Horoz dövüşü!
Bir meydan etrafı çit ile çevrilmiş, çitin dışında
insanlar, içinde iki horoz. İnsanlar horozlara bakarak heyecanlı bir şekilde
bir birine bir şeyler anlatıyor, öte yandan ellerinde ki paraları birine
vermekte ev heyecanlı bir şeklide kendi saffını belirliyor. Ortada horoz bir
şeylerin farkında, oraya neden geldiğini biliyor. Sahibine para kazandıracak ve
kendi gücünü gösterecek. Horoz kendisinden emin, daha önce yaşadığı olayların
bir birikimini üzerinde taşıdığı yaralar ile göstermekte. Rakibi de öyle. Horoz
etrafına bakınırken, sahibi tarafından kışkırtılmakta. Sahibi bıraksa hemen
rakibinin gözünü oyacak.
Bir küçük oda, duman içinde. İçeride insanlar ve horozlar.
Yasak bir şeyi yaşıyorlar. Yasak ama heyecanlı. Orada ne döndüğünü tüm şehir
biliyor ama kimse bilmiyor. Yasak koyucu gözünün tekini kapatmış, kara para
olmadan düzen olmaz, bu devran dönmez. İşsizler kendilerine iş yaratmışlar,
devlete ve sosyal barışa bir zararı yok! Bu devran böyle gelmemiş ama böyle
gidecek, göz yumanda, göz yumduran da ve olaydan faydalan da memnun! Küçük bir
oda, toplumda pek göze batan bir yerde değil. Şehir yaşamı içinde zaten
kimsenin de farkına olmayacağı kadar küçük bir kesimi ilgilendiren şey… bir
küçük oda, belki bir binanın bodrum katı ya da eski bir gecekondu, şimdilerde
varoş diyorlar. Varoşlar gecekonduların üzerine çıkılan katlar ile oluştu.
Sahibi para kazandı, şehir megakent oldu. Övünç kaynağımız. Övünüyoruz
nüfusumuz ile, rızkını kara para veriyor! Bir küçük oda, içeride sigara dumanı
kaplamış, heyecanlı sesler arasında bir horozun sesi, son nefesini verecek gibi
bağırıyor! Kalabalıktan her hangi biri bu sese kulak dahi kabartmıyor, güneş
çoktan doğmuş ya da batmış kimse bilmiyor. Orada zaman başka şeylere bakarak
söylenebilir, hayatın ve dünyanın döngüsünün çok dışında… Zaman hızla akıyor
ama kimse bu akan zamanı düşünecek kadar kendisinde değil. Horoz rakibinin
gözünü oymak için fırsat kolluyor, sahibi kazanacağı parayı düşünüyor, o
mekanın sahibi her gün kaynattığı çorbaya bir katkı daha geliyor diye içten
seviniyor, çünkü bir başkasının yanına gidip emir alarak çalışmıyor.
Özgürlüğünü bu şekilde yaşıyor… Özgürlük görecelidir, paradigmaya göre değişir!
Havanın nasıl olduğunu dışarından yeni giren üzerinde
getirmiştir. Ama içeride kimse bunun farkında bile değil, zaten ilgi alanlarına
da girmiyor. Meydanda iki horoz kavgaya tutuşmuş, kimin kazanacağı konusunda
iddialara girilmiş, saflar bellidir. Biraz sonra kimin kazanacağı belli olacak,
birileri sevinç çığlıkları atacak, birileri yere tükürecek ve kaderine
küfredecek. Sokakta duymadığınız küfürleri orada havada aslı bulabilirsiniz…
Devletlerin tarihi de sanki bu mekanda yaşananlar gibidir.
Kapalı toplumlar kendi dünyalarında yaşarken dışarıdan gelecek her hangi bir
saldırı karşısında çaresizdiler. Eğer yaşadıkları devlet gibi göz yuman
devletler varsa o zaman sorun yok ama kara para bir küçük toplum içinde pek
rahatsız edici değildir ama uluslar arası ilişkiler içinde kara para kontrol
edilemez ise devletlerin çöküşü anlamındadır. Sistem kendi güvenliğini sağlamak
ile yükümlüdür, o yüzden güvenlik için milyarlarca para harcarlar aynı zamanda
güvenlik sistemin can damarıdır, o alan için kurulan sanayi kriz içine girmiş
ekonomiler içinde aynı zamanda çıkış kapısıdır. Silah sanayisi için devletlerarasında
çatışma kışkırtıldığı gibi, silah sanayisinin sahibi olan ülkelerin dışında
kalan ülkelerde de iç savaş ortamın yaratılması için iç çelişkiler kullanılır. Silah
sanayisi için savaşlar, çatışmalar kaçınılmazdır… o yüzden iki horoz
karşılaşması gibi bir çok ülkede kapışan horoz konumunda olan taraflar
mevcuttur. Kışkırtılırlar, çatıştırılırlar, kan davaları oluşur ve yeni
cepheler ve sınırlar oluşur ama bu işten kazanan sistemdir. Sistem yanında
silah sanayisidir. Silah sanayisi ile kriz içinde olan gelişmiş ülkeler toplumsal
ve ekonomik krizden çıkarlar. Bir mekanda, ülkede yaşanan horoz dövüşü toplum
dinamiklerine hiçbir katkı sunmuyormuş gibi gözükebilir, hatta orada oluşan
kara paranın toplum barışına katkısı yokmuş gibi algılanabilir ama üniversal
açıdan bakıldığında küçük bir değişimin nasıl bir dalgaya yol açabileceği bu
küçük öykü içinde de görülebilir.
Kontrol edilebilen her şey serbesttir, ama kontrol dışına
düştüğü an sisteme zarar verecek konuma gelebilir, o yüzden sistem kendi
güvenliğini değişik adlar ile yapar. Birleşmiş Milletler Dünya Ticaret Örgütü,
NATO gibi kurumlar boşuna kurulmamıştır ve bu güvenliğin istikrarlı olması için
ellerinden geleni yaparlar.
Birinci dünya savaşının sonucunda birçok yeni sınır oluştu,
o sınırların çizilmesi sürecinde birçok ulus bir biri ile kavga etmeleri için
silah yardımı aldı. Meydanlarda o ulusların çocukları bir birini boğazlarken
birileri o kanlardan para kazandı. Ölen ulusun çocukları ise bir birleri ile
kavgalarını anti - emperyalist mücadele olarak gördüler. Bugün dahi okuduğumuz
tüm tarih kitaplarında tarih yazıcıları bize öyle olduğunu söyledi, bizlerde
hiç sorgulamadan kabul ettik.
Horoz dövüşü karanlık bir odada devam ediyor…
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.