TKP ve Marksizm
Sait Almış ve Mehmet İnanç Turan baş başa vermiş ve TKP
üzerine bir kitap yazmışlar. Elbette hangi TKP dediğinizi duyar gibiyim,
elbette iki kongreyi aynı anda yapan siyaset tarihinde bir ilki başaran son TKP
ya da öteki adı ile TKP – Gelenek. Neden “Gelenek”, çünkü TKP resmi teori
dergisi olmasından ötürü. Yoksa bizim tarihimizde TKP o kadar çok ki, kimin ne
zaman kurduğunu bile karıştırabilirsiniz, çünkü devletin kurduğu TKP bile bu
ülkede siyasi yaşamda kısa da olsa var oldu. Yine yeraltında yaşayan TKP aynı
anda iki tane bile olabilmiş, ayrı ayrı kongreler toplantılar yapmış ama büyük
birader Sovyetlerin müdahalesi ile “korsan” kurulan TKP’nin feshi ve o
toplantıya katılanların ağır mahkumiyet almaları ile sonuçlanmış tarih izlerini
dahi bulabilirsiniz… TKP tarihi
süreklilik arz etmiş ama tek bir ideoloji ve doğru çizgi takip etmemiş, bunda
da elbette Sovyetlerin çıkarları söz konusu olmuş. Bir anlamda TKP çizgisi Sovyetlerin
ülkemizde bir lobi faaliyeti ya da başka söylem ile gönüllü konsolosluk
yapmıştır. Bunun suçu ya da sorumluluğu TKP’eye tek başına ait değildir, çünkü “Tek
Ülkede Sosyalizm” anlayışının ve verilmiş perspektifin sonucudur. Onlar sadece
üzerlerine düşen görevi layığı ile yerine getirmeye çalışmışlardır. Parti disiplini
içinde olaylara bakmışlar, değişen iktidara göre birbirine zıt kararlar dahi
alabilmişlerdir.
Elimizde ki kitapta Almış ve Turan başa başa vermiş TKP’yı
konu alarak Stalinizm ile yüzleşmeye girmişler. Kitap, TKP eleştirisi gibi
okuyorsunuz ama aslında kitabın arka öyküsü Stalinizm ve onun yaratmış olduğu
teori kopuş ve Sovyetlerin yenilgisini anlama çabasıdır. Baştan yazayım, her
iki yazar TKP’yi; oportünist, Stalinist, yurtsever, Kürt sorunu karşısında
devletçi, küçük burjuva partisi ve çelişkiler içinde olan bir parti olarak
tanımlıyor. Bu tanımlamalar ile zaten baştan tartışmayı noktalıyorlar, cevap
dahi beklemiyorlar.
Yazarlar kendilerini TKP – Gelenek tüzüğünde olduğu gibi
sosyalist devrim inancı içindeler. O perspektiften baktıklarını açıklıyorlar. Ama
sosyalist kavramını Stalin gibi bakmadıklarını, devrim sürekli ve her ülkede
olduktan sonra sosyalizm geleceği inanıcını taşıyorlar. Yani Stalin’in yaptığı
gibi “tamam devrim bu ülkede oldu önce bunu yaşatalım, daha sonra duruma göre
bakarız” demiyorlar, çünkü Stalin’in bu bakışı İspanya’da gerçekleşme ihtimali
yüksek olan devrimi yok ettiği tezi üzerinden eleştiriyorlar. Sırf Sovyet
devrimi yaşasın diye Hitler’in cinayetlerine dolaylı ortak olduğu vurgusunu
yapıyorlar. Stalin iktidarı aldıktan sonra öncelikle kendisine rakip gördüğü
tüm yoldaşlarını göstermelik mahkeme kararları ile sürdüğünü, öldürdüğü ve bu
sayede devrimin önemli birikimini yok ettiği vurgusunu yapmaktalar. Kısaca bugün
sosyalist dünyada yaşanan kafa karışıklıkların, Marks ve Lenin’in devrim,
sosyalizm bakış açısını ters yüz ettiği için “Stalin suçludur” ve onun ile
hesaplaşmak gerektiği üzerinden yaklaşıyorlar.
Kitap ağırlıkla Kemal Okuyan, Aydemir Güler ve Metin
Çulhaoğlu yazıları üzerinden eleştiriyor. Onların çelişkilerini, Stalinist
bakış açısı taşıdıklarını aldıkları cümleler ile kanıtlamaya girişiyor ve
eleştiriyorlar. Marksizm açısından ve ideal olan teoriler ile böyle olmalıdır
diyorlar. Kısaca kitap, kendi duruşları noktasından TKP’ye bakışı ve Stalinizm
ile yüzleşme devam etmişler.
Bu kitap içinde TKP tarihini bulamazsınız, sadece teorik
olarak ideoloji eleştirisi ve kendi duruşlarına göre sosyalizm bakış açısını
bulabilirsiniz. Her kitap bir anlamda yararlıdır, çünkü sizin duruş noktanızdan
göremeyeceğiniz ayrıntıları göstermesi açısından. Vakti olanlar Stalin’ine
eleştirel bakış konusunda bilgi birikimini geliştirmek için faydalı kitaptır,
okuyun derim.
İsmail Cem Özkan
Sait Alamış, Mehmet İnanç Turan
Türkiye Komünist Partisi ve Marksizm
Etki Yayınevi, İzmir 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.