Resmi tarih olması istenileni anlatır…
Resmi tarih devletlerin ihtiyaçlarını karşılamak için yazılmıştır, tarihte gerçekte ne olduğunun pek önemi yoktur, önemli olan resmi ihtiyaca cevap veren tarihin dehlizlerinde yer aldığına inanılan öykülerin yazılmasıdır, çünkü tarihi kökü olmayanın bugünü ve yarını olamaz... Tarih, bir eğitim aracıdır ve eğitim olmazsa zaten devlet olmaz! Eğitim sistemin ihtiyaç duyduğu insanı yetiştirmektir, ihtiyaca göre eğitim politikası değişebilir, dinamiktir bir anlamda. Kısaca resmi tarih olmazsa eğitim olmaz.
Her şehrin bir kurtuluş hikayesi vardır.
Terk edilmiş bir şehre ya da yerleşim yerine askerler giriyor ve oraya kendi ulusal bayrağını çekiyor. Bu durumda o şehir ya da yerleşim yeri kurtarılmış mı oluyor?
Kurtuluş/ kuruluş günleri bayramdır.
Yerel bayramlarda ulusal bayramlar gibidir, ait olma duygusu verir, düşmana karşı birlik ve güç göstergesidir.
“Bayrak olan yer bizimdir, o bayrak orada sallandığı sürece de bizim kalacaktır!”
Tüm kurtuluş bayramları / günleri askeri geçit gibidir, uygun adımlar ile bayraklar eşliğinde ulus olma duygusu bayrama katılanlara yaşattırılır, çünkü ulus ve parçası olmak gurur duyulması gerekendir. “Bizler bu ülkede ve bu bayrak altında yaşamak ayrıcalığını yaşadığımız için şanslıyız” duygusu her bireye verilmesi ve o bireyin de içselleştirmesi gereklidir, çünkü ulus devlet ancak ortak değerler ve duygular üzerine oturmalıdır…
Bize yıllardır bu öğütler kulağımıza, bilincimize her türlü araç kullanılarak verildi, çünkü bu ülkede farklı olmak, öteki olmak bir anlamda devlet için risktir ve o risk en alt düzeyde tutulmalıdır. Uygun olduğunda sistem krize girdiğinde (siyasi ve ekonomik olarak) o öteki, farklı olan düşman olarak gösterilir ve iç düşmana karşı milli birlik ve devletin bekası için mücadele edilmelidir. Her türlü insan hakkı askıya alınarak mücadele edilmesi meşrudur fikri her bireye ulaştırılır ve işlenir.
İzmir işgali…
İmparatorluktan cumhuriyete giden yolu açmıştır.
15 Mayıs 1919’da İzmir limanında başlayan Yunan işgali, 8 Eylül 1922 günü aynı limanda sona erecektir.
Ege bölgesinde yaşanan çatışmalar "imha" savaşı değildi. Savaşın stratejisi Yunan ordusunu bitirmek değildi, aksine işgal altında tuttuğu kesiminden çekip gitmesini sağlamaktı. O yüzden yaşanan çatışmanın zafere/sonuca giden sürecine “Takip Harekatı” adı verilmişti. Takip Harekatı'nın başarı ile sonuçlanması sayesinde İzmit bölgesinden İstanbul Boğazı'na, Balıkesir bölgesinden Çanakkale Boğazı'na kadar Türk ordusu için hayati önem taşıyan diğer stratejik hedeflerde İtilaf Devletlerinin işgalinden, olaysız olarak ve barış yoluyla kurtarılmıştır.
9 Eylül günü Türk askerleri "Takip Harekatı" ile İzmir’e geldi…
Yunan işgalinde ve sonrası öfke ve sevinç iç içe geçmiştir. Tarih kısa zamanda güç dengesini değiştirmiş, komşular birbirine düşman olmuşlar, çatışmalar ve yağmalar çok kültürlü şehrin dokusunu bozmuştu. Linç, nefret, özlem, bağımsız olma ve bir tarafa ait olma duygusu diğerinin yok edilmesi üzerine kurulmuştu. Halklar arasında kandan sınırlar çizilmişti, bir arada yaşama kültürü ve hoşgörü kalkmıştı…
Her hareket, her amaç semboller ile belirlenir olmuştu. Bayraktı en önemli sembol, bayrak direğe çekildiği an “hakim benim ve benim dediğim olur” demekti…
Bayrak çekildi bir Ermeni konağının balkonuna, saat kulesinin gölgesi düşüyordu denize...
Gün doğudan doğmuş, kule zamanı gösteriyordu. Akrep yelkovanı kovalıyordu...
Balkonda heyecan, aşağıda birikmiş halinde öfke, birazdan linç edilecek bir rahip siyah elbisesi içinde. Kan düşecek Arnavut kaldırımına, kan ile öfke zirveye çıkacak. Öfkenin sesi eşliğinde bayrak dalgalanıyordu...
Öfke dinmeyecek, zafer yangın ile taçlanacaktı, beklendi...
Beklendi Levanten mahallesinde yangın çıkacağı biliniyordu. Levantenleri koruyan gemilerin namlularının gölgesi Alsancak üzerine düşüyordu.
Namlunun gölgesinde başladı ilk ateş...
Kadıfelkale'de yangın baştan sona seyredildi, Karataş’ta yaşayanlar Varyanta gidip yangını izledi günlerce... Tıpkı şehir Antik Roma Tiyatrosu gibiydi, seyirciler oturmuş sahnede olanı izliyordu.
Sahne yanıyordu, arkasında körfez, körfezin üzerinde Fransız, İngiliz gemileri, marşlar çalıyordu...
Sahnede yangın, içinde insan ve diğer canlılar…
Kilise çanları çalıyordu, çaresiz, sonuçsuz.
Meltem alev topunu alıp öteki mahalleye taşıyordu, ağaçtan yapılmış evler, balkonlar, dar sokaklar alevin hızını artırıyordu...
Homeros sanki doğrulmuş Odysseia destanını yeniden yazıyordu...
Tarihçiler şahitti, tarih not alıyordu, resmi tarih hep yok sayacaktı alınan notları...
Balkona bayrak çekildikten günler sonra yangın aynı anda üç ayrı noktada başlamıştı, meltem Levanten şehrinin Nero'nu olmuştu...
Roma yanıyordu sanki, Roma çoktan yıkılmıştı ama İzmir yanıyordu...
Deniz yanar mı demeyin yandı! Yandı martı kanadı, yandı da düştü denize düşen bir Levanten, Ermeni, Rum gibi…
Yangın, külü savurdu insandan ve geçmişten kalanı...
İnsandan en son kalan bir çığlıktı, çığlığın üstü marşlar ve bayrak ile örtüldü, karanlığa gömüldü yaşanmışlıklar ve geçmiş...
Saat kulesinde yelkovan kovalıyordu bu sefer akrebi! Akrep çoktan zehrini boşaltmıştı...
Yangın, ulus devleti olmak için atılmış büyük bir adımdır, sermaye oluşturmak için kendi yerli sermayesini yaratmak için kullanılan bir araçtır, idam sehpaları siyasi muhalefetin yok edilmesi anlamına gelir...
Kısaca İzmir yeni bir rejimin ilanıdır...
Tek bayrak, tek lider, tek ülke!
Kapitalist olmak için sanayileşmek, sanayileşmek için devlet eli ile zengin yaratarak sermaye sahibi yerli, milli burjuva yaratmak... Hepsi bir yangının içinde gizliydi, açığa çıktı...
Yanan şehirden geriye kalan, küldür...
Külün içinde dün ve yangın anından kalan çığlıklar. Denize kurtulmak için atlayanlar ve denizin köpüğünün içinde kaybolanlar. Bir yanda zafer şarkıları söylenirken, öte yanda ağıtlar ve kaybolan geçmiş...
Kaybolan evler ve anılar…
Yangın düne dair ne varsa yaktı, rüzgar savurdu.
Yaşananları ne meltem rüzgarı dağıtır bu hüznü ne de poyraz...
Fırtınada çıksa sakinleşmez yüreklerdeki yangın...
Resmi tarih olması istenileni anlatır…
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.