Bu Düzen Bize Her Gün Tecavüz Ediyor
Kamunun elinde 119 bin araç varmış.
Şimdi, biz bu araçların bakımını, benzin ücretini,
şoförlerin maaşını hep birlikte ödüyoruz.
Geçmediğimiz köprünün gişe ücretini ödeyen, yakmadığımız
elektriğin parasını veren, ÖTV adı altında sürekli bizden kırpanların olduğu
bir düzende; bir kesim insan hâlâ “kim kime tecavüz etmiş, kim kimi kuytuda
sıkıştırmış” tartışması yapıyor.
Oysa açıkça oluşturulmuş bir düzende, bize her an, her
saniye; ekranlar aracılığıyla, verilerle tecavüz eden bir rejim var.
TÜİK’in açıkladığı her rakamın, bizi biraz daha soyduğu
gerçeği var.
Elini bile dokundurmadan fakirleştiren bir sistemde… Bu sistemde,
kim 'sistemin tacizine uğramadım' diyebilir?
TV ekranlarını karartan, belgesel yayınlarına ceza kesen,
kanallara para cezası veren kurumun; hukuk kurallarını keyfi ve ideolojik
bakışına göre uygulaması, bizim beynimize —bizim kanal tercihlerimize— yapılan
bir tür taciz değil midir?
Biz, bireylerden önce bu düzeni teşhir etmeli; ardından, bu
düzenin ürettiği bireylerin anlık zevkleriyle kadınlara yaşattıkları travmaları
gündeme getirmeliyiz.
Gerçi yaşadığımız her an bir travma daha ekleniyor bize.
Sürekli trajedi, sürekli dramlar, sistemli işlenen
cinayetler...
Ortaokul düzeyine kadar inmiş uyuşturucu satışı ve
kullanımı, bireysel silahlanma, reşit olmayan çocukların motorla çeteleşmesi,
küresel mafyanın AVM’lerde piyasa paylaşım çatışmaları...
Mafya liderlerinin kurtarıcı gibi gösterilmesi, onların
ifşalarının bile hiçbir işe yaramaması…
Umarım kadınların ifşaları bir işe yarar.
Mevki sahibi kişilerin, altında çalışanlara uyguladığı
tacizler, mobbingler, tecavüzler...
Otoparkta stajyer genç kızları sıkıştıran bölüm şefleri,
müdürler...
Özel güvenlik görevlilerini sadece güvenlik için değil, her
işte kullananlar; onları birer "joker" gibi görenler...
Kapıcının işini de, valenin işini de özel güvenliğe
yaptıranlar...
Gökdelenden düşen genç kızlar ve onların yarım kalmış
hayalleri...
O cinayetlere ve katliamlara sessiz kalan bir hukuk sistemi...
Kravat taktığı için suçluyu “kurban” gibi gören bir anlayış...
Tüm bunların olduğu bir yerde, kadınların ifşalarının en
azından onlara bir adım da olsa özgürlük alanı açmasını isterim.
Belki de en büyük ifşa, bu düzenin kendisine karşı
yapılmalıdır. Çünkü o her gün, hepimizi aynı kararlılıkla soymaya devam ediyor,
fakirler rakamsal olarak artarken, aynı hızda zenginlerin kasasında dolarların
rakamları artmaya devam ediyor.
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.