Galata Gazete


26 Ağustos 2025 Salı

Bu Düzen Bize Her Gün Tecavüz Ediyor

Bu Düzen Bize Her Gün Tecavüz Ediyor

Kamunun elinde 119 bin araç varmış.

Şimdi, biz bu araçların bakımını, benzin ücretini, şoförlerin maaşını hep birlikte ödüyoruz.

Geçmediğimiz köprünün gişe ücretini ödeyen, yakmadığımız elektriğin parasını veren, ÖTV adı altında sürekli bizden kırpanların olduğu bir düzende; bir kesim insan hâlâ “kim kime tecavüz etmiş, kim kimi kuytuda sıkıştırmış” tartışması yapıyor.

Oysa açıkça oluşturulmuş bir düzende, bize her an, her saniye; ekranlar aracılığıyla, verilerle tecavüz eden bir rejim var.

TÜİK’in açıkladığı her rakamın, bizi biraz daha soyduğu gerçeği var.

Elini bile dokundurmadan fakirleştiren bir sistemde… Bu sistemde, kim 'sistemin tacizine uğramadım' diyebilir?

TV ekranlarını karartan, belgesel yayınlarına ceza kesen, kanallara para cezası veren kurumun; hukuk kurallarını keyfi ve ideolojik bakışına göre uygulaması, bizim beynimize —bizim kanal tercihlerimize— yapılan bir tür taciz değil midir?

Biz, bireylerden önce bu düzeni teşhir etmeli; ardından, bu düzenin ürettiği bireylerin anlık zevkleriyle kadınlara yaşattıkları travmaları gündeme getirmeliyiz.

Gerçi yaşadığımız her an bir travma daha ekleniyor bize.

Sürekli trajedi, sürekli dramlar, sistemli işlenen cinayetler...

Ortaokul düzeyine kadar inmiş uyuşturucu satışı ve kullanımı, bireysel silahlanma, reşit olmayan çocukların motorla çeteleşmesi, küresel mafyanın AVM’lerde piyasa paylaşım çatışmaları...

Mafya liderlerinin kurtarıcı gibi gösterilmesi, onların ifşalarının bile hiçbir işe yaramaması…

Umarım kadınların ifşaları bir işe yarar.

Mevki sahibi kişilerin, altında çalışanlara uyguladığı tacizler, mobbingler, tecavüzler...

Otoparkta stajyer genç kızları sıkıştıran bölüm şefleri, müdürler...

Özel güvenlik görevlilerini sadece güvenlik için değil, her işte kullananlar; onları birer "joker" gibi görenler...

Kapıcının işini de, valenin işini de özel güvenliğe yaptıranlar...

Gökdelenden düşen genç kızlar ve onların yarım kalmış hayalleri...
O cinayetlere ve katliamlara sessiz kalan bir hukuk sistemi...
Kravat taktığı için suçluyu “kurban” gibi gören bir anlayış...

Tüm bunların olduğu bir yerde, kadınların ifşalarının en azından onlara bir adım da olsa özgürlük alanı açmasını isterim.

Belki de en büyük ifşa, bu düzenin kendisine karşı yapılmalıdır. Çünkü o her gün, hepimizi aynı kararlılıkla soymaya devam ediyor, fakirler rakamsal olarak artarken, aynı hızda zenginlerin kasasında dolarların rakamları artmaya devam ediyor.

 

İsmail Cem Özkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.