Laiklik diyerek dini siyasetin içinde saklamak…
Laiklikten söz
edip gidip Cami’de miting, Cemevi’nde siyasi toplantı yapılmaz...
Bırakın
insanlar inançlarını siyaset dışı, inançlarına uygun ama insan haklarına
saygılı yaşasın diyeceğim de din tarihi siyasetin içinde doğmuş ve orada
kendisini tanımlamıştır. Din var olan otoriteye karşı başkaldırının bir sembolü
olarak doğmuş, katliama uğramış ama sonunda başarıya ulaşmış inanç bütünlüğü
olarak tarihteki yerini almış ama zaman içinde iktidarı elde tutan din;
gericileşmiş, tahtından indirdiği iktidarın yerini almış ve baskı aracına
dönüşmüştür. Din iktidarın elinde silaha dönüşünce, Avrupa kıtası karanlık bir
ortaçağı yaşamış, o çağı yok eden düşünce ise bir çözüm bulmuş, laiklik. Yani iktidardan
dini uzaklaştırıp, olması gereken yere konumlandırması…
Bugün Avrupa’da
laiklikten söz edilirken ülkemiz gibi geri kalmış, bıraktırılmış ülkelerde hala
iktidarın elinde bir silah olarak kullanılmaya devam ediyor. Bizim gibi
ülkelerde tarih boyunca siyaset dinden, din de siyasetten ayrılmamıştır... Siyasetten
muhafazakarlık dini silah olarak kullanılmak olarak anlaşılır hale dönüşmüştür,
sağ din ile kendisini tanımlayarak geçmişteki gibi yaşamayı siyasetin içine
taşıdığı an, din cihatçı tarafı öne çıkarılmıştır, hoşgörü artık sözde
kalmıştır.
Hoşgörü,
birbirine saygılı, bir arada yaşamayı savunan bir dünya görüşü, elbette dini
siyasetin dışına çıkarıp, onu olması gereken yerde konumlandırmayı savunur,
çünkü din, bayrak gibi yani milliyetçilik gibi öldürücü tarafı olan bir silaha
anında dönüşebilir…
Peki, din
siyasetten ayrılınca ne oluyor?
Laik ülke
olunuyor…
Yaşadığımız
zamanda başka ülkelerde din siyasetten ayrılınca kiliseler kendi paralarını
kendileri kazanacak ticari hayata girdiler, vakıflar kurdular, radyoları, tv
kanalları oldu, orada sadece dini yayın yapar oldular ve ülkenin siyaseti
hakkında hiçbir bilgi, görüş paylaşmadılar... Örneğin Almanya’da kilisede CDU
gidip siyasi toplantı yapmadı ama parti ismindeki Hristiyan kelimesi mezhebi
belirtmese de bilinçaltında Katolik olduğunu hepimiz biliyoruz... SPD ise adında
dini hiç bir şey geçmemiş olsa da seçmeni Protestan mezhebinden olduğu bilinir.
Kısaca din direkt siyasetin içinde değildir ama binlerce yıldır oluşturmuş
olduğu kültürü ile siyasetin içinde düşük yoğunluklu mezhepçilik yapmaya devam
eder...
Bizde ise
batının taklidi olacak ya 2. Dünya savaşı sırasında faşist olan parti olan,
daha sonra ülkede ve dünyada gelişmelere uygun şekilde yeniden siyaset
belirlenince CHP ortanın soluna kayıp orada kendisini tanımlayınca parti içinde
Aleviler yer almış ama siyasetin tepesinde Kılçdaroğlu'na kadar görünür
olamamıştır...
Bizde sağ
partilerin propagandası ile CHP hep Alevi partisi gibi sunulmuştur, fakat Alevilerin
partileri 12 Eylül öncesi ve sonrası olmuş ve sonrası Diyanet İşleri tartışması
yüzünden kapatılmıştır... Siyasi partiler yasasında Diyanet İşleri Başkanlığı
tartışma konusu dahi yapılmaz, yapılırsa eğer, yapan partinin kapatılma
sebebidir.
Aleviler, Diyanet
İşleri Başkanlığı’nın Alevileri temsil etmediği gibi Alevileri asimilasyon etmek
için oluşturulmuş olan bir kurum olduğunu hep beyan eder... Bu beyana göre CHP’nin
kurduğu kurum Alevilere düşman ve onu yok etmek için örgütlenmiştir...
Diyanet İşleri Başkanlığının
Alevi açılımı olmamıştır ama Kültür Bakanlığı Alevilere bir masa vermiştir, o
da çok yenidir... Yani var olan iktidar Alevileri dini bir cemaat görme yerine Alevileri
kültürel bir "şey" görme eğilimindedir...
Ülkemizde hiç
laiklik olmadığı halde sanki varmış gibi laiklikten vazgeçmeyeceğini,
koruyacağını söyleyenleri bugüne kadar hep şaşkınlıkla izledim... Yani diyorlar
ki “biz Alevileri düşman olarak görüyoruz ve onları asimilasyon yapmak için var
olan laikliği savunuyoruz.”... Var olan “laiklik” işte bu! Aleviler inanç
içinde yok sayıldığı için yok edilmesi en doğal olanıdır diye bakılıyor. Peki,
bunu sol adına laiklik sözleri altında savunmayı da bir türlü anlamadım...
Türkiye’de sol,
devrimci yapılar da laiklik mücadelesini sanırım yanlış anlamış ya da Kemalistler
gibi Alevileri hepten yok etmek ve asimilasyon yapmak istiyor... Dini
siyasetten ayırmayı, laik bir ülke savunanların Cemevleri ziyareti sanırım
düşünceleri ve söylemleri ile çelişiyor... Cemevleri siyasetin değil, inanç merkezidir.
Bırakın binlerce yıldır korudukları inançlarını yaşasın insanlar, onları zor
ile siyasetin ihtiyacına göre değiştirmeyin!
Bugün seçim
çalışması yapan siyasi partiler Cemevine gidiyorsa eğer aynı şekilde camiye de
gidip cami içinde cami cemaati ile toplantı yapmaları daha doğrudur... Siyasi
partiler dini inançlara ve cemaatlerine eşit mesafe olmalıdır, Alevilere ne
kadar uzaksanız aynı şekilde cami cemaatine da uzak olmalısınız, her ikisi de
eşit düzeyde inançtır…
Bu ülkede de
laiklik bir gün olması gibi kurulacaktır, fakat bu siyasi anlayış ve yaklaşım
ile laiklik ne yazık ki ne kurulabilir ne de laiklik gerçek anlamda tanımlanabilir…
İsmail Cem
Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.