Katiline aşk olmak!
İnsanlık tarihinin en
korkunç buluşu bayraktır, çünkü elinde bayrak taşıyan biri potansiyel olarak
katildir. Çünkü onun için ölecek ya da öldürecektir. Bayrak ile ölüm kelimeleri
özdeşleşmiştir, çünkü bayrağı bayrak yapan üzerinde ki sözde kandır!
Bayrak sınır çekmek
demektir, bu bayrağın asılı olduğu yer benimdir! O benim olanı/ alanı korumak
için her şeyi göze alırım, onun için en değerli şey olan yaşama hakkını bile
ortadan kaldırırım demektir.
Bayrak sıradan bir bez
konumundayken birden kutsallaşması ve o kutsallık atfedilen şey için ölmek ve
öldürmek adına insanlık değerlerini ayakaltında almak ve savaş demektir. Savaş,
insanlığı yaratmış olduğu değerleri yok etmek ve talan anlamına gelir.
Bayrak, cinayeti
devlet adına işlemek ve yasal bir görev haline getirmektir.
Bayrak, erk sahibini
temsil eder.
Bayrak, devletleri
sembolize eder, halkları değil.
Bayrak taşıyan biri
temsil ettiğini söylediği halk adına cinayet işlemek ve onun adına (Mahkemeler
ve olağanüstü koşullara uygun kurumlar adına) insanı darağacına, ölüm
mangaların eline vermek anlamına gelir.
Bayraksız devlet
olmaz, bayraksız halk olur!
Bayrak halkı temsil
ediyor sözü koca bir yalandan ibarettir.
Devletin güçlü olduğu
zamanlarda bayrak sembolü çatışan kesimler için o kadar önemli değildir, karşısındakini
küçük görmek ve göstermek için başka semboller seçilir. Ama var olma ve yok
olma sürecinde ise bayrak sembolü önem kazanır, birileri gökyüzüne çekmek için
uğraşırken, ötekisi ayakaltına almaya çalışır.
Kısaca bayarak sadece
bir semboldür, o sembol ortadan kalktığında yeni sembol yerini alır. Tarih,
bayrakların çöplüğü konumundadır.
Bir ülkede bayrak
konusunda hassasiyet baş göstermişse, o ülkede parçalanma ve yok olma
korkusunun bürokratik idareciler tarafından hissedilmesi ile ilgilidir. Bürokrat
idareciler var olan alışkanlıklarının ve kazanılmış haklarının yok olmaması
için toplumu bir arada tutan (daha doğrusu devleti) değerlere sarılmaya başlar.
Kutsal mekanlar, kutsal semboller üzerinden bu dönemde provokasyonlar ve
çatışan kesimler arasında düşmanlığın daha fazla körüklenmesine önem verilir.
Devleti elinde bulunduranlar ellerinde ki gücü karşısındaki yok etmek için ya
da bastırmak için acımasızca kullanır.
Bayrak, halkı değil,
devleti ve sistemi temsil eder. Devlet, halk adına karar verir ama halkın
çıkarından çok sermayenin çıkarını savunur. Ya da daha geniş düşünürsek,
devleti kim idare ediyorsa onun çıkarları yönünde karar alır ve uygular. İster
bir parti, ister bir sermaye grubu, güçlü olan için düzenleme yapar ve onun
istikrarı için her türlü önlemi almaktan geri durmaz.
Bayrak, her zaman
faşizmi temsil etmez ama potansiyel olarak faşizmin ruhunu içinde taşır.
Bir ülkede veya
herhangi bir yerde bayrak indirme provokasyonu, o ülkenin dinamikleri ve
yeniden yapılandırıldığı dönemde önem kazanır.
Bayrak indirmesi
karşısında tepki veren geniş kesim, kim adına ve neden tepki verdiğin
bilemeden, birilerin sadece kamuoyu olma özelliğini taşırlar. Bu tepkiler var
olan çatışmayı daha da derinleştirmekten başka anlam ifade etmez.
İstikrar adına geniş
halk kesimleri var olan tepkinin ölçüsünü kaçırıp ırkçı zeminde kendilerini
bulabilir ve genellikle ırkçı faşist konumda olduklarının farkında
değillerdir.
Eğer bir ülkede kaotik
bir yapılanma varsa, orada kaçakçılık, kara para ve her türlü düzen dışına
düşmüş ama kontrollü bir ilişkiden söz edebiliriz... Her ülke, ülkeyi
yönetenler tarafından tam olarak kontrol edildiği kabul edilir ama bazı
ilişkiler ülke yöneticilerin çıkarlarına uygunsa görmezden, duymazdan
gelinir.
Ülkede bir suç
işlenmişse, orada sorumluluk görmezden ve duymazdan gelen siyasi
iradedir.
Suçu işleyen kadar o
suç için ortam hazırlayan da suçludur.
Bazı emirler direk
verilir, git yap denir, ikinci emirler ise endirekt şekilde verilir, ortam
hazırlanır ve o ortamda kişi ya da kişiler o suça hayat verirler. Bu ortamı
hazırlayan elbette bu işte parmak izini bırakmaz ama sadece sonuçtan yararlanan
olarak gözükür... Genelde endirekt emirleri karşında yer alanlar ve
yandaşlarına çaktırmadan verebilir... Bu da yöneticilerin, toplum mühendislerinin
becerilerine bağlıdır.
Emirler sadece gündem
değiştirmek için verilen birer araçtır...
Bayrak, nefret
duygusunu canlı tutmak için insanoğlunun yaratmış olduğu en tehlikeli
buluştur...
Elinde bayrak ile
dolaşan birini görürseniz, katiline aşık olmuş birisini görürsünüz, çünkü o
bayrak, onu hem kurban hem katil olarak tanımlar.
Bayrak yüzünden
milyonlarca / milyarlarca insan öldü, o kadar büyük tehlike ki atom bombası
etkisi yanında sıfır kalıyor...
İnsanlık için bir şey
yapmak istiyorsanız, bayrakların hepsini yakın!
Birbirinize sarılın ve
sevgi ile dünyaya bakın… Sevgi ile dünyaya bakanların olduğu yerde bayrak
olmaz…
İnsanlık tarihi
bölünerek ve yeni sınırlar oluşturularak bir çok cinayete ev sahipliği yaptı,
insanlar bir araya gelip, birlikte yaşamaya başlayınca tüm savaşları, nefret
söylemlerini ve bayrakları yok edecektir.
İnsanlar birlikte
başaracak!
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.