Galata Gazete


18 Temmuz 2014 Cuma

Yeryüzüne savaş düştü!

Yeryüzüne savaş düştü!

Savaş çığlıkları yeryüzünü yine doldurmaya başladı. Savaştan çıkarı olanlar, ekonomik kriz var diye kasalarını dolduranlardır. Her savaş yeni zenginleri ve yeni refah düzeyini artırması anlamına gelir ama savaşın olduğu coğrafyalarda tersi söz konusudur. Savaşın olduğu topraklarda insanlık tarihinin tüm birikimlerinin yok olması anlamına gelir. Sadece insanlar ölmez, insanlığın birikimi, geleceği de yok olur.
Savaşın ahlakı yoktur, o kocaman bir yalandır.
Savaş olan yerde hiçbir kural söz konusu değildir, binlerce yıldır savaşan insanlık savaşın kurallarını kağıt üzerine yazmıştır, ama her savaş insanlık suçunun cömertçe işlendiği zamanı temsil eder, savaşta kaybeden insanlık mahkemesinde yargılanır ve mahkum edilir, kazanan kahraman olarak tarih kitaplarında yerlerini alırlar. Savaşta ortaçağ şövalyelerin ahlakı yoktur, zaten onlarda ahlaksızdı. Kuralları koymuşlar ama sonunda ölüm olan çatışmalarda hiçbir kuralı uygulamamışlardır, elbette romantik ortaçağ filmleri dışında. Diri diri insan derisini yüzmek o döneminin ahlakı içindeydi ve bu deri yüzmenin dünya üzerinde bir coğrafi alanı yoktu. Batıda insan yüzerlerken, Osmanlı da insan yüzdü. Osmanlı topraklarında derisi yüzülen şairler, köylü ayaklanmasını yapan “yarın yanağından gayrı, her yerde hep beraber” diyen ‘Dede Sultan’ da vardır.
Savaşın ahlakı yoktur, o kocaman bir yalandır. Ahlakı diye düşünüyorsanız bana bir tane kurallara uyulmuş savaş gösterin. Yoktur, olamaz da. Vietnam Savaşı da tarihin en kirli savaşıdır, Yugoslavya’nın parçalanmasını sağlayan iç çatışmada.  Türkiye kurulduğu günden bu yana Kürtlere karşı yapılan seferler de, adı konmamış savaşlar da kirlidir. Yakın tarihimiz ve hala yaşanan sonuçları ile savaş kirlidir ve kuralı yoktur.
Savaşa karşı öyle duygusal tepkiler ile karşı olunmaz...
Savaşta çocuk ölür, sadece çocuklar ölüyor diye savaşı kınayanları “normal olarak” görmüyorum, çünkü “savaşta sadece çocuklar ölmesin” demek ne demek; “ey bilim adamları çocukları öldürmeyen silah yapın, anasını, genci, yaşlısını, babasını öldürün” demek değil mi? Savaş öldürür, hem de önüne geleni yok eder. İnsanlığın birikimini yok eder, geleceği yok eder. Savaşa karşı olmak demek, çocuklar ölmesin demek değildir. Çocuk fotoğrafı koyup savaşa hayır demek değildir.
Savaşa ya karşısın ya da savaştan çıkarın olduğu için ticaretini yaparsın, ama bunlardan birisi değilsen başını kuma gömmüş bir devekuşusun demektir. Savaştan kaçarı yoktur, sen her ne kadar savaş ile ilgilenmezsen de savaş senin ile direkt ya da dolaylı olarak ilgilenir. Ya canını alır ya da canın ile bütün birikimlerini, ülkeni, gelecek hayallerini de alır götürür. Savaş; cinsel taciz, tecavüz, organ nakli, çocuk ticareti, kadın, erkek ticareti, yaşı erişkin olmayan çocukların geleceği için satıldığı bir zaman dilimine dönderir. 
İki bloklu dünyadan Sovyetler Birliği’nin tarih sahnesinde yerini aldığı günden beri üçüncü dünya savaşı olmasından daha beter savaşlar dünyanın her yerinde olmaya devam ediyor. Dünya savaşı denmemesinin tek nedeni bloklar halinde savaşılıyor olmamasından kaynaklanıyor. Afrika kıtasında savaş değmemiş bir ülke kalmamıştır sanırım, Ortadoğu sürekli savaş halinde. Avrupa kıtası son yılların en büyük katliamına ev sahipliği yaptı, Asya iç çatışmalar ve Afganistan işgali çokuluslu hale aldı. Hindistan ve Pakistan sınırında yer alan halka karşı savaş halinde. Doğu bloğundan bağımsız olan devletler iç savaştan henüz çıkamamış, barış görüşmeleri dahi yapılmadan parçalı yaşamaya devam ediyor. Dünyanın her coğrafyasında savaş sürüyor ama hala adına üçüncü dünya savaşı diyemiyoruz.
Kapitalizm kendisini, savaş bütçesi ile krizden kurtarmaya çalışıyor.
Ortadoğu işgaller, sınır çatışması derken “Arap Baharı” adı verilen domino taşı etkisi ile ülkenin kader çizgisi kırıldı ve yeni süreç iç çatışma ve sınırları kağıt üzerinden de silen savaşlara sahne oluyor.
Son günlerde yeniden alevlenen İsrail - Hamas savaşına tepki konurken; “katil İsrail devleti” demek bana göre devlet kavramını bilmemek anlamına gelir. Devlet her daim katildir ve kurbanları her daim suçludur. Bu evrensel bir yasadır... Devletin olduğu yerde doğa, insanlar ve diğer canlılar ölür... İsrail, Gazze’ye kara harekatı yapıyorsa ona bu olanağı veren ve ortam hazırlayanlar da vardır ve suç tetiği çeken kadar o tetik çekmek için ortam hazırlayandır. Yani cinayet ortaktır ve tek taraflı protesto edilemez...
Savaş, kısaca ahlaksız ve kuralsızdır. Ahlaksız olanlar savaşı savunur.

İsmail Cem Özkan 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.