Denize ulaşmak…
“Bir dostum Denizler üzerine
konuşur musun” dedi, “Elbette konuşurum, çünkü üzerine konuşuluyorsa eğer
aramızdadır, o bizimledir” dedim...
Deniz Gezmiş ve yoldaşları
üzerine düşünüyorum, kendi kendime konuşur gibiyim; zaman ne kadar çok hızlı
akmış, o gün doğanlar bugün orta yaşın son dönemecine girmiş. 50 yıl öncesi üç
fidan henüz çınar olmadan aramızdan ayrıldılar ama onlar hep genç, hep
yaşıyorlar... Bugün gençliğin elinde hala Deniz Gezmiş resmi varsa, eylemlerde
Denizler üzerine slogan atılıyorsa, türkülerde, marşlarda Deniz geçiyorsa o
hiçbir zaman aramızdan ayrılmadığının kanıtıdır. Bütün bu olumlu gelişmelerin
yanında elete olumsuz gelişmelerde olacaktır, hayat bir çizgide akmaz, olumlu
ve olumsuz çatışacak ve orta bir yol zaman içinde bulunacak!
Deniz Gezmiş ve o dönemin
devrimcilerini ikonlaştıran ve metalaştırıp ticaretin bir parçası haline
getirenlerde mevcuttur, her ne kadar bazı siyasi yapılar için “eninde sonunda
akan su doğru yolunu bulacak ve bize çıkacak” diye beklenti içinde de olsa,
piyasa ekonomisi ya da liberal ekonomi var olan tüm değerlerin altını boşaltıp,
sadece romantizmin bir parçası haline getirilip, dizi filmlerde bir kahraman,
sinemaların gözü kara kovboyu ama eline silah almamış bir dönemin delikanlısı
profili çiziliyor. Elbette romantizm ve söylemi daha fazla insanı çevresine toplamakta;
kızlar ona aşık olacak, erkekler ona öykünecek ama saçı, parkesi, ayakkabısı
moda sektörünün satış listesinde klasik konumda olacak boyutta olması
arzulanacak, o yüzden ikonlar yasaklanmaz, daha fazla yayılması için kapitalizm
işine geldiği sürece teşvik edecektir… Tatil köylerinin resim satan yerlerinde
resminin olması orayı solcu yapmaz, çünkü o resmin yanında faşizmin
sembollerinde satıldığını göreceksiniz. Faşizmin sembolleri ve kahramanları ile
devrimcilerin sembolleri aynı tezgahta alıcısını beklemektedir.
Deniz ve dönemin
devrimcileri piyasa koşulları içinde ikonlaşmaya doğru bir yol izleniyor, kim
tarafından? Elbette Deniz üzerinden nemalanmak isteyenler tarafından. O bir
tişört, bir sigara markası olması ya da bir otel, kültür merkezi ya da başka
tüketimin üzerinde bir resime indirgenmesi sürecindeyiz.
O, bir anti emperyalizmin
sembolüdür.
Deniz bu ülke için
emperyalizme karşı duruşun bir sembolüdür. Deniz anti emperyalizmin
uluslararası boyutunu kavramış o zaman diliminde direnen Filistinlilerin
yanında cephede kurşun sıkan bir militandır. Bir gerilla lideridir ama aynı
zamanda halkın içinde halkın derdine çare arayan bir devrimci gençtir...
Köylüye toprak, köylü ile birlikte imece yapan bir üniversite öğrencisi ve
lideridir. Dersi elinden alınan öğretim üyesinin sesi, onun adına kürsü işgal
edendir...
Deniz Gezmiş devrimci yolun
sembolüdür, halklara hürriyet derken halkları tarif edendir.
Kürt halkının özgürlüğü Türk
halkının özgürlüğünden geçtiğini bilir, tersi de doğrudur. Biri özgür olunca
öteki de özgür olacaktır, onun için emperyalizme karşı son nefesini verirken Kürt
ve Türk halklarının kurtuluş savaşını selamlar, o selam hala geçerlidir. Geçerli
olan sadece o mu, bugün emperyalizme karşı direnen nerede bir halk varsa onlar
ile dayanışma yapmanın aciliyeti de günceldir...
Deniz Gezmiş bir Mahir
Çayan'dır, bir İbrahim Kaypakkaya'dır. Kızıldere'den Diyarbakır’a giden
direnişin tam ortasında duran yiğit bir militandır. Ser vermeyen, yoldaşları
için sessiz, halklar için sesini yükseltendir...
O bir Yaşar Kemal'in romanından
çıkan kahraman değil, 68 sürecinin yaratmış olduğu devrimciden ve en önde giden
devrimcilerinden biridir. “En güzel koşandır, en uzun boyludur, en güzel
gülendir.”
O bir devrimcinin hayatı
nasıl olması gerektiğini ispatlayan ve yaşayan bir vücuttur.
Deniz Gezmiş bir ikon
değildir, tokat yediğinde yüzünü öte tarafa döndürecek biri değildir, aksine
işçi sınıfı için direnendir, onun politikasını ve iktidarının oluşumu için
kavga edendir, mücadelenin nasıl olması gerektiğini tasarlayıp o tasarısından
tek adım geri atmayandır. Ütopyasını gerçekleştirmek için yola çıkmış ve geri
de dönmemiştir.
Deniz Gezmiş 50 yıl önce bir
cezaevi bahçesinde, soğuk ve kesik bir Ankara sabahında son nefesini verdi ama
nefesi hala ensemde, hala arkamda ki güçtür... Sesi denizleri aşıyor, zamana
hükmediyor.
“Ne
geçmiş tükendi ne yarınlar
Hayat yeniler bizleri
Geçse de yolumuz bozkırlardan
Denizlere çıkar sokaklar”
Murathan
Mungan
Dereler elbette bir gün, her
ne kadar bugün önleri kesilmiş olsa, kenarlarına duvarlar çekilmiş olsa da
özgür akacak, denizlere ulaşacaktır. Ulaşacağız hep birlikte Deniz’e…
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.