Galata Gazete


17 Temmuz 2022 Pazar

Son eylem, ilk olmasın!

Son eylem, ilk olmasın!

 

Cezaevlerinde “ölüm orucu”na yatmış yine “haksız yargılandıklarına” inanan devrimci insanlar, duydunuz mu? Onlar yaşasın diye sizde sessiz ya da sesli çığlık atacak mısınız? “Ölümler olmasın” ama öyle bir zamandayız ki, zamanın ruhu ölüm ile besleniyor.

 

Ölümün bu kadar kutsandığı zamanda ölüm oruçları hedefine varıyor mu?

 

Oruca yatanlar ile dayanışma sanki ölüm oruçlarını teşvik etmek gibi bir şey oldu.

 

Hepimiz biliyoruz, yaşıyoruz, bu ülkede adaletli bir hukuk düzeni yok.

 

Adil yargılanmak istemi bana göre ‘şimdiki siyasi ortama göre’ anlamsız.  Bugün ki siyasi atmosferde zaten adil hiç bir şey yok, istiyor ve atıyor içeriye ve yıllarca hiç bir suç olmadan ceza evinde yatırıyor, sıkıştırınca bir suç bulunuyor ve ömür boyu cezaevine tıkıyor.

 

Şimdi, Osman Kavala ölüm orucuna mı yatması gerek?

 

Adil yargılandı mı? Ondan daha fazla haksızlığa mı uğradınız, ondan daha fazla istismara mı uğradınız?

 

Siyasi hareketler varlıklarını ölümler üzerinden kurmaması gerektiğini düşünüyorum.

 

Umarım cezaevinde ki ölüm orucuna yatmış olanlar kritik seviyeyi geçmeden, muhatabı olmadığı bir eylemi bırakır...

 

Ölüm orucunun bir muhatabı olur, peki bugün ki başkanlık sisteminde muhatap kim?

 

Kimin vicdanını hareket ettireceksiniz?

 

Vicdan hareket etmiş olsaydı, ‘kadın cinayetleri’ durdurulabilinirdi, durdurulmuyor, hatta teşvik ediliyor katillere verilen hukuki kararlar ile…

 

Bu ülkede "hayat dönüş " operasyonları yapıldı, yapanlar pişman değil, hatta gurur duyuyorlar...

 

Bu ülkede onlarca insan ölüm orucu sonucunda ölüme yürüdü, peki kazanımları ne oldu?

 

İnsan hayatı her şeyin üstündedir, ölüm ile sonuç alınamıyor, alınmış olsaydı bu kadar sorun yumağı içinde bocalamazdık...

 

Evet, çok geç olmasına rağmen yeni duydum, açlık grevi yüz günü çoktan geçmiş... Yüz gün geçip gitmiş kaç kişi duydu? Ölünce duyulacak mı?

 

Yılın belirli gününde anmalara eklenecek iki isim veya daha fazla isim, sonuç ...

 

Önemli olan sonuçtur, kazanımdır, kazanılmış hakkın korunmasıdır...

 

Ölümler adil yargılanmayı oraya çıkarmayacak, adil yargılanma sorunu bir sitem sorunudur, devletin bakış açısı ile ilgilidir, o bakış açısı değişmediği sürece haksızlıklar, orantısız güç gösterileri hep olacaktır...

 

Bu ülkede her birey adalet istiyor. Adalet mekanizması elinde olan için adalet sorunu yok, sadece istismar edenler var deniliyor...

 

Devletin bekası için, devletin çıkarı için her türlü yol mubahtır, adalet filan olmaz diyorlar... Var olan tüm yasaları rahatlıkla bir kenara itip istedikleri gibi hareket ediyorlar, bakıyorlar her hareketin bir sonucu var, hemen ona uygun yasal düzenleme yapıyorlar... Kısaca her şey yasalara uygun, her şey iktidarın niyetine uygun hareket ediyor...

 

Peki, bu çark kırılmayacak mı?

 

Elbette kırılacak, gezi süreci o çarkın kırılmasının bir sembolüdür...

 

Sürekliliği olmadığı için insan hakları, evrensel hukuk normları ne yazık ki hayat bulamadan sönümlendi...

 

Bu ülkede yıllardır ölümcül kazalar olur, sistem bu ölümcül kazalardan ders çıkarmak yerine devam etmesi yönünde tavrını koyuyor. Bir iki ceza ile kazaların önlenmediğini biliyoruz, peki neden öyle bir tavır içinde iktidar? Çünkü küçük sermaye gurubunu rahatsız etmek istememektedir. Kazalar aslında küçük esnafın ve onları besleyen küresel firmaların işine geliyor, tüketim artıyor... İktidar bu kazaları önlemek ya da en aza indirdiği an zincirin kırılması anlamına gelir, o riske hiç girmiyor. Bizim organize sanayi dediğimiz alanlar otomobil tamir merkezleridir... Sanayimiz kazalara bağlıdır kısaca...

 

Siyasetimizde aynı şekilde ölümlere bağlıdır…

 

İktidar ne zaman sıkışsa bir yurtdışı / içi operasyona imza atıp, ‘etkisiz’ bırakılanların rakamsal açıklaması yapılıyor, bazı evlere bayraklar çekilip başsağlığı dileniyor, “kanı yerde kalmayacak!” denilerek başka operasyonlara zemin hazırlanıyor…

 

Selalar okunuyor, durmadan, sela... sela, ne için okunur?

 

Ölümleri durdurun, bir tarafın hiç umurunda değil ama bir tarafın canı acıyor, bari canı acıyanlar durdursun, başka yöntemler denensin, en son yapılması gereken eylem her zaman başta olmasın...

 

İsmail Cem Özkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.