Pandora'nın kutusu açıldı, kötülükler etrafa saçıldı.
7 Ekim 2023 günü
Hamas füzeler ile saldırıya geçip, açmış oldukları tüneller ile İsrail içine
kadar girip bir festivalde masum insanları rehin aldığı gün "Allahu
ekber" diyerek selamlayanlar bugün aynı zamana bakıp hala selamlıyorlar
mı? Çünkü Hamas'ın başlattığı saldırı İsrail'in arayıp da bulamadığı fırsatı
yarattı ve Gazze bölgesi sessizlerin ölüm vatanına döndürüldü...
Ölülerin diyarı
adını hak ediyor bana göre Gazze bölgesi...
O bölgeyi bu hale
getiren İsrail en faşist, en sağcı iktidarı zamanında olması tesadüfi mi?
Elbette değil!
Devlet yapacağı
operasyon öncesi göreceli özgürlük verir!
Devlet denilen
aygıt, kendisinin yapacağı operasyonlar için yok edeceği ya da hizaya
getireceği kesime her türlü silahlanma, örgütlenme hakkını kendi denetimi ve
gözetimi altında izin verir. Sonra onların saldırmasını bekler. O beklediği an
üstlerine çöker ya yok eder ya da etkisizleştirecek kadar hadım eder ve
ortalığa bırakır ki, sosyal bir boşluk olmasın, denetimde olan bir gücün zayıf
bir şekilde yaşamasına izin verir...
Bugüne kadar tüm
devletlerin yaptığı yöntem budur.
Örneğin darbe mi
yapmak istiyorsunuz, ülkede iç savaş görünümlü bir kontrollü anarşi yarat,
sonra o anarşiye katılanları idama götürecek kurgulanmış olaylardan bir süreç
başlat. Ülkemizde Maraş, Çorum katliamları buna örnektir… Zamanı belirlemek
için bir iki deneme cinayet, katliam, operasyon yap, oraya gelen toplumsal
tepkileri ölç ve darbe yaparak o yaratılan anarşi ortamını kullanarak bir
"kurtarıcı" rolü oyna...
Darbe yapanları
alkışla karşılayanlar, ellerinde olan hakları tek tek alınırken sessiz
kalırlar...
Yeni oluşturulan
ortamda ötekileştirilenler devlet terörünün kurbanı olacaktır...
Hamas, İsrail'in
denetiminde FKÖ’yü (Filistin Kurtuluş Örgütü) dağıtmak ve orada devrimci
unsurları zayıflatıp yok etmek üzerine kuruldu...
İslam'ın cihatçı
yorumu ya da siyasi İslam denilen kavram aslında aynı şeyi temsil eder ve
hepsinin görevi emperyalist devletler için sadece aparat olarak kurulur.
İran İslam
devletinin oluşumu ile kurulan Yeşil Kuşak Politikası zaman içinde kurumlaşmış
ve Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) adı verilen siyasi ideolojik hat ile Ortadoğu ülkelerine
yeni roller verilmiştir. BOP projesinin en somut ürünü Arap Baharı ile
kendisini ortaya koymuştur. BOP ile Ortadoğu'da hibrit savaşlarda görev alacak
piyonlar bir tepki yapı gibi büyümelerine izin verilmiştir. Hibrit savaşlarda
rol alan tüm cihatçı örgütler ya da siyasi İslam iktidarlar emperyalist
devletlerin elinde olan kukla yapılardır... Günlük siyasi gelişmelere duygusal
tepki verdirilerek, tipik Ortadoğu diktatörleri tepkileri ve refleksleri
oluşturulmuştur. Tüm liderleri birbirine bağlayan ortak özellik bu duygusal ve
anlık değişimlerdir. Bir biri ile can ciğer olanlar, ertesi gün düşman ilan
edilmesi şaşırtıcı olmamıştır.
Bu kuklalar gerek
görüldüğünde İsrail, Amerikan askerine silah sıkar ama silah sıkanların elde
ettiği tüm kazanımlar emperyalist devletlerin istediği algıdır...
Hamas, Hizbullah
gibi örgütler İran devletinin elinde birer silah olarak öne sürülmüş aldatmaca
yapılardır, çünkü İran denen İslam devleti de emperyalist devletler ile savaş
halinde değildir.
İran'ın ambargo
altında yaşaması emperyalist devletler ile savaşıyor anlamına gelmez, arka
kapıdan emperyalist devlet ile ticari ilişkileri devam etmiştir.
İran'ın silah
sanayisi bilerek güdük bırakılmış devletin elinde nükleer sanayinin olması
güçlü devletler için bir korku nedeni değil, saldırı için neden olarak
durmaktadır…
İran, emperyalist
devletlerin güdümünde olan bir proje devlettir.
1979 yılında Şahın
devrilmesi sonrasında İslam devleti olması için Saddam Hüseyin ile sudan
sebepler ile savaşa tutturulmuş ve bu sayede İslam devletinin iktidara tek
başına sahip olması için ortam yaratılmıştır. İran İslam devleti savaş süreci
içinde tüm komünist ve devrimcileri yok etmek için her türlü silahı kullanmış
ve onlar için özel mahkeme kurarak meydanlarda vinçlere asmıştır...
Saddam emperyalist
devletin çıkarına uygun bir yardımcı rol alarak İran’a saldırmış ama İran
devletini İslamlaştırırken, kendi sonunu hazırlamıştır...
Baas partisinin
ırak yorumu İran ile savaşa başladığı zamanda sonunu hazırladığını düşünecek
kadar ne bilgi birikimine ne de silahlı güce sahipti... Kağıttan bir devletin
bir kaç gün içinde yok olması, liderinin bir çukurda yakalanması tesadüfi
değildir…
Lağımın içine
iteklenen Saddam Hüseyin lağım borusundan alınıp idam edilmiştir...
IŞİD ve benzeri
örgütlerin her saldırı videosunda "Allahu ekber" diye bağıranların
sesinin olması tesadüfi değildir, çünkü “tekbir” diye kabul edilen bu nidaların
seslendiği yer Avrupa ve dünyada gelişmekte olan sağın can suyudur, çünkü
emperyalist devletlerin içinde gelişen sağı besleyen ortamı yaratmıştır...
Bugün dünya
savaşından sık sık konuşuyorsak eğer, küreselleşmenin oluşturamadığı hukuk ve
dünya düzenin yaratılması sürecinden başka şey değildir... Ulus devletini yıkan
küreselleşme adı altında geliştirilen liberal politikalar, küreselleşmenin
hukuki alt yapısını kuramamış, ulus devletçiklerin artıkları bu hukuksal
düzenin önünde engel olmuştur...
Yaşadığımız süreçte
3. Dünya savaşı korkusu ile bu hukuksal alt yapıların ve kurumların oluşumunu
izliyoruz... Her savaş sonrası imzalanan barış antlaşmaları ve oluşturulan
kurumlar yeni düzenin nasıl işleyeceğini belirler...
Siyasi İslam
Ortadoğu’da emperyalistlerin oyuncağı olarak görevlerini yerine getirmiştir...
Hamas, Hizbullah,
IŞİD, El Kaide ve benzeri tüm örgütler anti-kapitalist ve anti-emperyalist
savaş vermemiştir, verecek ne kültürleri ne de birikimleri vardır...
Bugün Filistin
halkının yanında olduğunu iddia edenler dünyanın birçok yerinde eylemler
yapmaktadır, homojen olmayan yapıların ortak özelliği liberalizmin kurbanları
olmasıdır ve söylemde antiemperyalist gibi duran cümleler kurulmakta ama
antisemitizm duruşu aşamamış, Yahudi düşmanlığını beslerken Yahudilere karşı
nefret söylemini büyütmekteler...
Pandora'nın kutusu
açıldı, kötülükler etrafa saçıldı.
Savaşların
sonlanmasını istiyorsak, halklar arası boğazlama ve nefret söylemin
sönümlenmesini istiyorsak elbette antikapitalist, antiemperyalist duruşumuzu
açık olarak ortaya koymak, savaşan, çatışanlar arasında bir tarafı tutmak
değil, tümden tüm çatışmaları ret ederek barış vurgusu ile halkların bir arada
yaşayacağı işçi sınıfının iktidarı için mücadele etmekten geçmektedir.
Küreleşmiş kapitalizmin tek alternatifi vardır, tüm dünya işçilerin birliği ile
oluşturulacak işçi devletidir…
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.