İlerici darbe olmaz!
Darbeler hayatımızın bir parçası, her on yıl içinde tarihsel
çizgimiz içinde durmadan post ya da açık darbelere sahne oldu ve sonuçlarını daha
kötüye giden ve sorunların daha karmaşıklaştığı bir süreci yaşıyoruz. Darbeler sorunları
çözmediği gibi daha da karmaşıklaştırdı ve içinden çıkamadığımız karanlığın içinde
bireysel kurtuluşa kadar vardırdı bizi. Bireysel kurtuluşun çare olmadığı mülteci
olarak yaşayanların trajedilerinden biliyoruz, toplum ancak bir arda ve bir arada
olduğu zaman mutlu bireylerin oluşmasına olanak vermektedir. Tersi ise doyumsuz,
kavgacı, hırs ile dolu bireylerin oluşturduğu toplum çatışmanın ve ölümün hakim
olduğu zamanı yaşar. Ne yazık ki yaşamaya da devam ediyoruz.
Darbeler haber vermeden gelir ama önceden haberini çıkardığı
sesler ile duyurur. Bir sabah erken saatlerde radyolarda ve tv haberlerinde okunan
metin olarak gelir, o metinin içeriğinin pek önemi yoktur, çünkü o metinde söylenen
süslü lafların arkasını kan ve acı ile dolacaktır. Darbe var olan tarihsel akışa
bilinçli müdahaledir ve kim adına yapıldığı kısa zaman sonra çırılçıplak olarak
ortaya çıkar.
Her darbe geriye tarihsel çizginin geriye doğru çekilmesidir.
Darbeler, söylemde özgürlük, demokrasi, adalet adına birilerin
bizim iyiliğimizi düşünmesidir. Birileri eğer birilerin iyiliğini düşünüyorsa, o
iyiliği düşünenlerin kafes içine konulup hayattan ve çağından izole edilmesidir.
Çünkü her daim saldırı altında olduğuna inandığı savunduğu ideal toplumun koruma
güdüsü ile yapılan bir eylem gibi gözükse de toplumun bir arada tutan ticari hayatın
istikrarını korumaktır. Burada ticari yaşamda istikrar elbette darbe yapanlar ile
çıkarsal ilişkisi olanların çıkarlarıdır. Dengesiz devam eden ilişkilerin yandaş
yönünde devlet olanaklarının kullanılması ve o devlet mekanizmasının yarattığı baskı
aracının devam ettirilmesi anlamındadır. Darbeler kim için yapıldığına bakmak istiyorsanız
kimlerin faydalandığına bakmanız yeterlidir. Halk adına yapılan her darbe aslında
halkın başına çorap ördürülmesi ve biraz daha fakirleşmesidir. Geleneğinden ve geçmişinden
koparılarak karanlıklar içinde yaşamasına olanak sağlamasıdır.
Darbeler her ne kadar iç dinamiklerin mücadelesi olarak yansıtılsa
da aslında dünyada ki hakim olan sistemin çıkarına uygun ülkemize verilen roldür.
O role uygun lider seçilir ve o lider birden ülkenin umudu olabilir. Yeni sermeye
birikimine olanak veren ve klasik sermeye grubunun alanını daraltan müdahaleler
sayesinde toplumda birikmiş olan öfkenin azalmasına olanak verir, çünkü yeni ilişkiler
yeni pay dağıtmalar toplum içinde olma olasılığı yüksek olan isyanın önüne baraj
kurulmasıdır, muhalefetin parçalanmasıdır.
Muhalefetin işlevsizleştirmesi var olan ama yok olmuş, iflas
etmiş olan devletin de yaşanmasına ve yeniden kendisini onarması için zaman kazandırır.
Restorasyon adı verilen bu süreç içinde işçi sınıfının mücadelesi ile elde ettiği
tüm kazanımların yok edilmesi ve örgütsüzleştirilmesi sürecidir, çünkü kapitalist
sistemi tek yok edecek güç, sistemin içinde var olan işçi sınıfının iktidarıdır.
Kapitalist sistem için en önemli şey, işçi sınıfının örgütlü
güç olmasını ortadan kaldıracak darbelerin var olmasını savunmak ve bunu yapmak
için ortam hazırlamaktır. Elbette tröstleşen dünyada daha fazla kar ve daha fazla
alanda ticaret yapma hırsı önünde engellerinde kaldırılması zorunludur.
Liberal ekonomi anlayışına uygun olarak liberal yaşam biçiminin
bir dönem popüler olması tesadüfi değildir, çünkü bireysel özgürlük adın verilen
bu süreç içinde kapitalist sitem var olan sosyal olan her şeyin dağıtılması ve mücadele
ile elde edilmiş olan tüm hakların şirketlerin eline bir iş alanı olarak geçmesidir.
Sağlık, eğitim, savunma, lojistik gibi kavramlar artık devletin tekelinde olan alanlar
değildir. Sosyal devlet artık geçmişte kalan bir anıdır. Bireysel kurtuluş olarak
görülen yağma ve başkasının üzerine basarak ayakta kalmak, kapı kulu olmak üzerinde
konuşulacak konu bile olmaktan çıkmış, yaşantımızın bir parçasıdır.
Bugün çok şikayet ettiğimiz haber alma hakkımız ve gerçeklerin
olduğu gibi yansıtılmadığı durum, çağın ihtiyacına uygun olarak birer propaganda
aracına dönüştürülmüştür. Bu propaganda aracına döndürülme sürecide medya sahiplerinin
sermeye grubu içinde olması ile başlar. Medya artık kördür. Medyayı kör eden çıkardır,
medya patronun cebidir, yoksa işine geldiğinde her şeyi görür... Medya patronları
da çıkarları ülkemiz içinde göbekten iktidara bağlıdır ve iktidarın çıkarına göre
görmesi gerekeni görür...
Bir ülkede darbe koşullarını yaratan ‘Embedded Medya’nın oluşturmuş
olduğu ortamdır. Elbette sadece medya aracılığı ile olmaz ama en önemli aracıdır.
O araç sayesinde toplumun hangi konular etrafında konuşacağı ve hangi konulara öfke
duyacağı belirlenir.
Son haftalar içinde Erdoğan sürece yandaş medyasının gücü ile
müdahale etti, yine biz bakar olduk ve üstüne üstlük çok konuşan ama etkisiz bireyler
olarak somut durumumuz daha çıplak olarak ortaya çıktı...
Son AKP kongre kararı aldırılması süreci ‘dost’ darbe olarak
adlandırılmıştır. Post yerine dost! Yeni parti başkanın başbakan olacağı kongre
ile ülkede siyasi yapının artık başkanlık sistemine fiili dönüştüğünü açıkça ilan
edildi. Fakat bu fiili durumu yasal zemine henüz taşınmadı. Yasal ile fiili durumun
ortaya çıkardığı boşluk ne yazık ki ülkemizi yeni darbelere kapı açmıştır.
Erdoğan bu süreci başarılı bir şekilde yönetmesini sağlayan en
önemli gösterge karşısında muhalefet yapının zayıf olmasıdır. Parçalı ve zayıf bir
muhalefet ile çoğunluk her daim sağlamak daha kolaydır, çünkü muhalefet partiler
çıkarlarına göre zaman zaman iktidarın yedek değneği konumuna gelmektedir.
Erdoğan parçalı muhalefetin oluşması için kendi içinde danışıklı
dövüş ile sadık adamlarından bu süreci kontrollü şekilde yönetmek için muhalefet
hareketi kurdurmuş olabilir, bu sayede muhalefetin tek parça olması engellenerek
hedefine sağlam adımlar ile gidebilir... HDP, MHP bilinen dağılma sürecini yaşıyor,
birinde liderlik sorunu diğerinde oy verecek halkın yerleşim problemi. HDP seçmeni
mülteci konuma getirildi, evlatları öldürüldü... Seçim sürecinde HDP eski başarıyı
yakalaması gerçekten zor, çünkü batıdakiler canlı bomba ile yapılan eylemler ile
korktu… Canlı bomba korkusu toplumda ki dinamiklerin altını üstüne getirdi... Suriyeli
yeni seçmen de artık bu geçiş sürecin anahtarı konumunda olacak... Meclis dışı ne
yazık ki kitlesel örgütlü yapı yok... Varmış gibi yapanlara aldanmamak gerek, çünkü
ilk krizde dağılmaya uygun ve krizi yönetemeyenlerin tarihi konumunda... Muhalefet
kriz koşullarını yönetemeyen konumunda, her kriz koşulunda kendi iç sorunları ile
(örgütsüz yapısı) uğraşarak ayağına gelen fırsatları yok etmiştir.
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.