süre iktidar
kalmanın birinci koşulu krizleri yönetebilme yetkisini elinde tutabilmek ve
yönetebilmektir. Krizi yönetemeyenler tarih içinde yerini kısa sürede alır. Her
çıkarsal ilişki bulunan zaman içinde daha karmaşık hale gelir, her şeyi ile
paralele giden çıkarsal ilişkiler bile bir zaman sonra yolları çelişir ve daha
çok pay elde etme hırsına dönüşebilir. Bu çıkar ilişiklerin çatıştığı ortamda
kaos oluşabilir, kriz bu kaos ortamın sonucudur.
İktidarda kalmanın ve iktidar yolunda oluşan korkuların hiç
biri sanat ve sanatçı ile ilişkili yoktur. Ancak iktidara gidiş yolunda
kullanılan söylem ve daha keskin ve direkt anlatım aracı olarak sanat
eserlerinden ve sanatçıdan yararlanır. Bu araçlar da parası olana ve güce göre
sanatçının tercihi önemli rol oynar. Kullanan kim olursa olsun (ister sipariş,
ister gönüllü) üretilmiş ürünlerin amacı yönünde popüler araçlar tarafından
hedef kitleye ulaşımı sağlanır. Bu üretilen ürünlerin ne kadarı gerçek anlamda
sanat ya da değil konusu her daim tartışma konusu olmuş olmasına rağmen, para
ile ve karşılığı olan özgün ürünlere sanat adını verildiğini hiç akıldan çıkarmamak
gereklidir. Belli bir estetik kaygı ile belirli kurallar içinde üretilmiş
eserlere sanat adını vermiş olursak eğer, bu kaygıları karşılayan ama erk
sahibinin ihtiyacını yerine getiren eserler ancak bir amaca hizmet eder ve
korku yaymaz. Ancak sonucu ve kullanıma amacına uygun olarak tedirginlik
yaratır ve bu tedirginliği korku ile karıştıranlar sanattan korkuyorlar
söylemini kullanmaya eğilimlidirler.
Hiçbir sistem, rejim sanattan korkmaz amacı doğrultusunda o
sanat ürünlerini kendi amaçları için kullanmak için iktidar ve erk sahipleri
algılar ile oynayabilir, gerek gördüğünde dolaylı veya direkt propaganda aracı
olarak kullanabilir. Her propaganda aracının amacı karşısında ki hedeftekinin
zayıf noktasını kitleler tarafından algılanmasını ve var olan dengelerin
bozulamasın hedefler. Ama bu sanatın işi ve görevi değildir. Sanat anlık çıkar
ilişkisi içinde sadece bir meta ve uzun süreli yatırım aracı olarak
bulunduğumuz zaman diliminin ruhuna işlemiştir. Meta olan her şey alınır
satılır, yatırım aracı olarak kullanılır. Bugün tiyatro salonlarında oynanan
oyun, sergi salonlarında sergilenen her eser bir çıkar ilişkisinin parçası ve
üretenden daha çok aracıların para kazandığı bir çarkın parçasıdır.
Kısaca yaşadığımız zaman diliminde parayı veren düdüğünü
çalar, istediği aracı propaganda aracı kullanabilir. Bugün sisteme, rejime hiç
eleştiri getirmeyen her ürün, her bohem havada yaratılan ilişkisi dolaylı
olarak rejimin daha uzun süre yaşamasını ve hayattan memnuniyeti ifade eder.
Rejime, iktidarı rahatsız etmeyen her sanat eseri, sanatçı dolaylı olarak
rejime ve iktidara destek veren dolaylı propaganda aracı işlevini görür ve
iktidar gerek gördüğünde üretilen ve üretenleri bu meta ürünlerini ve
üreticilerini kullanır.
Sanat dalı korku yaymaz, hiç bir sisteme de korku vermez.
Günümüzde sanat, parayı verene hizmet eder, paraya boyun eğmiştir sanat. (Gerçi
eğmediği bir an var mı düşündüm, para bulunmadan önce belki dedim kendi
kendime!)
Bir çok insan ezberlemiş olduğu kalıp cümleler kurar ve
konuşmalarında tekrarlarlar. Örneğin “sanattan korkuyorlar!” kalıbı gibi. Kalıp cümleler genelde doğruyu yansıtmaz,
sadece bir alışkanlığın devamını göstermekten başka…
Sanat eserleri yasaklanıyor, sanatçılar içeriye atılıyor,
hatta derisi yüzülüyor, şimdi bunlar korkudan değil mi diye düşündüğünüzü duyar
gibiyim. Evet, yasaklar korkudan değil, başka çıkar ilişkisinin ortaya çıkarmış
olduğu dönemlik şeylerdir, çünkü yasaklanan şeyler yine aynı iktidar ve rejim
içinde yasaklanmadan çıkarılıp hatta rejimin savunduğu söylem bile olabiliyor.
Yasaklar, anlık kriz döneminde krizi yönetme aracı olarak kullanılmaktadır, o
da korku değil, sadece tedirginlik yaratmak ve rahatsızlık vermek için bir
propaganda aracıdır. “Bakın baş kaldırırsanız bakın başınıza neler neler gelir!”
diyerek gözdağı vermenin başka bir boyutudur.
Korkan insan korktuğu yerin yanından geçerken ıslık
çalarmış, sanat eserlerinin, sanatçının yanında geçerken erk sahibinin ıslık
çaldığını hiç görmedim!
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.