Kardeşlerimi Arıyorum
Bir gün bir
şehirde bir bomba patlar, o patlayan bombanın faili bir Ortadoğulu olarak
gösterilir. Medya ve polis anonsları ile gözler o şehirde yaşayan Ortadoğu
görümlülere çevrilir. O şehirde yaşayanlardan biri de Tunuslu öğrencidir.
Tunuslu
öğrencinin adı Amor’dur. O olayın olduğu zamanda diskotekten evine dönerken
sarhoştur ve çocukluk arkadaşının sürekli telefon etmesine rağmen kayıtsızdır.
O kayıtsızlık anından itibaren Amor’un geçmişine doğru bir yolculuk başlar,
çünkü onun çocukluğu o andaki duruşunun sebebidir.
Eğitiminde
hep çalışkandır, kendisine göre ezberleme yöntemleri bulmuştur, örneğin kimya
dersi için; ezberlenmesi gereken elementleri arkadaşlarına uyarlayarak bir
anlamda yansıtmıştır. Her bir arkadaşının özelliğine göre elementlerden isimler
seçmiştir. Arkadaşları onu “inek” olarak tanımlar…
Birbirinden
bağımsız ama bir biri ile ilişkisi öyküler bütündür “kardeşimi arıyorum” oyunu…
Her bölümde
bağımsız bir anlatım söz konusudur, başlangıç, gelişme ve sonuç. Her sonuç
diğerinin başlangıcıdır ve diğer bölüme hip hop müzik ile geçiş olur. Müzik
sözleri bizi ne beklediği konusunda ipuçları verir. Söz ve müzik uyumu
başlangıcından itibaren kendisini gösterir. Batı ve doğunun harmanlanmış
halidir bir anlamda…
Çocukluk ile
başlayan öyküler okumak için gidilen Stockholm ve orada yaşamının ülkesi olan
Tunus ile bağlantısının devamı seyirciye verilir. İsveç'te bir öğrencidir,
yalnızdır. İsveç insanın kendisine bakışı, duruşu ve onun İsveçlilere karşı
önyargısı ve bu yargının oluşturmuş olduğu içsel çatışmaya şahitlik ederiz.
Azınlık
olmak, öteki olmak yalnız olmak gibi kavramlarının birey üzerine etkisi öyle
bir çıplak şekilde verilir ki, okuyucu/ seyirci bu gerçeklik ile yüzleşmesini
olanak verir.
Farklı
bakışlar aynı metin içindedir.
Bir İsveçli
olayı algılayışı ile bir yabancının aynı olaya bakışı ve algısı farklıdır.
Farklı yerden bakanın elbette tepkisi de farklı olacaktır… Çoğu zaman
görünmez olan bu insanların penceresinden kendilerine karşı gelişen tepkinin
öznesi olmanın yaratmış olduğu baskı ve o baskının geldiği ülkede yaşayan
yakınlarının endişeleri ve korkuları bu oyunun içinde ironik bir anlatım ile
seyirciye verilir.
Seyirci kara
mizahın dilini sahne ışıkları içinde yakalanmaktadır.
Bir bomba
patlar ve o şehirde yaşayan bir Ortadoğulu öğrencin tüm hayatı değişir.
Değişim
fiziki değildir, ruhsaldır. Gerçek hayatta veremediği tepkiyi düşüncesinde,
hayalinde vermektedir. Büyük bir çelişki yaşamaktadır. Tepkilerini bastırmak
zorundadır ve oluşan atmosferin bir kurbanı olduğu içinde sinmiş, kaçak ve her
an suç üzerinde kalacak korkusu içindedir. Bir diskoteğe girmek isteyen bir
Ortadoğulu öğrencinin hayatını karartan polisiye bir olay aklının bir köşesinde
saklıdır ve o saklı olan açığa çıkar, çünkü o Ortadoğulu, ayrımcılığa karşı
durduğu için ömür boyu taşıyacağı suçlu olarak kaydetmiş fişi hep önüne
çıkacaktır…
Bir
yabancının üzerine atılan her unsur onun suç hanesine kaydedilir, polis bu
konuda araştırma ihtiyacı dahi duymaz, çünkü oluşan önyargı gerçek olarak
algılanır ve ona göre raporlanır… Küçük bir yaratılmış suç yabancının üzerinde
ömür boyu sürecek bir lekedir…
Ön yargı öyle
bir şeydir ki, normal yol tarifi için polisle konuşan vatandaşı bile
kahramanımız polis şiddeti gören olarak algılar ve polislere saldırmayı
planlar, çünkü o kendi gibi bir mazluma suç atıldığını düşünür…
Önyargı
karşılıklıdır, çünkü öyle bir atmosfer içinde yaşamaya zorlanan yabancı ve aynı
zamanda Müslüman biri batı dünyası içinde potansiyel cihatçıdır, kelle kesen,
araba patlatan, uyuşturucu satan, toplumun düzenini bozan, çocuklarını
zehirleyen olarak algılanır… Kişinin öznel durumu göz önünde değildir, o toptan
bakışın içinde “kurunun yanında yanan yaştır”… Elbette bu önyargı
karşılıklıdır, o da aynı şekilde tüm İsveç vatandaşı ırkçıdır, polisi suç
yaratıp yabancıya işkence yapan, devlet memuru her zaman en kötü olasılığı
yabancıya layık görendir ve ölümü ve şiddeti hak etmiştir!…
Şehirde bir
araç patlamıştır, okumak için İsveç'e gelen zeki bir öğrencinin hayatı iç
çatışması ile birlikte değişmiştir.
“Kardeşlerimi
Arıyorum”, toplumu her açıdan eleştiren bir öyküler toplamıdır…
Her bölüm bir
biri ile ilgilidir, birbirinden bağımsızdır… Her olayın örgüsü sizi diğer
olayın içine çekmektedir. Telefon konuşmaları çok iyi düşünülmüş bir
bağlantıdır. Bizi Amor’u zaman zaman şizofren olup olmadığını sorgulatır, zaman
zaman paranoyak olarak karşımızda buluruz. Çocukluk arkadaşı Shavi vicdanıdır,
aynı zamanda onu merak eden, olayları önceden haber vermek isteyen bir iç
sesidir…
Oyunun konusu
bu olunca, oyuncuların işi zordur, çünkü iç içe geçmiş hayal ile gerçek sahnede
seyirciye verilmelidir. Her şey sahnede olması gerek, öncelikle telefon
konuşmaları. Telefon konuşmaları arasında iç konuşmalara geçişler olur, her
geçiş ışık ile seyirciye verilir…
Amor
rolü ile Uğur Uzunel müthiş bir performans sergiler. Sahneden hiç ayrılmadan
her bölümde yönetmenin kendisine vermiş olduğu tüm görevleri yerine getirmiştir.
Özellikle efor çok kullanılan sahnelerde sesini çok iyi kontrol etmekte ve
seyirciye anlaşılır bir dil ile rolünü oynamaya devam etmektedir…
Shavi rolü
ile Metehan Kaya’yı izliyoruz. Uğur Uzunel’in sahnedeki başarısına katkı
yaparken, aynı zamanda kendisine verilen rolü -diğer oyuncular gibi-
yerine getirirken sahnede hareket alanı yaratarak Uğur Uzunel’i daha
görünür kılmaktadır… Endişeli, neşeli, çocuk gibi saf halini hem mimikleri hem
de vücut dili seyirciye rolünü başarılı bir şekilde ulaştırır…
Can Sertaç
Adalıer, kuzen rolündedir ama şivesi ile dikkati çeker, öykünün o bölümünde din
ve toplumsal algılayış konusunda Tunus toplumu ile yüzleşmemizi sağlar.
Tunus’ta muhalefetin iki net ayrımın olduğu ama o, o ayrımın ortasında
kendisine ait bir buda yaşamını seçmiştir. Farklıdır ve farklı olduğunu da
özellikle konuşması ve şivesi ile gösterir…
Buse Külekci,
Gülün Bakkaloğlu hafiye, büyükanne, hayvan hakları derneğinde telefonda
pazarlamacı rolü ile oyunun ayrılmaz parçasıdır. Adını andığımız oyuncular
oyuna diğer oyuncuların yapmış oldukları katkılar kadar katkı yaparken, her
biri canlandırdıkları roller ile hem eğlenceli anların yaşanmasını sağlamışlar,
hemde oyunun daha anlaşılır olmasına katkı sunuyorlar. Oyun onlarsız olmazdı,
eğer onları çıkarırsınız sahnede ne Uğur Uzunel ne Metehan Kaya gözükür olur…
İzlediğim
yerden sahneyi tam olarak göremedim, o yüzden mimikleri ve köşelere doğru
hareket alanları benim için karanlık noktaydı… Elimden geldiğince arkamda
oturanları rahatsız edecek şekilde vücudumu eğip bükerek oyuncuları takip
etmeye çalıştım. (Balkonda köşe bir yerde oturuyordum.)
Ülkemizde
Arap kültüründen gelen bir yazarın sahneye uyarlanmış öykülerini seyretmek
büyük bir keyif verirken, bizi batı dünyası içinde yaşanmakta olan günlük
hayata her iki açıdan büyüteçle bakmaya davet etmektedir… Oyun sonunda
sizde çok önemli izler bırakacağını düşünüyorum, en azından ülkemizde mülteci
olarak gelenlere karşı yaratılan önyargılardan biraz da olsa sıyrılmamızı
sağlar… Oyun üzerine daha fazla söz söylenir elbette, ben sadece bir köşe
yazısı boyutu içinde izlenmesi gereken bir oyundan bahsetmek istedim... Konusu
ve oyuncuları ile müzik, sözleri, ışık, sahne tasarımı, sahneye arka fonunda
kullanılan perde, oyuncular rol dışında orada sahneyi izlemesi akıllıca
düşünülmüş olduğunu gördüm. Sahnede bir halı, bir plastik sandalye, birkaç
poşunun olması oyunda oyuncuların çok rahat hareket etmesini sağlamış… Bir
bütün olarak baktığımızda yönetmen çok iyi değerlendirmiş metni ve metne uygun
bir oyunu sahneye taşımış... Oyunda her emeği geçen üzerine düşeni en iyi
şekilde yapmış. İzleyin derim, kaybetmezsiniz kazanırsınız… Bir araç
patlar birinin hayatı değişir, seyredin sizin de hayata bakışınız değişiminde
küçük de olsa katkısı olsun…
İsmail Cem Özkan
Kardeşlerimi
Arıyorum
Yazan: Jonas
Hassen Khemiri
Çeviren:
Eylül Aktürk
Yöneten:
Barış Gönenen
Yardımcı
Yönetmen: Aslı Menaz
Metin
Düzenleme & Dramaturji: Kayra Babalık
Dekor ve
Kostüm Tasarım: Bengü Şener
Dekor ve
Kostüm Uygulama: Ferhat Kaya
Müzik: Utku
Güçoğlu
Şarkı
Sözleri: Kayra Babalık
Hareket
Tasarım: Orçun Okurgan
Işık Tasarım:
Ra Yavuz
Işık Kumanda:
Deniz Kayas
Müzik
Kumanda: Ergün Metin
Afiş Tasarım:
Açelya Kırmalı
Fotoğraflar:
Gökhan Polat
Yürütücü
Yapımcı: Aylin Pınar Aydemir
Asistan:
Aylin Akın
Yapım: Ara
Sahne
Oynayanlar:
Buse Külekci, Can Sertaç Adalıer, Gülin Bakkaloğlu, Metehan Kaya, Uğur Uzunel
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.