Bize sunulanlar bizi kendi gerçekliğimizden uzaklaştırıyor…
Son yıllarda yapılan seçimlerde seçmeni motive edenlere bir baktım, AKP seçmenini CHP, CHP seçmenini de AKP motive ediyor. Karagöz ve Hacivat oyununda hep dayak yiyen bellidir. Seçimlerde hep ayak yiyen bugüne kadar CHP oldu...
Peki, bu oyuna seçmen neden gelir?
Çaresiz ve alternatifi olmadığı için...
İki sağ parti Türkiye'de yaşayan tüm seçmenlerin akıl tutulması yaşamasına sebep oldu, peki bu akıl tutulması politikası nasıl uygulandı?
Amerika'da iki parti dışında yüzlerce parti olduğunu biliyor musunuz? Olması kadar doğal bir şey yoktur ama kapitalist Amerika’da seçimi kazanabilecek her daim iki parti vardır, diğerlerinin varlık sebebi sosyal hizmet! Bu durum nasıl yaratıldı?
Kapitalizm, kendi kalesinde işçi sınıfının yok eden bir seçim sistemini nasıl hayat verdi, çünkü kapitalist sistemde işçi sınıfının güçlü olması demek sistemin tartışılması anlamına gelir. Seçimler, sistemi tartışmayan ve sistemi hiç söz etmeden savunan iki partinin devir törenidir, başka bir anlatımla yorgun lideri değiştirme törenidir…
Bir ülkede sistemi tartışma dışına çıkardığınız an; sermaye her durumda kazanır, kısaca buna "kazan kazan" modeli derler...
“Kazan - kazan” modeli kapitalizm tanımıdır!
Ülkemizde bu süreç 12 Eylül öncesi 24 Ocak kararları ile başladı...
Liberalizm, revizyonist bir toplumu yarattı…
Kapitalist sistemde yer alan sistemi sorgulamayan sağ sol, ayrımı yapmadan tüm siyasi partiler ve halk revizyonistir...
Amerikan modelini kendine model olarak alan ülkelerde, sistem içinde sistemin sorunu sistemin büyük olarak ortaya koyduğu iki sağcı parti içinde aramak... Sol güçsüzleştirilir, çünkü sol işçi sınıfı demektedir, işçi hakları filan, onlar sermaye sahiplerini rahatsız eder, işçiye verilecek hakları da patronlar belirlemelidir...
Her şey sistem içindir.
Her şey kapitalizm için işler...
Ülkemizde revizyonist olduğunun “farkında” olmayan sol mevcuttur, devrim hedefi yerine yeniden yaratılacak "cumhuriyet" için mücadele eder… Önüne hangi sıfatı koyduğunuzun önemi yoktur, çünkü sistem ile çatışmaya girmeden sistemin belirlediği sınırlar içinde riske girmeyen politika ve söylem üretmektir... Analiz eder ama analize uygun bir siyasi mücadele partisi yaratmaz, seçimden seçime seçim adaylarını belirleyip analiz etmeye devam eder… Kısaca, 11. Tez sadece geçmişte kalmış bir cümle yığını olarak unutturulur!
Bugün AKP bakanları ile sahaya çıkması tesadüfi mi, değil... Kibirli liderin kaybettiği ortada ama o kibri saklamak için devletin parası, yani halkın parası ile halka propaganda yapılıyor...
Peki, alternatif?
AKP politikası dışında bir politika ortaya koyamayan diğer siyasetçi...
İmamoğlu sağcıdır. Sağ politika savunur tıpkı öncesi Kılıçdaroğlu ve Baykal gibi... Onların birincil görevi AKP seçmenini sandığa gitmesi için motive etmesi...
Söylemler, bağırmalar, kavgalar, dalga geçer gibi konuşmalar ve hareketler...
Bu sistem içinde tüm liderler kibirlidir.
Üstten bakış söz konusudur ve halkın sorunu yerine ortaya serilen bakanların propagandası, satın alınan bina filan... kısaca halkın gündemi dışında halkın parasını harcayanların suç teşkil etmeyecek ya da hafif ceza alacağı işlerdir...
Tüm bakanlar, tüm vekiller, tüm bürokratlar, memurlar hepsi halkın parasını harcayan asalak konumdadır, başka söylem ile kene konumundadır... Kene yapışmış ama kimse o keneyi çıkaracak ne gücü ne de politikası vardır... Üretmeyen ama denetim görevini de yerine getirmeyenler sadece maaşlarını düşünür ve maaş artışı için ara ara ülkenin liderinden ricada bulunurlar… Lider ne tasavvur ederse –uygun görürse- o maaş onların hakkıdır, kimse bunu tartışmaz, itiraz bile edemez, sadece sendika başkanları görevleri gereği itiraz eder gibi yapıp, üyelerini ikna eder…
Kapitalist sistem içinde kalarak kapitalist sistemi yok edecek bir güç oluşturulamaz, Amerika’nın sırrı burada yatmaktadır...
İşçi sınıfını ve sınıf mücadelesini modası geçmiş bir söylem olarak görenler sistemin gerçek savunucuları ve bekçileridir...
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.