İndirim, bindirim!
Bir kadını varile koyup,
kesiyor, yakıyor, üstüne de beton döküyor ve ceza indirimi alıyor. İyi
niyetinden sanırım varile koymuş, etrafı kirletmediği için ya da toprağı ateş
yakarak öldürmediği için bir indirim yapılıyor...
Şimdi bu indirimi
eleştirenler hakkında dava açılabilinir, çünkü yeni çıkan yasa gereği halkı
diye başlayan cümlelerden biri uygulanabilir... Aynı şey cumhurbaşkanına
hakaret kavramı da girebilir, çünkü adalet demek devlet demek, devlet demek
cumhurbaşkanı, tek temsilci yani... Kısaca korku imparatorluğu içinde her şey
birden her şeye doğru süner ve nedeni olabilir, çünkü adı üzerinde
imparatorluk!
Peki, cinayetler neden
mahkemelerce dolaylı destek buluyor?
Bunun siyasi yorumu
yapılamadan yani "her kadın cinayeti siyasi" deniliyor ya o
"siyasi" ayrıntıya bakılmadan anlaşılamaz.
İktidarın bir ideolojisi
var, o ideolojiye göre devleti ve onun organlarını amacına uygun çalıştırıyor...
Devletten bağımsız değildir
yargı, devletin çıkarı ne ise o karar alınır. Tıpkı futbol maçları gibi, milli
maçlarda her zaman haklı olan milli takımızdır, onu eleştirmek demek
devletimizi eleştirmek demektir, o yüzden milli maçlarda her zaman yenileceğini
bile bile maçta takımını tutmak ve savunmak, aşırıya kaça seyirci taşkınlıklarını
görmemek, görürse de haklı bulmak ile yükümlüdür bir futbol yorumcusu...
Milli olan her şey
siyasidir...
Kadınların çalışma ve özgür
yaşam alanlarından çıkıp, erkeğin gölgesinde, erkeğine biat eden konuma gelmesi
gereklidir, çünkü ideoloji "kutsal kitap" öyle emrediyor! Her
ideolojinin bir “kutsal kitabı” vardır, oradan alıntı yapılır ve alınan
kararlar o “kutsal” olandan referans ile halka anlatılır. Bu ideolojik
açıklamanın sağı, solu, dincisi, dinsizi yoktur, her ideoloji kutsalından
beslenir...
Şimdi iktidarın amacı
bellidir, 1400'lü yıllarda Arap yarımadasında kadının konumu ne ise bugün
ülkemizde ki kadının da rolü o olmalıdır, söz hakkı yoktur, itaat edecek, biat
etmeyenin ise sırtından sopayı, karnından bebeği eksik etmeyeceksin ki o seni terk
edip gitme cesareti olmasın... Kısaca kadının cesaretini yok ettin mi, her şey
yoluna girecektir... Cinayetler, sokakta kadına dayak, cami avlusunda kadının
yüksek ses ile konulmasına müdahale işte bu bakış açısının ürünüdür. Üsküdar'da
bir ilahiyat fakültesi mezuna kadına cami avlusunda erkeklerin müdahalesi ve
kadının ona tepkisini belki duymuşsunuzdur, sonuçta erkek diyor ki “sen ikinci
sınıfsın, ben konuştuğumda sen susman gerek”...
Kadın susması gerek,
susturmanın yolu; kazanılmış hakların ellerinden alınması...
İdeoloji böyle buyurunca,
iktidarın devletinde o şekilde dönüşüme uğradığında elbette hukukta üst yapının
belirlediği siyasi çizgiye uymak ile yükümlüdür... Aynı mahkeme 12 Eylül’de
farklı karar alır, 60 darbesinde ayrı, bugün ayrı karar alır, çünkü zamanın
değişimi öncelik ve bakış açısını da değiştirmiştir.
Devletin değişimi hukuk ve
yorumlamasını da değiştirir...
Sonuçta mahkeme heyeti bir
katile iyi hal indirimi yapılıyorsa, orada devletin çıkarı ve ideolojisi söz
konusudur... Kutsal olanda yazana kim itiraz edebilir ki?
Hukuk zamana uydurulan
lastik gibidir, çekenin niyetine bağlıdır... Her indirilen cezai hüküm,
başkasının sırtına bindirim olarak dönmektedir.
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.