Yerel yönetimler!
Yerel yönetimler
hakkında bugüne kadar çok değişik görüşler ortaya sürülmüş ve birçoğu da
denenmiştir. Yaşadığımız çağın ruhu içinde yerel yönetimlerin birincil görevi gelmekte
olan tehlikelere karşı o yörede yaşayanları korumak ve önceden beklenen göre
önlem almaktır. Yaşanan her felaketten ders çıkarıp bir daha benzeri yaşanmaması
için felaketin olduğu alan ve benzeri yerler için önlem bilim insanların
desteği ile ortaya konup uygulanmasıdır.
Dünyanın en
iyi yaşanan şehirleri araştırılırken uygulanan kriterler yerel yönetimlerin
aslında nasıl olması gerektiğine sunulmuş cevaplardan biridir. Fakat bizim sol
açıdan baktığımızda solun yerel yönetimler konusunda zengin bir tecrübesi olmasına
rağmen ama ‘o tecrübe hiç yaşanmamış gibi davranılarak’ muhafazakar sağ politikacıların
ve yerel yöneticilerin uyguladığı yöntemlerden pek farklı iş yapmadıklarına şahitlik
etmekteyiz.
Ülkemiz açısından
yerel yönetimlere baktığımızda elimizde tutabileceğimiz birkaç örnek mevcuttur,
Ankara’da Karayalçın’ın Sovyet yerel yönetimlerinden örnek aldığı ve kötü
kopyası şehirleşme örneği ki başarılı olamamıştır. İzmir Gültepe’deki kendi inisiyatifi
ile zamanın koşullarına göre doğru tavır geliştiren Aydın Erten, Fatsa Belediye Başkanı Fikri Sönmez var olan çizgilerin
dışında yer alan politikalar geliştirmeye çalışmıştır. Bugün Ovacık belediye
Başkanı öne çıkmasına rağmen gerçek anlamda belediyecilik hizmeti sunduğunu
söylemek abartılı olsa gerek. Elbette her örnek bizim birikimizdir ve her
birikimden ders çıkarılması gereklidir.
Yerel yönetimler konusunda ülkemizde tek
çizgi hakimdir, yönetimde yer alan partilerin tercihleri o yerel yönetimlerden
daha fazla kimlerin yararlanacağı konusunda küçük ayrımlar söz konusudur, onun
dışında tüm partiler sağ sol ayrımı yapmadan bir birinin kötü kopyasıdır. Rant yaratmak,
projeler ile sorunların üstünü kapatmak ya da ertelemek dışında geliştirmiş oldukları
uzun vadeli bir politikaları yoktur. Belediyeler kaldırım söküp takmaktan,
seçim öncesi yapılmayan yolların yapılması ve var olanların üzerine cila
sürülmesi dışında gerçek anlamda bir hizmet yapamadıkları gözlemlenmektedir. Belediyeler
yerel kültüre katkı amaçlı ortaya çıkarmış olduğu politikalar yandaş yazarların
desteklenmesi ve kurumların sunmuş olduğu projeler katkı sunmaktan öte bir
işlevleri olmamıştır.
Yerel yönetimlerden ülke yönetimine
sıçrayan bir parti gerçekliği ile karşı karşıyayız. AKP yerelden elde etmiş oldukları
tecrübelerini genele uygulamak için eline geçen her türlü olanağı kullanmaktan
çekinmemiştir. AKP’yi iktidara taşıyan; ortaya koymuş oldukları hedefleri ve o
hedefler yönünde taviz vermeyen duruşlarıdır. Hatta kendi hedeflerine liberal
aydınları gerektiğinde faşist hareketleri, gerektiğinde etnik kimliği ve gerektiğinde
karşı gibi gözüken siyasi oluşumları da “özgürlk” kavramı içinde kullanmaktan
çekinmemiştir.
AKP dinsel ibadet özgürlüğü söylemi
içinde aslında kendi inanç ve yaşam tarzını toplumun geneline dayatmış ve kabul
ettirmiştir. AKP dini ibadet özgürlüğünü savunmamış, aksine sadece kendi
düşüncesine yakın insanların ibadet özgülüğünü “başörtüsüne özgürlük” adı
altında savunmuş ve amacına ulaşmıştır. İbadet özgürlüğü içinde Alevilerin ibadet
özgürlüğü de yer almasına rağmen AİHM kararları olmasına rağmen bugüne kadar ret
etmiş ya da görmezden gelmiştir.
AKP ılımlı İslam profiline uygun olarak
12 Eylül sonrası ülkemize verilen yükümlülüğü olduğu gibi kabul etmiş ve o amaç
ve hedefler yönünde politikalara açık olduğunu ve gerçekleştireceğini beyan
etmekle kalmamış, uygulamıştır. AKP, liberal ekonominin açılımı olan
özelleştirmeyi katı bir şekilde ANAP’dan aldığı bayrağı ileriye taşımıştır. AKP
bir anlamda ANAP’ın ve dolayısı ile 12 Eylül siyasetin var olan uzantısı olmayı hiçbir
koşulda ret etmemiştir.
AKP yerel yönetimlerde rant politikasını
içselleştirmiş ve TOKİ eli ile şehirler şantiye alanına dönderilmiş, gecekondu
mahalleri varoşlar haline döndükten sonra oraları kendi siyasi hedefleri
yönünde dönüşüm için cami ve imam hatiplerin çoğalması için yatırıma açık hale
getirmiştir. Elbette bu yeni rant alanları şehirleşme kuralları dahilinde
değil, yerelde çıkarlar gözetilerek dar sokakların hakim olduğu balkonların
birbirine baktığı sokak baskısının hakim olacağı bir yapılanmaya doğru adım
atmış ama bu yaşanan deprem gerçeği ila başka boyuta sıçramıştır. AKP buradan
aldığı ders var olanın yıkılıp depreme dayanıklı binaların inşaatı. İnşaat ülkenin
ilerlemesinin motoru haline getirilmiş, sanayileşmek ve endüstri ihracatın bir
ilgi alanı olmasını ortaya çıkarmıştır. Ucuz elde edilen teknoloji hayatı kolaylaştırırken,
yaşam kalitesinin göreceli artırırken ülkemiz inşaat alanına dönderildi. Dünyadan
gelen enerjinin liberalleşmesi için enerji borsası kurulması amaçlı enerji
üreten ve dağıtan firmaların oluşması için firmalar teşvik edilmiş, her görülen
dere birer HES, rüzgar alan her tepe bir RES alanı olması sağlanmıştır… Henüz
ülkemizde enerji borsası kurulmamış olmasına rağmen enerji dağıtım alanları
yabancı firmaların firma ortaklığı ile denetimi içine girmiş bile…
AKP ülkenin tüm alt yapısını liberal
ekonomiye dayalı olarak çok ortaklı firmaların denetimine bırakırken devletin
merkezi denetimini bile ortadan kaldıran olaylara imza atmaya devam etmektedir.
Felaketler sonrası yaşanan denetimsiz durumu kader ve fıtrat kelimeler ile
açıklamaya çalışmış, açılan davaları zamana yayarak acıların üzerine kapanması
için firmalara olanak sunulmuştur. AKP parası olanın yaşam kalitesini daha
fazla artırırken, yaratmış olduğu rant çevresinden kendi seçmenini de kollamış
ve korumuştur.
AKP yerel tecrübesini ülke yönetimine
aktarırken hedeflerinden taviz vermemiş aksine hedeflerini çeşitlendirmiştir…
AKP’ye muhalif olanların AKP politikasına
benzer rant işlerine adım attıklarına şahitlik etmekteyiz… Rant yerel
yönetimlerin vazgeçilmez alanı olurken yerel yönetimlerin uzun vadeli politikaları
seçim dönemlerine uygun olarak görüntüye ve göze hitap eden şekilde olmuştur. AKP
kendisini taklit edenlerin ve farklı politika üretmeyenlerin olduğu ortamda
girmiş olduğu seçimlerden başarılı ile çıkmış ve aratılmış olan pazardan
şirketlerin daha fazla pay almasını ve yeni geçici istihdamlar ile seçmenini
kendisine bağlamıştır. AKP döneminde geçici olan her uygumla revaçta olması tesadüfi
değildir, “denedik olmadı” söylemi daha iyi ancak biz yaparız söyleminin bilinç
altına işlenmesinden başka şey değildir.
İzmir Büyükşehir Belediyesi yerel üreticiye
vermiş olduğu destek görünür olmamış ama seçim sandığında var olan belediye başkanın
seçimi için yeterli olmuştur. Şehir içinde göze hitap eden uygulamalar mütevazi
diyebileceğim uygulamalar ile yerel yönetim konusunda gözlem yapanın gözüne
dokunurken belediye bir çok uygulaması ile halkında tepkisini çekmeye devam
etmektedir. Özellikle ulaşım konusunda yaşanan olumsuzluklar yerelde yaşanan
sorunların görünür olmasını ortaya çıkarmıştır. Yerel yönetimler her ne kadar
olması mümkün felaketleri önlemek amacı olmasa da aksine felaketlere yol açacak
uygulamalar rant yüzünden göz yumulmaktadır… Henüz alt yapı sorunu çözememiş
belediyeler sök tak kaldırım hizmeti ile belediye hizmeti yaptıklarını
rahatlıkla söylemeye devam ederken yaşanabilir şehir kategorisine duygusal yaklaşımlar
dışında henüz ulaşıldığını söylemek çok zor…
Peki, çözümsüz mü?
Elbette çözümü ortadadır, bilinmektedir.
Moskova yoktan var edilirken uygulanan strateji ortadayken, Berlin, Viyana… şu
anda yaşanabilir şehirler kategorisinde yer alan şehirlerin hemen hepsi alt
yapı sorununu, kanalizasyon, yol gibi alt yapıların planları üst yapıya uygun
şekilde çözülmüştür, oralarda sök tak kaldırım ve her alttan geçen kablo için
asfaltların söküldüğü bir şehir ile karşılaşmazsınız…
Her sokağa ambulans girebilir. Her caddeden
itfaiye araçları trafiğe takılmaz, her hangi bir doğa ya da insandan
kaynaklanan felaketler karşısında şehir yönetimi ne yapacağı önceden bilinmektedir.
Deprem anında toplanma alanları şehirlerin nefes alma alanı olurken bizlerde o alanlar
büyük AVM’lerin alanı haline dönüştürülmüştür…
Bizim şehirlerimiz rant alanı olurken
yaşam alanı olmaktan uzaklaştırılmıştır…
İsmail Cem
Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.