Üryan geldik…
Çırılçıplak, halk deyimi ile üryan!
İşçiler, nerede çalışırsa çalışsın gurbetteler, çalıştıkları
yer gurbettir...
Ekmek parasını sırtında çimento taşıyarak kazananlar...
Alın terini ekmeğine somun yapanlar...
Başka bir kültürün ve çevrenin içindeler… Vize olmadan
seyahat edilen yerdeler, farklılar, ötekiler...
İşçiler; dilleri Kürtçe, patronları Türkçe konuşur, çevre Türkçe
konuşur, turistler kendi dilini...
Turizm merkezinde çalışan işçiler, sırf Kürtçe şarkı
söyledikleri için, Kürtçe birbirine hitap ettikleri için üryan aranmayı hak
edilmiş gibi üryan halde sokakta, asfaltın üzerinde ters kelepçe içinde...
Neden? Çünkü orada bir ihbar alınmış, ihbar alınmışsa ilk
bakılacak yer işçilerin arası, inşaatlar...
Ters kelepçe ile yerde yatan insan!
İnsanlık...
Her şey üryan, her şey ortada...
Nefret söylemi, öfke, linç...
Tesadüfen çekildiği iddia edilen görüntüler...
Tesadüfen denilen şey iyi ayarlanmış görüntü. Yoldan
geçenler çekmiş derler ama bizim kültürümüzde var; ilan etmek, sergilemek.
Deve sırtında derisi yüzülmüş insanlar teşhir edilirdi,
üstelik şairler, hiciv söyledi diye hiciv muhatabı tarafından idam edilen, işkence
yapılan şairler bu ülkenin toprağında sesi durur...
Çırılçıplak yerde yatar, elleri arkasından kelepçeli...
Suçlu ilan edilmiş, teşhir edilir...
Sırf öteki olduğu için, alın terini somun ekmeğine katık
yapanlar...
Kınayacaklar mı, sanmam, yapanlar sorgulanacak mı, sanmam! Aksine
ödül verilecek, bizde suçlar her daim ödüllendirilir, suçlular “kader kurbanı”
diye ödüllendirilir...
Suçlu, yaşadığı sürece suçlu değildir, ölen, ters kelepçeye
maruz kalan ise her daim suçlu ilan edilir, yargılanır...
Yargısız infaz sonucu ters kelepçeli olarak kayıp olur,
sonra bulunur, kayıp olur ve üryan olarak sergilenir medya sayfalarında...
Cumartesi Anneleri’nin ellerinde birer poster!
Bizde özgürlükler bile izafidir. Kime göre özgürlük?
İşte, bizde seyahat, çalışma özgürlüğü!
İşte bizde peşin hüküm verme özgürlüğü!
Ülkemiz özgürlükler ülkesi her şey özgür ama öteki
olmayacaksın, emeğini savunmayacaksın, doğayı yağmalayana göz yumacaksın,
sesini çıkarmayacaksın… Sessiz kalıp izleyici olmak özgürlük kavramı
içindedir...
Ayrıcalıklı doğumlar olduğu sürece birileri kendisini efendi
ve şanslı görür. Ve bu şansını ters kelepçe takarak gösterir, özgürdür ve özgür
iradesi ile özgürce yapmıştır. Çünkü yasalar ayrıcalıklı doğanları korur,
çoğunluk kimse onun tarafına pozitif ayrımcılık yapar.
Söyledikleri yalanları sokağa çıkıp haykırdım, dediler
anarşist, terörist! Tek bağırdığım şey onların yalanlarıydı, doğruyu söyleyin
çocukları öldürmeyin, ters kelepçe takmayın dedim! Doğruyu söylemeyeceksin,
görmeyeceksin özgürlüğü var dediler. Sessizlik de bir direniştir dediler…
Sessiz kal!
Her şey bittikten sonra “bile bile yanılttık” dediler...
Tarih, yaşadığı zamanda bile bile yalan söyleyenlerin destanını sergiler…
Şiddete ait ne varsa durduralım! O zaman bakın ayrıcalıklı
doğanlar ayrımcılık yapacaklar mı?
Yorgan altında kurulan hayaller bugünlerde sokaklarda hayat
bulmuş... Taciz, tecavüz günlük sokak yaşamın parçası olmuş... Bazıları
ayrıcalıklı doğmuş, kendisine ne uygun geliyorsa yapma özgürlüğü içinde.
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.