Yaşadığımız çağın ruhu!
Yaşadığımız çağın ruhu diğer zamanların ruhundan çok farklı
bir yere oturuyor, çünkü saklanacak bir yerimiz kalmadı ve küresel gelişen
olayların birer figüranı olarak bizim haberimiz olmadan bize yüklenen rolü
oynamamız istenmekte ve ona zorlanmaktayız. Kaçacak yerimiz yok, her birimiz
birer mülteci olduk ama kimse mülteci olduğunu bile kendisine itiraf edemiyor…
Sadece mültecilik omuzumuza yüklenmedi, savaşın birer
taraftarı olduk, kim için ve ne için savaştığını bilmeyen toplumların
bireyleriyiz, her birimiz bir cephenin içinde nefer olarak almaya zorlandık.
Bizim savaşımız olmadığını hepimiz biliyoruz ama karşılıklı kurşun sıkmayı da
ihmal etmiyoruz, eğer sıkmaz isek öldürüleceğimizi biliyoruz. Cephenin bir
yanında bilimden uzak hurafeler ile yetişmiş katiller sürüsünün elinde bıçak
ile boğaz kesmeyi oyun haline getirmiş, binlerce yıllık insanlık birikimini
gözünü kırmadan yok edecek kadar cahil bir kesimin varlığını her birimiz
ekranlar aracılığı ile beynimize işleniyor…
Yaşadığımız zaman diliminde katil olmayan ve kurban olmayan
var mı? Zamanın ruhu katil ol diyor ve teknoloji ile insanlar görmediği
insanları ölüme götüren yolu açıyor...
'Metin2 oynayan çocuk, hesabı çalınınca intihar etti'
haberleri medyaya düşüyor… Çocukları ben elinizden çalıyorlar derken bakın
çocuk bir oyun yüzünden bile intihar edecek kadar aptallaştırılıyor... Burada
katil kim? Bir ölen çocuk var ama binlerce katil vardır. Bu oyunu kurgulayan,
programlayandan, bu oyuna para yatıran, bu oyunu internet ortamında yayımlayan
kısaca katil olmayan yok... Bütün insanları katil yapan sistemdir...
Sistem değişsin!
Berlin duvarı yıkıldığında yıkılan duvarın üzerine çıkıp
zafer işareti yaparak özgürlüğüne kavuştuğuna inanan insan topluluğu daha büyük
duvarın içinde köle olduklarını kısa sürede anladılar... O günden bugüne kadar
kazanılmış haklarını kaybetmeye devam ediyorlar...
Devletin dili bitti hayatımızı belirleyen firmaların dili
oldu.
Tek tip düşünmemizi isteyenler tek tip kıyafet içine bizi
mahkum etmek ister... Hazır giyim göreceli olarak çeşitlilik kazandırmıştır,
fakat tüm dünyada insanlar benzer kıyafetler giymeye, benzer yemekler
tüketmeye, benzer kimlikler taşımaya başladı... Benzer eğitimden geçen, benzer
yarışma programı izleyen, benzer tv programlarda benzer stüdyolarda farklı
diller ile yapılan programlar ile insanlar tek tip kıyafet içine sokulmaya
çalışılıyor, kısaca tek tip tüketmeye alıştırılıyoruz...
Sürekli tekrarlanıyor, kriz, çöküş... kapitalizm kriz içinde
yaşamaya ve kriz üretmeye devam ediyor, bu sistem içinde yaşadığımız sürece
de bizler her daim sorunların yumağı içinde yaşamaya çalışacağız…
Ulus devleti çöktü, bugün kimse ulus devletinden ve ulusal
hükümetten bahsedemez, var olan tüm yapılar ve mekanizma şirketlerin çıkarı
üzerine oturmaktadır ve rüşvet lobi faaliyeti adı altında olağan hale
gelmiştir... Bütün bunlar ortadayken kapitalizm çöktü diyebilir miyiz,
emperyalizm sonlandı mı? Bildiğimiz klasik anlamda emperyalizm değişmiştir ama
uygulama biçimi ve yöntemi aynı kalmıştır.
Geçmişte devletler adına yapılan savaşlar,
işgaller şimdilerde şirketler adına yapılıyor, savaşlar çıkıyor. Hibrit savaşları
tamamı ile şirketlerin çıkarı doğrultusunda şirketlerin finansı ile
yapılmaktadır. Orada devletlerin politikacıların konuştuklarına bakmayın, onlar
şirketler adına orada konum belirlemektedir.
Yaşadığımız çağda devletler çıkarı önemli değildir.
İki büyük buhran sonrasında ulus devletler krizi bir şekilde
dünya savaşları sonrasında kendi içlerinde oluşan pazar ile çözmüştü, fakat
bugün öyle mi?
Şirketlerin devleti yok, fakat kontrol ettikleri devletleri
var...
Kapitalist sistem kuruluş krizini hala yaşıyor ama ortadan
kalkmadı... Peki, kapitalizm ne zaman ortadan kalkar? Bunun yanıtı artık
ezberlenmiş olması gerek ama hafıza kötü
unutmuşuz! Marks, Engels ve onları takip eden tüm sınıf
teorisyenleri olayı ortaya koyar ama çıkarların kavgasında sınıf kavgası yerine
kişisel çıkarı öne alanlar kapitalizmin yedek değneği olmaya devam ediyor,
üstelik kendi kirlerini her gün yayarak...
Dünyanın her hangi bir yerinde balistik füze denenmesin.
Sürekli yeryüzü bombalar ile dövülüyor... İnsanlık büyük savaşa hazırlanıyor ve
küçük silahların hiç bir önemi yok... Peki değer mi? Bir kaç kuruşu kasasına
koymak isteyen para babaları bu küresel savaştan nasıl bir sonuç ile
çıkmayı hesaplıyor? Dünya imparatoru artık devletler olmayacağına göre hangi
firma bu savaşı körüklüyor?
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.