Taksim yeni fetih edilmesi ve korunması gereken alandır!
Polis üstüne görevi yapmış, bariyerleri Taksim meydanı ve Atatürk heykeli etrafına dizilmiş ve giriş ve çıkışlar şimdiden kontrol edilir hale gelmiş... İşçi sınıfı bu sene meydanda sahnesi olan ve halaylar ile kutlayacağı bir alanı olmayacak! Alanı olmayacak çünkü alan işgal edilmiş durumda...
Taksim inadını bir yasal düzenlemeye bağlıyorlar ama ortada yasaları tanımayan bir iktidar ve ona bağlı kurumlar var. "önce yap eylemini yasa/ kanun/ hukuk arkadan gelir" anlayışı ile tüm haklar kendileri için var ama öteki gördükleri için yok...
Geçmişte yaşadık, düzenleme komitesi yasağa ve verilmemiş izne rağmen meydana doğru sefer düzenler ama her seferinde gaz bulutu altında kısa bir direniş ve düzenleme komitesi çıktıkları sendika binasına girerek sonlandırır, onlar sonlandırır ama kitle sokaklarda, caddelerdedir... Bu da polis ile 1 Mayıs kutlaması yapmak isteyen tüm sol, devrimci, işçi kitlesi ile karşı karşıya kalması ve sonunda can kaybına varacak kadar birkaç saatin yaşanması anlamına geliyor...
Bu çatışmada kayıpların gerçek sorumlusu kim olacak?
Bir çağrı yapmak kolay ama o çağrının sonucunu da katlanacak, hiç bir can kaybı olmadan sonlandıracak ve çağrıya uygun meydana çıkıp halaylarla kutlayacak bir irade var mı?
Bu sorunun yanıtını olumlu veremiyorum...
İstek ile irade arasında fark vardır...
İrade olmasının temel koşulu güçtür...
Güçlü, kitlesi olan bir demokratik kitle örgütleri var mı?
Bu sorunun yanıtı da açık, bir cemaatin kitlesinden daha az, seçim sonucunu bile etkileyemeyecek konumda...
Disk eskiden başkanlarını vekil çıkarırdı, bir iki seçimde
onlara bir vekillik önerisi bile gitmemiş olacak ki, iki seçimdir başkanlarını
vekil seçtirmedi..
Kısaca vekillik istemi gidecek kadar bile göstermelik güçleri yok...
Diğer kitle örgütlerinin adı var ama kitlesi yok, her ne kadar haklı istekleri olmuş olsa da, haklılıklarını anlatacak kadar kendi çevresini saracak güçleri yok... TMMOB seçimlerini bir bölümünü sağcıların kazanması tesadüfi değildir...
Polis üstüne düşeni yaptı, Taksim meydanı kızıl elma olarak duruyor ve etrafını korumaya aldı, çünkü siyasi irade oraya işçiler çıkamaz dedi.. Diğer zamanlarda çıkılan meydan birden yasaklı alan oluverdi...
Kalesini fethetmek isteyenler ise etrafta oraya açılacak tüm yolları zorlayacak...
Geçmişte bazı uyanık siyasi yapılar otele bir gün önceden girip, bariyerin arkasında kalan otel girişinden meydana girip bir kaç saatliğine heyecanı yaşadı. Bu etkinlikte olur mu?
Bu meydana çıkarmayacağım irade ile çıkacağım arasında kalacak bu mücadele kime ne faydası olacak?
Orası 1977 yılından bu yana yüklenmiş anlamı olan bir alan, fakat en büyük alan Sultanahmet meydanıdır, orada işgal altında bile 1 Mayıs anmaları yapılırdı, geleneksel meydanımız Sultanahmet meydanıdır... Beyazıt meydanıdır, orada katliamlar gerçekleşti, ama şehrin ülkenin kalbi konumunda olan Taksim meydanı 1 Mayıs alanı olmasının en büyük nedeni işçi sınıfının burjuvazinin alışveriş caddesinin ucundaki alanı alması tesadüfi değildir...
Ulus devletinin sembolik çelenk bırakma alanı Taksim’dir...
Kısaca Taksim alanın birçok anlamı ulus devleti sonunda yüklenmiş olduğu için o meydana işçi sınıfı çıkıp, burjuvaziye gücünü göstermek ister...
Fakat, işçi sınıfının kitlesel gösterileri kazanımlardır...
İşçi sınıfı küçük de olsa kazanımlar elde etmiştir ama 12 Eylül öncesi kazanımlarına hiç bir zaman ulaşmamıştır... Kaybettiğini yeniden kazanma mücadelesi de çok zayıf konumda...
Tüm iş yerleri direniş alanı, tüm meydanlar Taksim meydanı olmalıdır...
İki taraflı inatlaşmalı çatışmalar işçi sınıfına kazanım vermiyor, sadece sembolik bir anlamı vardır... O sembolik restleşmede kimin kazandığının gerçek anlamda pek anlamı yok...
Son kararı tarih verecek ve iktidar kimin ise o kazanmış olur...
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.