Referandum derken…
Referandum, halkın iradesi idareye doğrudan doğruya
yansımakta olup doğrudan demokrasinin güzel bir örneğidir. Referandum dikkatli
başvurulması gereken bir yoldur, çünkü oldukça tehlikeli sonuçlar
doğurabilecek halkın istismar edilmesine çok müsait bir yoldur. Çoğunluk
haklarını savunanlar, azınlıkların haklarını referandum ile tamamı ile ortadan
kaldırabilecek ve ülkeyi istibdat dönemine götürecek kadar tehlikeli yol olarak
da karşımızda durmaktadır. Demokrasinin güzel örneği demokrasinin da ortadan
kalkması anlamına gelebilir. Ülkemizde referandumlar özgürlükler veriliyor gibi
yapılıp özgürlüklerin budanmasında kullanılan bir araca ve silaha
dönderildiğini yakın tarihimizden bilmekteyiz.
Ulusların kendi kaderini tayin etme hakkının referandum ile
olmasını savunanlardanım. Çünkü savaş ile kader tayin etmenin düşmanlık
yaymaktan ve nefret söylemini ayrılanlar arasında yaygınlaşmasına hizmet
etmekten başka işlevi yoktur, üstelik her ayrılık her iki tarafta da iki
halktan yaşayanların kalması anlamına gelir, kalanların ötekileştirilmesi kadar
kötü bir şey yoktur. Sonuç felakettir. Homojen olmak adına diğerlerini baskı
altına almak o coğrafyaya yapılan en büyük kötülüktür. Katliamlara ve linçler
davet çıkarmaktan başka işlevi yoktur. Ülkemizde nice 6-7 Eylül olayları
olmuştur, olayların temelinde ayrılık ve iki devlet arasında yapılan mübadele
anlaşmasının olduğu gerçeğini göz ardı etmemek gereklidir.
Referandum bir kültürün geleceğini belirleme yönünde en
demokratik yöntem olarak karşımızda dururken, hakim devletin referandum için
ortam yaratması ve iki tarafında neden birlikte yaşam neden ayrılık konusunda
halkı bilgilendirmesi için ideal ortamın oluşması için zemin hazırlaması
gereklidir, ki o ne yazık ki Çekoslovakya örneği dışında hiçbir zaman
gerçekleşmemiştir.
Gelişmiş demokrasi örneği olarak İngiltere ve İspanya,
içinde ayrılıkçı olanlar ile mücadeleyi askeri çözümler ile aramış ve yıllar
yılı bastırmış olmasına rağmen, bugün her iki devlet içinden ayrılmak isteyen
haklar mevcuttur. Mevcut referandum için propaganda eşitliği için ortam
hazırlama yerine jandarma operasyonları ile kendileri lehine olan yasaları
uygulamaya çalışmaktadırlar. Bir de
Ortadoğu ülkesinde bunun nasıl olduğuna kısaca bakalım, çünkü liderleri gibi
düşünmeyenlerin yaşama hakkının olmadığı coğrafyalarda, ayrılıklar referandum
ile hiçbir zaman olmamıştır, hakim güçlerin çizdiği masa üstü sınırlar içinde
yaşamaya alışmış olan haklar için demokrasi sadece batılıların konuştuğu bir
terimdir.
Kürdistan, referandum ile mi kurulacak?
Irak içinde gerçekleştirilecek referandum konusunda tavrım
nettir. Bir halk bir ülkeden ayrılmak istiyorsa keyfince hadi ayrılalım diyerek
ayrılmaz. Onların çözmediği sorunlar vardır ve ayrılık bu konuda sorunların
çözümü için bir çözüm yolu olarak görüyorlardır.
Irak içinde yapılan bir referandumda solun tavrı mazlumdan
yana olmalıdır. Hakim devletin dili ile konuşmak ve bir arada yaşamayı savunmak
ancak oranın gerçeğinin göz ardı etmek ve ideal toplum açısından bakmak
anlamına gelir. Bir arada yaşamak için ortam varda o yüzden bir tarafın
kibirliği yüzünden mi ayrılık için referandum olmaktadır?
Kim ayrılıyorsa vardır bir haklı yanı. Dışarında gazel
okumak, yok iç savaş çıkar, yok bölgesel savaş çıkar korkutması ve öngörüde
bulunmak dışarıda yaşayanlar için hiç bir anlamı yoktur. Hatta ırak'ta yaşayan
halklara akıl vermek hiç haddine değildir, çünkü akıl vermeye kalkanlara sorarlar;
kimin çıkarını savunuyorsun?
Ulus devleti bugün ve geçmişte sınıfsal karakteri ortadadır,
özgür olamayacaktır. Sermayenin çıkarını savunan ve onların çıkarı yönünde
karar almak ile yükümlüdür.
Ulus devletlerden hangisi bağımsız ve özgürdür?
Sorunun yanıtı nettir, çünkü ortada bağımsız ve özgür ulus
devleti gerçekliği yoktur, uzun yıllardır uygulanmakta olan liberal ekonomiler
ile devletler şirketlerin çıkarlarına uygun olarak değişim göstermektedir. Var
olan tüm ulus devletler sermayeye hizmet etmek ile yükümlüdür, her hangi bir
coğrafyada oluşacak yeni ulus devletlerde, oluşan sınırlarda sermayeye hizmet
etmek ile yükümlüdür, sadece devlet mekanizmasında bürokrat ve kontrol
ettikleri coğrafya değişmiş olur.
Yugoslavya dağıldı, birçok devletçik oluştu, kazançlı olan
kim? Sermaye...
Her hangi bir ulus devletinde durduk yere hadi dış güçler
geldi ve ayrılın dedi diyerek ayrılık mı oldu? Ayrılıkçılara ne vaat ettiler de
ayrıldılar, vaat edilenlerin kaçına sahip oldular? Milyonlarca insan öldü, peki
ayrılık ya da birlik bu ölümleri durdu mu?
Her ayrılıkta tedirgin olması gereken sermayedir, eğer çıkar
çatışmasında yeni roller oluşuyorsa ki, Irak içinde oluşan referandum sonucunda
ve başında sermayenin çıkar kavgasında değişen bir şey zaten
olmayacaktır.
Geçmişte katliam yaşamış, kazanılmış hakları olan ve halan birçok konuda merkezi hükümet ile sorunu çözememiş bir bölge ayrılmak istiyorsa ayrılır, en demokratik yöntemi referandumdur. Referandum sonrası merkezi hükümet ile pazarlık süreci başlar, kimin eli güçlüyse pazarlık sürecinden kazançlı çıkar, zayıf çok zayıfsa güçlü olan savaş kartını çıkarır ama sonuçta büyük olasılıkla ayrılık olur ya da birlikte çıkarlarımız var, şimdi birlikte bu ülkede yapacak koşullar oluştu devam edelim de diyebilir...
Geçmişte katliam yaşamış, kazanılmış hakları olan ve halan birçok konuda merkezi hükümet ile sorunu çözememiş bir bölge ayrılmak istiyorsa ayrılır, en demokratik yöntemi referandumdur. Referandum sonrası merkezi hükümet ile pazarlık süreci başlar, kimin eli güçlüyse pazarlık sürecinden kazançlı çıkar, zayıf çok zayıfsa güçlü olan savaş kartını çıkarır ama sonuçta büyük olasılıkla ayrılık olur ya da birlikte çıkarlarımız var, şimdi birlikte bu ülkede yapacak koşullar oluştu devam edelim de diyebilir...
Türkiye zaten özerk Kürdistan ile resmi ilişkisi olan ve
ticari çıkarı olan bir ülkedir. Bakmayın şimdilik yüksek sesten konuşmasına,
devlet olarak ya da özerk devlet olarak yürütülen ilişkilerde değişen pek bir
şey olmaz, hatta devlet olması Türkiye’nin işine daha çok gelir, o zaman resmi
olarak kapatın kampları rahatlıkla der, şimdi diyemez. Kapatın kamplarını ancak
Irak hükümetine diyebilir, muhatap orasıdır ama onun da gücü yoktur...
“Referandumda ne olacakmış, birlikte olun!” çözüm önerisi Pir
Sultan'ın idamında dostun attığı gül kadar insanın vicdanını kanatır...
Bırakın özgürlüğü hiç tatmamış halklar, özgür olacakmış
umudu ile devlet kursunlar. Bırakın o halk geleceğini istediği gibi belirlesin,
sizden akıl değil destek bekler... Onlardan tek beklentimiz ulus devleti
mantığı içinde homojen toplum yaratmayın, çok dilli, çok dinli, çok kültürlü,
insana saygılı ve doğa ile dost bir devlet yaratın! Zaten kurulacak devlette
sınıfsal çatışmamız bakidir, mücadeleler sonucunda hakim sınıfın yerini emekçilerin
devleti alacaktır; o zaman ayrılan her sınır zaman içinde silinecek ve sınıfsız,
sınırsız, çok dilli, çok kültürlü, çok inançlı, her rengin yaşayabileceği bir
dünya özlemi ütopyamızda var olmaya devam edecektir. Fakat bugün yaşanan somut
durumun somut tahlilinde nerede duracağımız net olmalıdır.
Akıl vermek yerine pratikte halkların kendi kaderini tayın
hakkı için ortam yaratın, o zaman sizin sözünüz referandum içinde bir
propaganda aracı olur. İkna ederseniz birlikte yaşarlar, ikna edemezseniz
ayrılık belki daha hayırlıdır. Hiçbir halk sınırlar olsun istemez, pasaportlar
ile sınırlar geçmek istemez.
Hiçbir halk mülteci olmamalı, sınırlar önünde emekçiler vize
kuyruğunda olmasın…
Ortadoğu’da yaşanacak referandumdan ne sonuç çıkarsa çıksın,
onu izleyen günler kanlı olmasın… Savaşlar ile yoğrulan hakların
coğrafyalarında artık din savaşları, linçler, katliamlar, mülteci haklar
olmasın… Medeniyetin doğduğu yerler medeniyetin nimetlerinden yararlanan, gülen
yüzlerin çoğunluk olduğu bir coğrafya olması dileğimdir.
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.