Kazanacağız!
İşçi sınıfının
cinsiyet ayrımı yapmadan tek bayramıdır 1 Mayıs… Mücadele düşenlerin kanı ile
oluşmuş olan işçinin terini ve kanını barındıran işçi tulumları küresel bayrak
olmuştur.
İşçi sınıfının tek
bayrağı vardır, o da düşenlerin kanı ile oluşmuş olan kızıl bayraktır.
Ulusal
bayraklar işçi sınıfını değil, ayrılmış, ayrıştırılmış mücadeleyi temsil eder.
İşçi sınıfı evrenseldir ve mücadelesi de evrenseldir.
Dünyanın tüm
meydanları işçi sınıfınındır. O meydanlarda oluşacaktır barikatlar, o
meydanlarda düşenler anılacaktır, o meydanlarda yarına dair umutlarımız bir
kere daha haykırılacaktır. İşçi sınıfı tüm ülkelerde 1 Mayıs günü meydanları
doldurur, renk, dil ayrımı yapmadan, kim nerede alın teri döküyorsa orada işçi
sınıfı vardır ve orada 1 Mayıs kutlanır, tüm yasaklamalara, tüm saldırılara
rağmen kutlanır.
Popüler olanın
peşinden koşmak demek çürümedir, çürürken bir şeyler arada yeni filizler
oluşur. Çürümenin olduğu yerde oluşan filizler ile sol oradan kendisine yeni
orman yaratacaktır... Küçük adımlar yeni filizlerdir, o yüzden kayıplar ne
olursa olsun yarını mutlaka kazanacağız...
1 Mayıs alanına
gidecek yollara önce afiş taşıyanlar gelir, afişler yollara serilir ve gelecek
olan sempatizanlar beklenir... Üyeler ve sempatizanlar toplu olarak bu yollara
geldikçe yere serilen afişlerin yerleri de değişir... Kortej adı verilen
toplantılar her siyasi grup kendisine göre kurmaya başlar, her renk kendi
rengini kendi kortejinde toplamak için belirlenmiş alanlarda kendi flamalarını
asarlar... Gelenler o belirlenen alanlarda kalır, hiç bir yapıya dahil olmayan,
gönüllü olarak meydana gelenler ise renkler arası gider gelir, çünkü dostluklar
renklere göre değil, başka ihtiyaçlara cevap verilecek gibi kurulur...
Korteje dahil
olan sempatizanlar, üyeler yürüyüş başlayana kadar orada kalır, eğer güneş
varsa gün yanığı oluşur vücutta ama oradan ayrılmayı aklına bile getirmez!
Yoldaşlar ile sohbet edilir, yoldaş dediğiniz de sadece birbirini tanıyan yoldaş!
Müzik çalmaya başlayınca, sloganlar atıldıkça sesler birbirine karışır,
"zıpla zıplaaa..." derken hep birlikte zıplanır! Yoldaşlar birbiri
ile karışır ama kısa sürede o birlik yeniden özgün ayrılışa sahne olur...
Renkler bile kendi içinde ton farkını ayırarak kendisini korur...
Her gurup
siyasi propaganda için fotoğraf çektirir. Önemli olan ve kalan fotoğraftır...
Afişlerde kullanılacak fotoğrafların en güzelini elde etmek için pozlar
alınır... Lider kadrosu olanlar ile anı fotoğraflar bireysel makineler ile
çekilir... Özgürlük için mücadele edenler, örgüt yapısı içinde özgürlükleri
elinden alınmış şekilde ama kendi iradesi ile verilmiş bu özgürlükten vazgeçme
hali, bilinç dışı şeklinde toplumsal baskının sonucu oluşmuş bir hürriyet kaybı
göze çarpmaz... Meydanlarda renkler ne kadar ayrı gibi dursa da, çok yukarıdan
çekilen fotoğraflarda gökkuşağı rengi gibi gözükür.
Sonuçta yürüyüş
başlar, sol eller yukarıya, bayraklar daha daha yukarıyaaaa... Askeri adım
atanlar yanında özgürce adım atanlar, serbest yürüyüş yapanların da olduğu bir
kortejler geçidi miting alanına kadar gider. Miting alanına ise renkler
karışır, kaynaşır ve gerçek özgürlük orada ortaya çıkar... Çünkü artık ne örgüt
ne de kortej kalmıştır, orada amaca uygun bir dağılım söz konusu olur ve varsa
yeşil alana oturulur ve sahneden gelen çok yüksek sesli konuşmalar ve müzik
dinlenir gibi yapılır...
Kullanılan
afişler ve flamalar meydanda toplanılır ve getirenler getirdiklerini toplayarak
bir daha ki yürüyüşe kadar afişler sarılır... Kavga işyerlerinde, mahallelerde,
şehirlerin ötekisi olarak kabul edilen mazlumların olduğu yerde devam eder…
İşçi sınıfı sınıf bilinci ile donandığı sürece, kurtuluş için örgütlü yapıyı
büyütür, her rengi kucaklayarak…
İsmail Cem
Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.