Sansür…
12 Eylül öncesi bir sansür
kurulu vardı, tek elden orada sansürlendi... Bugün ise sansür yapan kurum
sayısı fazlalaştı, tek elden yerine eskisi gibi tek ideoloji ve tek parti
çıkarını gözeterek sansür kurulları farklı mekanlarda çalışmaya devam ediyor.
Kurum sayısı artınca elbette çalışan eleman sayısı da arttı, bir de sansür
kurullarına dahil olmayan gönüllülerde toplum içinde aynı işlevi –rejimi/
istikrarı korumak- adına yapıyor...
Sansürün amacı bellidir,
rejimin yalanlarını ortaya çıkaracak bilgileri- pardon doğrularını ve
yaratılmış gerçeklikleri hakkında oluşacak soruları baştan önlemek amacı ile
sistemin arıtma birimidir... Evimize gelen suları nasıl ki su arıtmadan geçirip
yeniden temizliyorsa, bize ulaşacak olan bilgilerde devletin bekası için
arındırması ve halkın yararına olmayan tüm bilgilerin temizlenmesini gereklidir
ve bu işi adı farklı olan sansür kurulları yapar.
Halkın iyiliğini düşünen
kurumlara verilen genel isim sansür kuruludur ama artık sansür demiyoruz, her
kurum için oluşturulmuş birimlere birden fazla isim verilmektedir...
Yayınevi sahipleri
yayınladıkları kitabı daha çok satmak için okuyucusunun istediği dili yakalamak
adına sansür yapar, devlet adına görev yapanlar ise halka zararlı bilgi
gitmesin diye...
Ortada bilgi varsa devletin
çıkarı veya şirketin çıkarına ters geliyorsa ya süzerek kullanılır ya da
görmezden gelip yokmuş gibi davranılır. Her durumda da sansür vardır, birinde
görülen diğerinde görünmeyen…
Günümüz koşullarında
sansürsüz toplum ve şirket olmaz, çünkü çıkar varsa orada sansür
kaçınılmazdır...
Sansürlerin hepsinin işlevi
aynıdır, zarlı olacak bilgiyi / kelimeyi temizlemek…
Reklamını kesen sansür
kuruluna Basın İlan Kurumu, ekranda kelime cımbızlayana RTÜK, cumhurbaşkanına
hakaret suçu ve takibi için oluşturulmuş avukatlar grubu... Maliye bakanlığında
bile sansür kurulu var, bazı rakamlar yok sayılır ya da görmezden gelinerek
eksik bırakılan rakamlar halka açıklanır… Aynı şeye benzer söz konusu işler ise
istatistik kurumu içinde geçerlidir, öyle örnekler alınır ki sokağın sesi
farklı çıkar her açıklamada… Piyasayı belirleyen kurumların açıklaması aynı
şekilde, kısaca kamuoyunu etkileyecek her açıklamanın olduğu yerde bir sansür
kurulu vardır…
Bu arada “Sansür Kurumu/
dairesi” diye bir kurum kaldı mı?
İş yerinde patrona iş
arkadaşını ispiyonlayan da farklı bir sansür kurumu işlevi görüyor, o gelince
otosansür devreye giriyor! Patronun/ daire başkanlarının kulağı olanların
olduğu yerde ister istemez otosansür devreye girer, patronun/ daire
başkanlarının hoşuna gidecek haberlerin oluşumunu sağlayanlar da farklı bir
sansür kurulu işlevi görür… Sansür hep içeriye karşı yapılmaz, bazen içe
yönelik sansür kurulları da olur. Devletin lideri bir gün çıkar der ki
“kandırıldım!” bilin ki orada ters sansür hayattaki görevini yapıyordur!
Sansürsüz anımız yok gibi!
Metrobüs'te / otobüste
yanında duran/oturan kişi WhatsApp yazışmayı okuyor ve polise şikayet ederek
kurumun kendisine verdiği görevi yerine getiriyor...
İran’da bugünlerde
kadınların ayaklanması ile başlayan süreçte internet kesilmesi ve
sansürden bahsediyor ama bizde de hiç bir şey eskisi gibi değil... Yaşantımızın
her anında süzülmüş bilgiler altında gerçekten uzaklaştığımız bir yaratılmış
gerçeklik içinde hayatı anlamaya ve kavramaya çalışıyoruz…
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.