Dünya mizah
günü 7 Ocak’tır!
7 Ocak 2015
tarihi kanlı bir gün olarak mizah tarihine geçti. Mizah dergisi olan Charlie
Hebdo dergisine yönelik saldırıda çalışanları, mizah yazarları ve
karikatürcüleri hayatını kaybetti. Yapılan saldırı dergiye yapılmış gibi
gözükse de aslında mizaha karşı yapılmış saldırıdır.
Mizah elbette
ilk defa saldırı altında değildir, sürekli mizah ve mizah yapanlar hakkında
saldırılar düzenlenmektedir. Mizahın keskin dili, erk sahipleri ellerinde ki
baskı araçları ile törpülenmekte ya da yok etmek için her türlü araç
kullanılmaktadır. Osmanlı
zamanında padişah ve onun gölgesinden güç alanlar; mizah üretenlerin ve orta
oyunu ile düzeni hicvedenlerin derileri yüzülmüş, şehir içinde eşek/ deve
üzerinde yüzülmüş derileri ile halka sergiletilirlerdi. Bu sayede halka
dilinize mukayyet olun, yoksa sonunuz bu adamlar gibi olur denirdi. Osmanlıda
oyun bitmezdi ama mizahçıda bitmedi. Her dönem, her tiran yönetimi altında bile
mizahçılar eserler üretmiş, halk ile kucaklaşmıştır. Osmanlı zindanları her
dönem bir mizahçıya ev sahipliği yapmıştır. İşkence aletleri buna şahitlik
eder. Osmanlıda arşivleri ve tarih yazıcılığını elinde bulunduranlar bu büyük
mizahçıları yok saymış, hatta tarih defterlerinden silmek için her türlü oyunu
oynamıştır. Sözlü olarak günümüze kadar gelen mizahi eserler, onları
yaratanların simlerini fısıldar…
Mizaha
hoşgörüsü olmayan toplumlarda baskı, zulüm, tiran yönetim yaşamın günlük olayı
olarak karşımıza çıkar.
Osmanlı'dan
miras olarak doğan Türkiye de aynı uygulamanın daha çağdaş hali ile
karşılaşırız. Mizah yazarları, şairleri de aynı sonucun başka boyutu ile
karşılaşırlar. Sürgün, işkence, işsiz bıraktırılarak açlık ile eğitime tabi
tutulmuşlardır. Dergileri kapatılmış, yazdıkları sayfalar boş olarak çıkmıştır.
Sürgün,
işkence, mahpus damları mizahçılara yabancı değildir, onları kucaklar.
Mizah her
dönemin dogmalarına dokunur ve o dogmalardan nemalananların şimşeklerini
üzerine çeker. Sadece şimşek mi, elbette taşeronları aracılığı ile dolaylı
saldırı altında kalırlar. Evleri kurşunlanır, ateşe verilir, elbette devlet
mahkemelerine kadıların huzuruna çıkarılmak istenmiyorsa. İşverenine gözdağı
verilir, açlık ile eğit derler, törpüle derler.
Mizahçı
dokunulmaz değildir ama dokunulmazlara dokunur.
Mizahçı
korkar, bazı mizahçılar artistlerin donlarından mizah üretmeye çalışır, işi
rast gider ev alır, kendisini güvende hisseder. Dokunmaz dokunulacak konulara
ve der ki toplumun hassasiyeti vardır, o hassasiyete mizahçı olarak dikkat
etmek gerek. Bu otosansürün başka bir ifadesidir.
Korkuya boyun
eğmiş birinden mizahçı olmaz, olursa işte popüler işlere imza atar ama yaşarken
rahat, öldükten sonrada kimse onların eserini dahi anımsamaz.
Irkçı, faşist
dönemde faşizmin gücünden etkilenen ve onların ırkçı söylemlerini ülkemizde
uygulamış bir çok mizahçı olarak kabul edilen karikatürcü tarihimiz içinde
varlığını korumaktadır. Hatta o kişilerin heykelleri bile şehir meydanlarında
bulunmaktadır.
Mizah dikenli
tellerin arasında keyif ile uçan ve dikenler ile dalga geçebilecek yürekliliğe
sahip olmayı getirir.
Mizahı dalga
geçme aracı olarak algılayan ve onu küçültmeye ve küçümsemeye çalışanlarda
olacaktır. Elbette mizahın içinde dalga geçme keyif verecek boyutta vardır ama
sadece dalga geçmez, onun esas işlevi dalga geçerken dokunulmaz olarak görülen,
dogmaları yıkmasıdır. Kısaca mizah riskli bir iştir.
Mizahçılar ile
şarlatanları karıştıranlar çok olur. Şarlatanlar erk sahibinin yanında erk
sahibini güldürmek için emek sarf eden kişidir, sarayın soytarısıdır. Soytarı
içeriği boş, balon cümleler ile anlık espriler ve anında unutulacak iğnelemeler
ile erk sahibini ve çevresini güldürürken, mizahçı eserinde yapmış olduğu
nükteler anında hissedilmese de daha sonra acı verecek boyutta bir etki
yaratır. Eğer bu etki yoksa orada mizah işlevini tam yapabilmiş değildir.
Mizahçılar
elbette her konuya dokunmak ve savaşmak zorunda değildir. Her mizahçı bulunduğu
koşullar içinde tercihini yapmak ve o tercih içinde olaylara ve olgulara
yaklaşmak özgürlüğüne sahiptir.
Mizahçı erk
sahibinin yanında, lehinde ürün vermez, verdiği an mizahın işlevine, tanımına,
duruşuna hançer sokmak ile birebir anlamdadır. Mizahçı her koşulda muhalif
olmak ve ezilenlerden yana tavır almak ile yükümlüdür. Mizah, ezenin haksız
kazancını, kara paranın kaynağını ve kullandığı dini, dili, ırkı ve işlevini
sorgulamak halka “kral çıplak” diyebilme özgüveni içinde haykırmasını
bilmektir.
Mizah ezene
methiye düzmez, eleştirir, yerer, nükteler ile alay eder. Çünkü bilir ki,
ezenden kaynaklanır bu dünyanın düzensizliği, adaletsizliği...
Mizahçı bilir
ki bu düzenin devamı, insanı yok eder, özgürlüğü ortadan kaldırır, özgünlüğün
yerini fabrikasyon bilgiler alır. Mizah var olan tüm düzene, sistemli işleyişe,
karşıdır, eleştirendir.
Mizah olan
yerde bir adaletsiz işleyiş vardır.
Fransa’da
gerçekleştiren saldırı mizahadır.
Ve mizah
susmayacak!
Mizaha karşı
yapılan bu saldırılar gerçeklerin üzerini örtmeyecek!
Dogmaları
açığa çıkarılıp, insanoğlunun yaratmış olduğu zavallı biat kültürü mizahın
dilinden nasibini alacaktır.
Mizah tabuları
yıkacak, yerine yeni tabu oluşturmayacaktır. Oluşan tabuya da karşı mizah
dilini kullanacak ve yıkacaktır.
Mizah
yıkıcıdır, o yüzden hiçbir saldırı, hiçbir güç mizahı yıkamaz!
Mizahı hiçbir
tiran yok edemedi, bugün ki taşeronlar ve erk sahipleri de yok edemeyecek!
7 Ocak dünya
mizah ve mizahçılar günüdür. Bu katliam her sene bugün mizah gününde anılacak
ve o katillerin çirkin suratları her sene tekrar tekrar deşifre edilecektir.
İsmail Cem
Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.