Fındıkıran Balesi
Geçmiş dönemlerin başarılı bir bale sanatçısı olarak
ünlenmiş, ama artık sahnelere veda etmiş olan bir kadın, yalnızdır.
Yalnızlığını ve geçmişe ait özlemlerini albüme bakarak gidermektedir.
Yılbaşı gecesi daha bir hüzün kaplamıştır, yılların birikimi
özlem duyulan geçmiş ve geçmişin yeniden yaratılması. Elinde tuttuğu albüme
baktıkça geçmiş yeniden yaratılır. Yaratılan geçmiş bir anlamda masal dünyası
içinde değişik maceralara kapı aralayacaktır. Tek başına koltuğunda
oturmuş, koltuğun arkasında paketler vardır, sanki bugün taşınacak gibi büyük
paketler ama her biri başka bir öyküyü içinde saklayan sanki sihirli birer
sandıktır. Her kutunun içinden bir çocuk çıkacaktır, onu masal dünyasına davet
edecek ve o davete her birimiz katılacağız.
Hayat çocukluk ile başlar, onların neşesi hayatın devam
ettiğini gösterir. Onların neşesi yalnızlıkları ortadan kaldırır, neşe tüm
evreni kaplar. Çocukluk ile başlar anılar, sonra anılar ile zaman geçerken
büyürüz. Büyüdükçe hayal dünyamız daralır ve gittikçe yok olmaya tutar, ancak
onları zihnimizde tutan belki de direncimizdir. Yaşamın tüm acımasızlığı
altında neşeli tarafını anımsamamız dirençli olduğumuzu gösterir. En büyük
direnç yeni masalları yaratabilecek kadar açık zihinli olmaktan geçer.
Yılbaşı partisinde çocuklara hediyeler verilir, gelenektir.
Çocuklukta alınan hediyeler ayrı bir yeri vardır. İnsan zihni açık olduğu süre
anımsar ve ona göre her anımsamasında yeniden yeniden yaratır. Çünkü verilen
oyuncaktır ve o oyuncağın etrafında yeni bir dünya kurulur çocuk için. Yaşlı ve
emekli olmuş balerin geçmişin albümüne bakarken verilmiş bir hediyenin ve onun
etrafında oluşan dünyaya bizi davet etmesi kadar mantıklı bir şey olamaz.
Verilen bir hediye, kırıldığı zaman çok değerli olur. O artık unutulmayacak ve
olmazsa olmazımızdır. O yılbaşında hediye olarak verilen fındıkkıran
kırılmıştır. Hemen tamir edilmiş olsa da uykuya dalan çocuğun hayal dünyasında
o kırılan oyuncağın etrafında macera, korku, kavga, sevgi, tutku kısaca çocuğun
hayal dünyasının izin verdiği tüm olaylar yerini alır.
Bu masal ve destansı bale gösterisi, klasik balenin tüm
zorunlu hareketlerinin hayata geçirilmesi bir anlamda sahnede yer alanlara bale
eğitimi verirken izleyiciye de balenin nasıl olması gerektiği bir masal-düş
eşliğinde verilir. Burada sahneye koyanın yorumu çok önem kazanır, çünkü eseri
öyle bir yorumlar ki sizi yönetmenin gör dediğini gösterir, görme dediğinin
üstünü sis kaplayabilir. İzlediğim bu yorumda ise sabit bir sahnede değişim;
ışıkların sahneye neresinde vurduğu ve açılan pencerelerden arka fonda yağan
kardır. Sahne çok sadedir. Koltuk sahneye göre yer değiştirir. Işık her bölüm
için ayrı ayrı hesaplanmış ve sahneyi sabit aydınlatmaktadır. Oyuncuyu ve
sahneyi takip etmez, baştan nasıl planlandıysa o bölüm bitene kadar ışık
sabittir. Balet ve balerinin hareketi gölgede kalmış, ışık altında kalmış
ayrımı yoktur. Müzik sahnede yaşanan olaylara yön
vermektedir. Olayların kurgusu müzik ile kulaklara fısıldanırken,
koreografi öykünün içi doldurulur ve somutlaştırılır.
Koreografinin daha görünür ve seyirci ile kucaklaşmasını
sağlayan bana göre ışıktır. Işık zamanı, coğrafyayı, sahnede yer alan dekora
verdiği derinlik ile sahnede yer alan tüm ayrıntının seyirciye ulaşmasını
sağlar. Her balerin ve baletin hareketi ışığın verdiği canlılık ile seyircinin
ilgisini sahnede yaşanan öykünün kurgusu içinde olmasını sağlar. Özellikle
anlatılan bir masalsa, gerçeküstü bir öykü varsa, örneğin farelerin Clara ile
mücadelesi ve mimiklerin ve onlara derinlik veren makyajın görünür kılınmasını
sağlar. Fareler Kralı sahnedeki makyajı ile dikkati çekmektedir, özellikle
Egemen Kement mimikleri ile olayın içine bizi davet ederken kayıtsız kalamadık.
Işık her sahnede olduğu gibi sabittir. Yumuşak geçişler ile ışık görmemiz gereken
yeri aydınlatmış olsaydı diye içimden geçirdim. Çünkü ortada yer alan aydınlık
alandan çıkınca daha karanlık bir alanda yapılan mücadele ve o anda dansçıların
yüzünde oluşan öyküye ait değişimler gölgede kaldığını hissettim.
Görebildiğim kadarı ile yönetmenin yorumuna uygun olarak
sahne düzenlemesi, ışık ve koreografi yapılmış. Müzik bu yoruma çok şey
kattığını düşünüyorum… İzlenmesi gereken ve izlerken balenin ne olduğunu
öğreten bir okul olduğunu salondan ayrılırken düşündüm…
İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB), sosyal sorumluluk
projesi olarak bu yıl Down Sendromu Derneğini ağırladığı gün
oradaydım. Gösteri sonunda alkış bölümünde Down Sendromu olan
çocuklar balerin ve baletler ile sahnede yerini alarak seyirciyi selamladı.
Onlar için yapılan bu gösterim çocukların mutluluğu ve orada olmanın getirmiş
olduğu heyecanı gözlerinden okuduğumu düşünüyorum. İzin alarak fotoğraflarını
çektim. Bir arada olmak ve onlar için ayrılan zamanın ne kadar değerli olduğunu
gösteri öncesi yapılan konuşmadan anladım. Belediye başkanın da bu anlamlı
günde onlar ile birlikte olması sanata ve sanatçıya değer vermenin dışında
desteklediği her sosyal projede yer alması ve açıkça yanınızdayım demesi ayrı
bir anlam barındırdığını düşündüm…
Verilen her emeğin bir karşılığı vardır, sahne sanatlarında
ise alkıştır. Hak ettikleri alkış aldılar. Emeği geçenlere teşekkür ederim…
İsmail Cem Özkan
Fındıkıran Balesi
Libretto: Uğur Seyrek, Işık Noyan
Koreografi ve Reji: Uğur Seyrek
Orkestra Yönetmeni: Roberto Gianola
Dekoratör: İsmail Dede
Kostüm Kreatörü: İ.Serdar Başbuğ
Işık Tasarım: Uğur Seyrek
Işık Uzmanı: Taner Aydın
Clara: İlke Kodal
Prens: Batur Büklü
Drosselmeyer: M.Nuri Arkan
Fareler Kralı: Egemen Kement
Clara'nın Annesi: Pınar Müldür
Clara'nın Babası: M.Kemal Onur Tunay
Büyükanne: Büşra Yıldırım
Büyükbaba: Alper Akalın
Konuklar: D. Fatma Sabaz, S.Burcu Borak, Zeynep Alev İşçimenler,
Gamze Hopanoğlu, Hüma Ersel, Buket Polat, Deniz Polat, Sinan
Kaymak, M.Gazi Öztekin, C.Cüneyt Çelik, Çağatay Özmen, Can Bezirganoğlu
Kurşun Askerler: Berfu Elmas, A.Eda Yeker, Melis Kalfagil,
Buket Polat, Elifsu Pamukçu, Ayşe Aras
Bebek: ÇiftHüma Ersel, C.Cüneyt Çelik
Fareler: Can Bezirganoğlu, Deniz Polat, Alican Güçoğlu,
Çağatay Özmen, Sinan Kaymak, M.Gazi Öztekin
1.Kar Tanesi: J.Nıcole Hartmann
2.Kar Tanesi: Büşra Ay
3.Kar Tanesi: Asena Ökte
Kar Taneleri: Çağrı Çekiç Hazan, Berfu Elmas, Ayşe Aras,
Asena Ökte, A.Eda Yeker, Melis Kalfagil, Buket Polat, S.Hazal Çoruk
Vals Solist 1.Çift: P.Gizem Tuncay, A.İbrahim Türkkan
Vals Solist 2. Çift: Çağrı Çekiç Hazan, C.Cüneyt Çelik
Vals Solist 3.Çift: Büşra Ay, Çağatay Özmen
Vals Grup: Eymen Arıslı, Buket Polat, Çağrı Çekiç
Hazan, Berfu Elmas, Melis Kalfagil, Ayşe Aras, Maia Ito, D.
Fatma Sabaz
İspanyol Dansı: Hüma Ersel, Çağrı Çekiç Hazan, A.Eda Yeker,
Asena Ökte, Ömer Erenler, Sinan Kaymak, Alican Güçoğlu, C.Cüneyt Çelik
Hint Dansı: Ebru Cansız, J.Nıcole Hartmann, Eymen Arıslı,
Berfu Elmas, Büşra Ay
Çin Dansı: Can Bezirganoğlu
Rus Dansı: Maia Ito
Fransız Dansı: Zuhal Karaca, M.Oliver Spence
Çocuklar: Asya Yüksel, B.Deniz Atalay, Defne Bezzaz, Melissa
Turan, Mercan Çelik, Naz Ardal, Sude Ardal, Yasemin Kayabay,
Mert Ak, H.Tuna Ergün
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.