Galata Gazete


16 Nisan 2022 Cumartesi

Denize ulaşmak…

Denize ulaşmak…

 

“Bir dostum Denizler üzerine konuşur musun” dedi, “Elbette konuşurum, çünkü üzerine konuşuluyorsa eğer aramızdadır, o bizimledir” dedim...

 

Deniz Gezmiş ve yoldaşları üzerine düşünüyorum, kendi kendime konuşur gibiyim; zaman ne kadar çok hızlı akmış, o gün doğanlar bugün orta yaşın son dönemecine girmiş. 50 yıl öncesi üç fidan henüz çınar olmadan aramızdan ayrıldılar ama onlar hep genç, hep yaşıyorlar... Bugün gençliğin elinde hala Deniz Gezmiş resmi varsa, eylemlerde Denizler üzerine slogan atılıyorsa, türkülerde, marşlarda Deniz geçiyorsa o hiçbir zaman aramızdan ayrılmadığının kanıtıdır. Bütün bu olumlu gelişmelerin yanında elete olumsuz gelişmelerde olacaktır, hayat bir çizgide akmaz, olumlu ve olumsuz çatışacak ve orta bir yol zaman içinde bulunacak!

 

Deniz Gezmiş ve o dönemin devrimcilerini ikonlaştıran ve metalaştırıp ticaretin bir parçası haline getirenlerde mevcuttur, her ne kadar bazı siyasi yapılar için “eninde sonunda akan su doğru yolunu bulacak ve bize çıkacak” diye beklenti içinde de olsa, piyasa ekonomisi ya da liberal ekonomi var olan tüm değerlerin altını boşaltıp, sadece romantizmin bir parçası haline getirilip, dizi filmlerde bir kahraman, sinemaların gözü kara kovboyu ama eline silah almamış bir dönemin delikanlısı profili çiziliyor. Elbette romantizm ve söylemi daha fazla insanı çevresine toplamakta; kızlar ona aşık olacak, erkekler ona öykünecek ama saçı, parkesi, ayakkabısı moda sektörünün satış listesinde klasik konumda olacak boyutta olması arzulanacak, o yüzden ikonlar yasaklanmaz, daha fazla yayılması için kapitalizm işine geldiği sürece teşvik edecektir… Tatil köylerinin resim satan yerlerinde resminin olması orayı solcu yapmaz, çünkü o resmin yanında faşizmin sembollerinde satıldığını göreceksiniz. Faşizmin sembolleri ve kahramanları ile devrimcilerin sembolleri aynı tezgahta alıcısını beklemektedir.

 

Deniz ve dönemin devrimcileri piyasa koşulları içinde ikonlaşmaya doğru bir yol izleniyor, kim tarafından? Elbette Deniz üzerinden nemalanmak isteyenler tarafından. O bir tişört, bir sigara markası olması ya da bir otel, kültür merkezi ya da başka tüketimin üzerinde bir resime indirgenmesi sürecindeyiz.

 

O, bir anti emperyalizmin sembolüdür.

 

Deniz bu ülke için emperyalizme karşı duruşun bir sembolüdür. Deniz anti emperyalizmin uluslararası boyutunu kavramış o zaman diliminde direnen Filistinlilerin yanında cephede kurşun sıkan bir militandır. Bir gerilla lideridir ama aynı zamanda halkın içinde halkın derdine çare arayan bir devrimci gençtir... Köylüye toprak, köylü ile birlikte imece yapan bir üniversite öğrencisi ve lideridir. Dersi elinden alınan öğretim üyesinin sesi, onun adına kürsü işgal edendir...

 

Deniz Gezmiş devrimci yolun sembolüdür, halklara hürriyet derken halkları tarif edendir.

 

Kürt halkının özgürlüğü Türk halkının özgürlüğünden geçtiğini bilir, tersi de doğrudur. Biri özgür olunca öteki de özgür olacaktır, onun için emperyalizme karşı son nefesini verirken Kürt ve Türk halklarının kurtuluş savaşını selamlar, o selam hala geçerlidir. Geçerli olan sadece o mu, bugün emperyalizme karşı direnen nerede bir halk varsa onlar ile dayanışma yapmanın aciliyeti de günceldir...

 

Deniz Gezmiş bir Mahir Çayan'dır, bir İbrahim Kaypakkaya'dır. Kızıldere'den Diyarbakır’a giden direnişin tam ortasında duran yiğit bir militandır. Ser vermeyen, yoldaşları için sessiz, halklar için sesini yükseltendir...

 

O bir Yaşar Kemal'in romanından çıkan kahraman değil, 68 sürecinin yaratmış olduğu devrimciden ve en önde giden devrimcilerinden biridir. “En güzel koşandır, en uzun boyludur, en güzel gülendir.”

 

O bir devrimcinin hayatı nasıl olması gerektiğini ispatlayan ve yaşayan bir vücuttur.

 

Deniz Gezmiş bir ikon değildir, tokat yediğinde yüzünü öte tarafa döndürecek biri değildir, aksine işçi sınıfı için direnendir, onun politikasını ve iktidarının oluşumu için kavga edendir, mücadelenin nasıl olması gerektiğini tasarlayıp o tasarısından tek adım geri atmayandır. Ütopyasını gerçekleştirmek için yola çıkmış ve geri de dönmemiştir.

 

Deniz Gezmiş 50 yıl önce bir cezaevi bahçesinde, soğuk ve kesik bir Ankara sabahında son nefesini verdi ama nefesi hala ensemde, hala arkamda ki güçtür... Sesi denizleri aşıyor, zamana hükmediyor. 

 

“Ne geçmiş tükendi ne yarınlar
Hayat yeniler bizleri
Geçse de yolumuz bozkırlardan
Denizlere çıkar sokaklar”

 

 Murathan Mungan

 

Dereler elbette bir gün, her ne kadar bugün önleri kesilmiş olsa, kenarlarına duvarlar çekilmiş olsa da özgür akacak, denizlere ulaşacaktır. Ulaşacağız hep birlikte Deniz’e…

 

İsmail Cem Özkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.