Galata Gazete


25 Ağustos 2014 Pazartesi

Obruk tehlikesi şehirlere indi!

Obruk tehlikesi şehirlere indi!

Gün geçmiyor ki ekoloji sistemimizde değişimi konuşmayalım. Yıllar geçmiyor ki, her gelen yaz diğerini aratır hale gelmesin. Yazları çok sıcak ve hatta zaman zaman fırtınalara teslim olduğumuz, felaketler ile iç içe yaşar olduk. Anlık yağışlar ve sel felaketleri toprağı beslemez, çünkü toprak bir anda yağan yağmur etkisi ile suyu içine almaz ve beton işlevi görür.
Yer altı yatırımı olmayan şehirler bir yandan susuzluk tehlikesi ile karşı karşıyayken, öte yanda sel sorunu ile uğraşmaktadır. Çelişki gibi duran bu durum yaşadığımız yazın küçük bir öyküdür.
Kurak bir yaz geçirdik ve geçirmeye de devam ediyoruz. Her ne kadar su baskınlarına neden olan sağanak yağışlar olmuş olsa da; susuzluğumuzu yok edemedi. Kuraklık barajlarımızda suyu buharlaştırdı, şehirler ırmaklardan ve çaylarda son kalan suyu içme suyu olarak çekiyor. Susuzluk artık bir gerçek, su borularından yosun kokusu geliyor, tuz kurudu ve kokuyor!
Bu durum başka bir gerçeği de fısıldıyor, İstanbul ve diğer şehirler için “obruk” tehlikesi var!
Toprağın çökmesi ile oluşan baca veya kuyu görüntüsü veren derin çukurluklara verilen addır, obruk. Çökme içinde yer altında bir boşluk olması gereklidir. O boşluk değişik nedenler ile oluşabilir. Yer altı suyun çekilmesi, maden ocağının üretimi durdurması ve o alanın terk edilmesi ve bir çok neden. obruk için yer altında boşluk olması ve zaman içinde çökmesidir. Bu bilinen bir gerçektir ve ülkemizde Konya Ovasında meydana gelen obruklar ile uzaktan da olsa bilgi sahibiyiz.
Şehirlerimizde obruk tehlikesi varsa, bu tehlikeye karşı nasıl bir tedbir alınıyor?
O konuda bir çalışma var mı?
İstanbul’un altında yer alan kireç taşları üzerine yapılmış bir çalışma var mı?
İstanbul yer altı suları konusunda bir çalışma yapıldı mı, bu konuda elimizde veriler bulunmakta mıdır, yer altı sularının durumu nedir? Çünkü barajların boşalması her ne kadar acil bir konu olarak karşımıza geliyorsa, aynı derecede ve daha tehlikeli olan şey yer altı sularının yok olmasıdır. Ve hayati boyutta önemlidir, çünkü önceden bilinmeyen bir yerleşim yerinde o çukurun oluşması bir çok insanımızın yok olması anlamına gelir. Sadece barajları beslemez yer altı suyu, aynı zamanda toprağı besler. Toprak öldüğünde orada yaşam olmaz.
Elbette şehirler için bu soruyu sormamı gerektiren bir çok neden var ama en önemlisi belediyelerin hizmeti olan yol ve kaldırım çalışmasıdır, çünkü toprağın üstünü beton ile kapladılar, parklar sosyal tesis adına beton ile kaplandı ve doğal olarak yıllardır toprak su ile beslenmiyor...
Bu beton ile kaplanan yerlerin altında bulunan yer altı sularının da yok olduğunu düşünüyorum.
Obruk konusunda sorduğum soru hayati olarak karşımızda duruyor ve depremden daha tehlikelidir...
Yerleşim yerlerinde gözükmez gibi bir düşünce yanlıştır, Almanya’da maden ocakları kapanan şehirlerde gözükmüştür. Araştırırsanız dünyanın bir çok yerleşim yerinde obruk gerçeği ile karşılaşırsınız.
Bu konuda farkındalık yaratıp, sorunu görünür kılmak zorundayız, çünkü birden her hangi birimiz bu çukurlara düşme tehlikesi ile karşı karşıyayız. Yer altı suları su ile beslenmediğinde kaçınılmaz olarak boşluklar oluşur ve yeryüzünün basıncına dayanamaz. Bu bir depremden daha sinsidir ve ne yazık ki ölümcüldür.
Obruk, Konya ovasından şehirlere indi, bu sorun ile baş edilebilinir, yeter ki elimizde veriler olsun. Görebildiğim ve araştırmalarımın sonucunda elimizde veri yok, hatta bir çok şehrimizin yer altı haritası dahi yoktur. Bu sorun zengin fakir ayrımı yapmaz, neresinin altı boşaldığını bilemeyiz. Hiçbir bina obruk karşısında güvenli değildir, hiçbir gökdelen obruk içine düşmez ve yıkılmaz değildir. Binaları depremlere göre yapanlar, obruk karşısında çaresizdir. Bizim bilmediğimiz ve yer altı sularının yapmış olduğu nice yer altı nehri kurudu, mağaraların içi büyük olasılıkla boş!
Bir çok şehirde kanalizasyon ağı yok, yer altına bırakılıyor kanalizasyon. Kanalizasyonun yaratmış olduğu gaz sıkışması ve patlamasının tehlikesini İstanbul’da yaşanan çöp patlaması ile görmüştük. Yer altında bizi bir çok tehlike bekliyor ya da oluşmaya ve olgunlaşmaya devam ediyor…
Her an bir obruk gerçeği ile karşılaşabiliriz. Bunun tek suçlusu elbette var olan iktidar ve yönetim değildir ama önlem alınmazsa ne yazık ki, işlenen cinayette en büyük parmak izi sahibi olarak anılacaktır.
Şehri yönetenler, lütfen toprağın su ve hava alması için mekanlar yaratın, çünkü o canlıdır ve sürekli değişim yaşar. Ekolojik sistemin en önemli ayağıdır, onun üzerini beton ile kaplamayın, nefes alamazsa ölür. Bırakın, şehir biraz tozlu olsun, yağmur yağdığında şehir toprak koksun!

İsmail Cem Özkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.