Galata Gazete


31 Ağustos 2022 Çarşamba

Korku!

Korku!

 

Devletin olduğu yerde korku vardır, çünkü korku devletlerin bir anlamda varlık sebebidir. Devlet bünyesinde barındırdığı halkı “korkulardan korumak için” korku üretir, çünkü ürettiği korku ile devlet kendi varlığını devam ettirir. Bir anlamda bir arada yaşamanın yapışkanıdır korku. İşgal edilmekten, emekli olunca bakacak  kadr gelirin olması gerektiği konusuna kadar korku o kadar değişik alanlarda insanların beynine işlenir ki, korkusuz hayat olmayacağı düşündürülür. Korku olduğu için devletin varlığı konusunda pek tartışma olmaz, sadece güçlü devletimiz var olduğu sürece bizler güven altında yaşadığımıza inandırılmış bireyleriz…

 

Ülkemizin tarihi bir anlamda katili ile aşk yaşayanların oluşturmuş olduğu muhalefetin tarihidir...

 

Devlet varsa, onun devamı da olmalıdır, önemli olan istikrar içinde bir çatı altında bir arada olmak. Devletin içinde yer alan iktidar ve muhalefet partilerinin ortak yönü devletin bekası için her türlü taviz verilir ve her türlü “zor” hoş karşılanabilir.

 

Demokrasi diye sunulan şey, birbirinin açığını kapatan partilerin siyasi arenada olmasıdır. Siyasi partiler sayesinde muhalefet ve iktidar vardır ve iktidarın yapamadığını muhalefet talip olur ve devletin bekası için o yapılmayan şey yapılır.

 

Devletin kaderi borcu kadardır. 

 

Kapitalist sistem sürekli kriz üretir ve kriz içinde yaşar. Kapitalist sistem için krizin çıkışı her zaman savaşlar değildir, daha basit olarak devletler borçlandırılır ve o borçlar ile dışarıdan müdahale meşru hale getirilir.

 

Elbette devletin karakteri kapitalist sistemde sermayeyi korumak ve sermayenin rahat hareket edebileceği ortamın yaratılmasıdır. Devlet sermaye için vardır ve o sermayenin çıkarı ulus devleti anlayışında daha fazla artı değer üretip birikim yaparak büyümesi istenir…

 

Devletler korku ile varlıklarını devam ettirir, o yüzden sürekli korku yayar…

 

Devlet sınıflar arası çatışmada, her zaman çatışmayı en alt düzeye tutup sermayenin çıkarının devamını sağlamaktır. Devlet bir anlamda suni bir denge aracıdır, o denge liberal politikaların hakim olduğu süreçte sermaye lehine kullanır.

 

Kapitalist sistemin vazgeçilmezidir borsalar ve orada da korku belirleyici olur. Korkunun endeksi borsanın varlığını belirler.

 

Her devletin kurucuları vardır ve genelde ataerkil toplumda kuruculara babalar denir.

 

Kurucu babalar hep idealizmi sembolize eder ve kötü yönleri genelde konuşulmaya değmez, önemli olan kazanımlardır…

 

Ülkemizdeki sol muhalefet neden hep kurucuları suçsuz, günahsız, ideal insanlar olarak görür, neden sorgulamak yerine resmi ideolojiyi, resmi ideolojiyi temsil edenlerden daha fazla savunurlar?

 

Bizim muhalefetimiz bize özgü rejim ile aşk yaşayanlardan mı oluşuyor?

 

Solun kurucu babaları Karadeniz soğuk sularında gömülürken, kurucu liderin eşi Trabzon eşrafına satılırken neden sessizce yok sayılır ve senede de bir olsa hadi analım mantığı içinde yaklaşılıp sonra ulusal bayramlarda en önde bayrak taşıyan olunur?

 

Bayrak taşıma ve kullanım koşulları bu ülkenin rejimi tarafından belirlenmiş olmasına rağmen "hayır, ben taşıyacağım, o bayrak sizi değil beni temsil ediyor" diyerek bayrak direği kapmak için kavgaya tutuşulur!

 

Devlet kimi temsil eder, kimin çıkarını korur?

 

Ulusal bayramlar zaferler üzerine oluşturulur, zafer ise ötekinin acısı üzerine oturur... Savaşlar birleşmek için değil, ayrılmak için yapılır... Savaşın niteliği sonucu belirler...

 

Resmi ideoloji, olmayanı “olmuş” gibi gösteren tarihi benimser ve onun içinden çıkardığı kahramanlar ile eğitir hükmettiği ve yönlendirdiği halkını. Her devletin resmi tarihi vardır ve kesinlikle karşılaştırmalı tarihi yani “ezdiği”, “yendiği” halkın zemininden bakan tarihi ret eder...

 

Katiline aşık olanlar katilin ismini kanı ile duvara yazmaz! Kalp içinde çınar ağaçlarının gövdesine işleyerek "sonsuz kadar birlikte" der!

 

Yok sayılanlar, kayda alınmayanlar efendilerin dillerini konuşur ve onlar için hayal görürler...

 

Korkmamız gereken en büyük şey korkunun kendisidir. Korku bizi teslim alırsa yok oluruz ama devlet varlığını devam ettirir.

 

Korkular, hayallerimizi de çalar, yok eder. Günümüz dünyasında teknolojinin gelişimi ile birlikte her şeyi belirleyen ve hayatımız kolaylaştıran şey algoritmalardır.  Bir anlamda geleceğimiz algoritmaların hayal gücüne kaldı...

 

İsmail Cem Özkan 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.