Galata Gazete


28 Ekim 2022 Cuma

İkon!

İkon!

 

İkonlaştırmak veya ikona inanmak...

 

Yaratılan bir gerçekliktir ikon...

 

Gerçek olması veya olmasına da gerek yok, inanmak yeterlidir ikon için...

 

Bugün ikonlaştırdığımız mutlaka birileri vardır, çünkü ikonsuz kendimizi tanımlayamaz hale geldik...

 

Neden ikona ihtiyaç duyduk? Çünkü tanrısız "olamayacağımıza" karar vermek gibi bir şey, o zaman tanrı yoksa ikon var! Balkonda çizgili pijamalı bir fotoğraf birisinin ikonu olur ve ömrü boyunca "pijamalı fotoğrafım çekilir" diye çizgili pijamalı balkonda oturmadı... Çünkü onun ile yüzleşmektir balkonda çizgili pijamalı oturmak, o oturan kişi ikonlaştırılmıştır, dokunulmaz kılınmıştır...

 

Hepimizin bir dokunulmazlığı var değil mi?

 

Bazı konular hassastır, dokunmaaaa...

Kendisini bu iktidar karşısında güçsüz, yenilmiş hissedenlerin de dokunulmaz konusu vardır, "yetmez ama evet!". Kızdı mı birine mutlaka bir zaman aralığında bulacaktır kızacağı ve üstüne yapışmış olan yenilgi kokusunun çaresizliğinin getirmiş olduğu ezikliği...

 

Yalnızdır ama haklıdır, yenilmiştir ama yalnızdır.

 

Haklıdır ama haksız olarak güç karşısında ezilmiştir.

 

Ezilmiştir ama tarihten gelen haklılığı varır, tarih onu yaşanan olaylara bakarak haklı çıkarmıştır.

 

Üzerine atılan toprağın içinde ikonların kokusu vardır.

 

İkonlar bazı insanlara ağır gelir, taşıması kolay değildir, yüzleşirsen dönek olursun, yalnız kalırsın, sudan çıkmış balık gibi oksijensiz kalırsın! Kısaca ezilirsin, çaresizsin, yalnızsın...

Neden iktidar ile yüzleşmek yerine iktidarın oyuna gelmiş ve çıkar için kendisini satmış/ kandırılmış/ inandırmış insanlar ile yüzleşmeye çalışılıyor? Çünkü seni ezen bugün onu da ezmiştir, aynı potadasınız yıllardan beri...

 

Bugün üçüncü büyük parti olan HDP kurucuları ve bileşenlerin hepsi ya “yetmez ama evet”, “evet”, “boykot”çulardan oluşuyor... İçlerinde “hayır” diyen yok o meşhur referandumda... Varsa da kişiseldir, örgütsel değildir... Geçmiş seçimlerin kaçında HDP'ye oy verdin? Hani “son seçim bu, mutlaka iktidar karşısında olmak gerek, mazlumlar meclise girmesi gerek” diyerek sandığa gidip verdiğin oylar...

 

Bugün cezaevinde olan bir eski parti liderine gücü elinde bulunduran Erdoğan sağlı sollu saldırıyor, o da elinden geldiğince karşılık veriyor, iktidar gücü ve cezaevinde olan birinin karşı savunmasında duruşun nerede?

İkonlaştırmak... İkon olmak... İkon...

 

Acıların, çaresizliklerin, yenilgilerin, aynı çuval içinde olmanın getirmiş olduğu gerçeklik...

 

İkonlarda bugüne yanıt vermiyor...

 

İkonlar geçmişten güç almak için yaratılır.. Kök, geçmiş, yenilgiler tarihi...

Kavga ileride olacaklar için verilir, kavga ile geçmiş düzeltilmez...

Bugün, bir kadın tutuklandı, kadını bahane eden iktidar onun gibi düşünenleri mahkum etmese dahi susturmanın, yalnızlaştırmanın yolunu açmaya çalışıyor... Yani korkuyu ekiyor, tarlanda korku büyümesin istiyorsan o tarlaya düşen tohumu çürütmen gerek ama sen görmezden gelip o geçmişte benim yenilgimin sebebi diyerek bakıp sessiz kalırsan, tarlada büyüyen korku senin kalan cesaret tohumunu da yok eder gider, ikona dua etmeye, balkondan gelip o pijamalı adamın seni kurtarmasını beklersin!

 

İkonlar hiç bir kimseyi bugüne kadar kurtarmadı, kurulmayacaklar da...

 

Varsa bir mücadele, varsa gücün ve cesaretin, varsa geleceğe karşı umudun, varsa çevrende senin gibi düşünenler yenildin, ne ilk yenilgi ne de son yenilgin,  ne der Fidel Castro "Biz kaybedersek yeniden ayağa kalkar deneriz, Diktatörler yenilirse bir daha gelmemek üzere devrilir giderler."

 

Tarih senin haklı olduğuna bakmaz, tarih yaşananları sadece not eder. Senin tarihi değiştirme hakkın var, elbette yorumlama hakkını kullan ama değiştirme hakkını da yorumlar arasında yok etme…

 

İsmail Cem Özkan 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.