Projeler bitmiyor, rant kapısı kapanmıyor!
Projeler son kırk yılın vazgeçilmezi, iktidarda kalmanın,
istihbarat toplamanın ve de yeni rant alanları yaratılmasının vazgeçilmez
uygulamasıdır. Projeler birileri tarafından desteklenir, birileri proje
yapmanız ve standart başvuru yapmanız için kurslar bile açar. Proje yazmak
artık bir meslektir, yazmanın dışında proje takibi yapmak artık bir meslek!
Eskiden gazetecileri (gazete sahipleri iş adamı olduktan sonra) patronu için
resmi makamlar içinde iş takibi yapmak sıradan bir ek iş olmuştu. İşi bağlayan
gazeteci ödüllendirilir, birden küçük bir dairede yaşayan gazeteci boğazda
yalılarda oturup, viski eşliğinde klasik müzik dinleyebileceği bahçesi bile
oldu. Bahçesinde verdiği kokteyller ile iş bağlantısı için yeni ilişkiler
yaratmak işin başka boyutudur. Medya ile arası iyi olasına özen gösteren kara
para aklayanlar, kara para ile rüşvet dağıtanlar ve alanlar bu kokteyllere
katılıp karşılıklı çıkar ilişkisi içine girip yazılmamak kaydıyla ilişkiler
ucundan açığa verilirdi. O günlerin cengaver gazetecileri bugün dahi görünmeyen
koruma zırhları içinde olmaları o yazılmamak kaydıyla öğrendikleri yüzündendir
büyük olasılıkla…
Medya parası olanların tekeline geçtikten sonra haber
servisi yapan ajanslarda kendilerinden talep edilen haberlerin peşinden koşmaya
başladılar. Çünkü piyasa koşulan göre uygun ürün üretmeyenler piyasadan
silinmeleri kaçınılmazdır. Devlet olanaklarını kullanarak liberal söylem adı
altında zaten otosansürün bol uygulandığı alan bile artık o otosansür içinde de
piyasa sansürü uygulamaya başladı ve iktidarın PR çalışmasını yapar hale geldi.
Çünkü talep edilenin karşılığını veremeyen gazeteciler elenecektir, elendiler
de geriye jurnalci diyebileceğim eline geçirdiği bilgiyi önce istihbarat
dairelerine servis eden medya çalışanları aldı. Gazeteci editörünün bir aracına
dönüştü, editör ne derse o haberi gören “Murtaza” adını verebileceğim gazeteci
kimliği taşıyanlar aldı. Editöre kim hangi konuları istediğini her sabah
toplanan medya gündemi belirliyor. Orada ilk soru hangi haberler işverenimin
çıkarına uygun hangisini bugün görelim, hangi başlık altında hangi haberleri
görelimdir. Sayfa düzeni bile önceden bellidir, sadece boş bırakılan alan
editörün gözetiminde gazeteci kimliği olanlar tarafından doldurulacaktır. Medya
projedir, proje devam ettiği sürece oradan birileri maaşını alacak, proje
bitince verimliliği ortadan kalktığı için o bölümde ya da medyada ortadan
kalkacaktır. Ülkemizde proje medya ürünleri arşivleri bile aklamadı, belki
birileri medya çöplüğünde o medya organlarının bir iki sayfa alıntısına
rastlayabilirler. Dijital ortamda arşiv de medya ile birlikte yok olup
gitmektedir.
Projeler hayatın her alanına girdi, girmediği hiçbir alan
yoktur. Çocuğunuzu nasıl eğitirsiniz projesi ve model anne ve çocuğa davranışı
gösteren profesyonel annelik bile bir proje ürünü olarak hayatımızdadır. İnsan yavrusunun eğitmeni olursa köpeklerin
olmaz mı, proje her alan için yapılmaktadır, yeter ki birileri para versin!
Yaşadığımız şehirler projeler ürünü olarak yeniden
biçimlenmektedir, bir çok haklı gerekçeler projeler için neden olarak kıvılcım
olarak kullanılmış ve artık o haklı gerekçelerin yerini sadece rant çılgınlığı
almıştır. İktidara yakın inşaat firmaları devletten aldıkları projeleri onların
güvencesi altında hayata geçiriyorlar ve kasalarına paraları doldururken günlük
yaşamları da ortanca eşine kadar döndü… Proje yapanlar birden devlet olanakları
ile zengin olurken, elbette devletlerin üstünde olan uluslararası kurumlarında
projelerine sınır tanımadan katılıyorlar. Yanlarında çalıştırdıkları proje
yazıları ve proje takibi yapan profesyoneller ile hibe projelere dört elle
sarılmaktalar ve birden yardım sever gözüken projeler sayesinde itibar ve para
kazanmaya devam ediyorlar.
Şehirler yeniden yapılanırken gökyüzüne doğru büyümektedir.
Yer altında metrolar sayesinde semtler bir birine bağlanırken, yer üstünde araç
trafiğinin kaldıramayacağı sokaklar ve yetersiz yer altı hizmeti ile bu yeni
şehrin silueti değişmektedir. Sürekli kapalı olan caddeler ve sokaklar yeni
şehrin vazgeçilmezi olarak karışımıza çıkmaktadır. Firmaların çıkarı
düşünülerek yapılan işler aslında genel insan yaşamı ve şehir yaşamı açsından
bakıldığında karlı gözüken işlerin aslında büyük zarar olduğu gerçeği ile karşı
karşıyayız. Çünkü şehir yaşamında amaç sadece ticari hayatın akması değil,
hayatın bir bütün olarak refah düzeninin artması ve buna bağlı olarak hayatın
uzamasıdır. Bütün bunların göz ardı edildiği projeler sadece firma için karlı
gözükmekte ve firmanın sahibi işinden evine helikopter ile gidip gelmektedir. Şehir
gürültüsüne gün geçtikçe bu helikopterlerde katılmaya devam edecektir, çünkü
karayolu ve altı yapısı yetersiz yerlerde lojistik artık havadan olmak
zorundadır. Bugün İstanbul gibi metropol şehirlerde kanser gibi hastalık salgın
hastalık gibi yayılmıştır. Sinirleri sürekli gergin, en ufak sürtüşmeyi kavgaya
dönüştüren, bencil, saygısız ve komşusu ile hiç tanışmayan bireyler topluluğu
olduk.
İstanbul’da proje bitmiyor, sürekli bir proje ve sürekli
yeni rant kapısı... ‘Martı projesi’ bunlardan biri ama bu proje ile kaç kuş
pardon martı vurulduğunu düşünüyorsunuz? Çünkü bir projeden birçok proje
faydalanıyor... Martı projesi için deniz doldurulacak… Peki, o deniz için
nereden moloz alınacak? Etraftakilerden, dağdan, ovadan! Evet, kentsel dönüşüm
moloz çöpü ortaya çıkarıyor ve o molozların uzak yere dökülmesi maddi yük!
Zaman ve yok pahalı bir şey! (Zaten yeteri kadar geniş caddeler yok, var
olanlar ise günlük trafiğe yetmiyor.) Metro inşaatı moloz üretecek ve aynı
sorun onun için de geçerli... Yenikapı miting alanı molozları nereden gelmişti?
Orada moloz taşıma işi yapan firmalar kimindi? Molozları nereden getirdiler?
Acaba Yenikapı miting alanın altında moloz olarak dökülen toprak kaya içinde
hiç bakılmamış, yok edilmiş öğütülmüş tarihi eser var mı? Metro çalışması
sırasında ortaya çıkan tarihi kalıntıların kaçı göze göründü, kaçı yok edildi? Tarihi
yarım adanın altından moloz çıktı ve deniz dolduruldu! Her yapılan işin bir
molozu olması kaçınılmazdır, Sulukule yıkıldı yerine lüks binalar yapıldı,
orada yaşayanlar şehirden uzak yerlere gönderildi ve Sulukule artık adı olan
ama kültürü olmayan bir yere dönüştürüldü. Şehir yeniden biçimlenirken molozlar
arasına kültürü de katmak zorundayız. Yenikapı miting alanı deniz doldırılarak
elde edilmiş bir alandır, Anadolu yakasında da Maltepe’de aynı yöntem ile
oluşturuldu. Kentsel dönüşüm moloz üretti, yeni alanlar yaratıldı ama şehir
içinde olması gereken alanlar ise ranta kurban gitti.
Martı projesi içinde aynı yöntem uygulanacak!
Mahmutbey’e kadar metro için zemin deşilecek, yer altından çıkanlar denize! Martı projesi için deniz dolacak! Bu projelerde kimler moloz taşıyacak? Kime rant kapısı aralanacak? O yollarda zaman ve benzin tasarrufu kim için yapılacak? Martı projesi metro inşaatı olmasıydı acaba ortaya çıkar mıydı?
Martı Projesi hayata geçtikten sonra mutlaka başka bir proje
daha çıkacak, çünkü boğazı kullanan gemiler için zamanla tıpkı karayolları gibi
yetersiz olacaktır. Çünkü her proje başka lojistik alanı yok ediyor…
İnsan yaşamının en önemli organı damarladır, damarlarda kan
olmayınca kangren olur… Şehirlerimizde de ne yazık ki kangren olan caddeler ve
sokaklar oluşmaya başladı. O sokakları ve caddeleri kullanan insanın da yaşamı
kısalmakta ve refah seviyesi göreceli artarken aslında insan kendi sonunu
hazırlıyor… Şehir göğe doğru yükselirken insan kendisini betonların içine
gömmektedir...
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.