Korku!
Devletin olduğu yerde korku
vardır, çünkü korku devletlerin bir anlamda varlık sebebidir. Devlet bünyesinde
barındırdığı halkı “korkulardan korumak için” korku üretir, çünkü ürettiği
korku ile devlet kendi varlığını devam ettirir. Bir anlamda bir arada yaşamanın
yapışkanıdır korku. İşgal edilmekten, emekli olunca bakacak kadr gelirin
olması gerektiği konusuna kadar korku o kadar değişik alanlarda insanların
beynine işlenir ki, korkusuz hayat olmayacağı düşündürülür. Korku olduğu için
devletin varlığı konusunda pek tartışma olmaz, sadece güçlü devletimiz var
olduğu sürece bizler güven altında yaşadığımıza inandırılmış bireyleriz…
Ülkemizin tarihi bir anlamda
katili ile aşk yaşayanların oluşturmuş olduğu muhalefetin tarihidir...
Devlet varsa, onun devamı da
olmalıdır, önemli olan istikrar içinde bir çatı altında bir arada olmak.
Devletin içinde yer alan iktidar ve muhalefet partilerinin ortak yönü devletin
bekası için her türlü taviz verilir ve her türlü “zor” hoş karşılanabilir.
Demokrasi diye sunulan şey,
birbirinin açığını kapatan partilerin siyasi arenada olmasıdır. Siyasi partiler
sayesinde muhalefet ve iktidar vardır ve iktidarın yapamadığını muhalefet talip
olur ve devletin bekası için o yapılmayan şey yapılır.
Devletin kaderi borcu
kadardır.
Kapitalist sistem sürekli
kriz üretir ve kriz içinde yaşar. Kapitalist sistem için krizin çıkışı her
zaman savaşlar değildir, daha basit olarak devletler borçlandırılır ve o
borçlar ile dışarıdan müdahale meşru hale getirilir.
Elbette devletin karakteri
kapitalist sistemde sermayeyi korumak ve sermayenin rahat hareket edebileceği
ortamın yaratılmasıdır. Devlet sermaye için vardır ve o sermayenin çıkarı ulus
devleti anlayışında daha fazla artı değer üretip birikim yaparak büyümesi
istenir…
Devletler korku ile
varlıklarını devam ettirir, o yüzden sürekli korku yayar…
Devlet sınıflar arası
çatışmada, her zaman çatışmayı en alt düzeye tutup sermayenin çıkarının
devamını sağlamaktır. Devlet bir anlamda suni bir denge aracıdır, o denge
liberal politikaların hakim olduğu süreçte sermaye lehine kullanır.
Kapitalist sistemin
vazgeçilmezidir borsalar ve orada da korku belirleyici olur. Korkunun endeksi
borsanın varlığını belirler.
Her devletin kurucuları
vardır ve genelde ataerkil toplumda kuruculara babalar denir.
Kurucu babalar hep idealizmi
sembolize eder ve kötü yönleri genelde konuşulmaya değmez, önemli olan
kazanımlardır…
Ülkemizdeki sol muhalefet
neden hep kurucuları suçsuz, günahsız, ideal insanlar olarak görür, neden
sorgulamak yerine resmi ideolojiyi, resmi ideolojiyi temsil edenlerden daha
fazla savunurlar?
Bizim muhalefetimiz bize
özgü rejim ile aşk yaşayanlardan mı oluşuyor?
Solun kurucu babaları
Karadeniz soğuk sularında gömülürken, kurucu liderin eşi Trabzon eşrafına
satılırken neden sessizce yok sayılır ve senede de bir olsa hadi analım mantığı
içinde yaklaşılıp sonra ulusal bayramlarda en önde bayrak taşıyan olunur?
Bayrak taşıma ve kullanım
koşulları bu ülkenin rejimi tarafından belirlenmiş olmasına rağmen "hayır,
ben taşıyacağım, o bayrak sizi değil beni temsil ediyor" diyerek bayrak
direği kapmak için kavgaya tutuşulur!
Devlet kimi temsil eder,
kimin çıkarını korur?
Ulusal bayramlar zaferler
üzerine oluşturulur, zafer ise ötekinin acısı üzerine oturur... Savaşlar
birleşmek için değil, ayrılmak için yapılır... Savaşın niteliği sonucu
belirler...
Resmi ideoloji, olmayanı
“olmuş” gibi gösteren tarihi benimser ve onun içinden çıkardığı kahramanlar ile
eğitir hükmettiği ve yönlendirdiği halkını. Her devletin resmi tarihi vardır ve
kesinlikle karşılaştırmalı tarihi yani “ezdiği”, “yendiği” halkın zemininden
bakan tarihi ret eder...
Katiline aşık olanlar
katilin ismini kanı ile duvara yazmaz! Kalp içinde çınar ağaçlarının gövdesine
işleyerek "sonsuz kadar birlikte" der!
Yok sayılanlar, kayda
alınmayanlar efendilerin dillerini konuşur ve onlar için hayal görürler...
Korkmamız gereken en büyük
şey korkunun kendisidir. Korku bizi teslim alırsa yok oluruz ama devlet
varlığını devam ettirir.
Korkular, hayallerimizi de
çalar, yok eder. Günümüz dünyasında teknolojinin gelişimi ile birlikte her şeyi
belirleyen ve hayatımız kolaylaştıran şey algoritmalardır. Bir anlamda
geleceğimiz algoritmaların hayal gücüne kaldı...
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.