Ben iyi biri olmadan önce
Tiyatro ve şiir yan yana gelmiş sahne de imgeler ile
kardeşliğini ilan etmiş. İmgeler ile devam eden diyaloglar, aslında diyalog
demeyelim her oyuncunun canlandırdığı bir iç konuşma. İç konuşmalar o kadar çok
imgeler ile yüklü ki, kim kime ne dedi, neden dediğini soramıyorsunuz, çünkü
ilgisiz gibi duran ama her birinde imgeler ile yüklü bir oyun.
İmgeler sahneye sanki boca edilmiş, seyircisini kucaklıyor.
İmgeler seyircinin yüzüne kara bir gülümseme olarak otururken, sahnede yaşamın
bir yüzü oyuncuların seslerine bulaşmıştı.
Şairlikten tiyatro oyun yazarlığına adım atan Şerafettin
Kaya, şairlikten gelen imgeleri sahneye uyarlamış. ‘Ben iyi biri olmadan önce’
adlı oyun bir fotokopi dükkanı aynı zamanda cafe’de gerçekleşmekte. Bir
çalışan, bankta oturan genç bir kız, sakallı başka biri. Sessizdir. Sessizliği
dışarıdan gelen bir kadın bozar. Çıktı almak istediğini söyler. Bu sırada
sakallı kapının yanında duran fırlar. Sıra bende ama iyi bir insan olduğumdan
sıramı size vereceğim der. Kadın şaşkındır. Çıktı alınır ama ondan sonra
gelişen olaylar imgelerin dünyasındadır. İyi olduğunu iddia eden bir insanın iç
konuşmaları ve çevresindekilerin ona uyum sağlaması ve kendilerini kendimce
sorgulamaları. İyi biri olmadan önceki haline doğu bir serzeniş. Kısaca
yüzleşme. İmgeler içinde oyun monologdur ama diyaloglar içindedir.
Oyucular kendilerine verilen görevi en iyi bir şekilde
yerine getirirken, henüz çok yeni olduğundan kaynaklı olsa gerek, henüz
sahnenin enerjisini seyirciye aktaramıyorlar. Amatör ruh ile yapılan işler her
başlangıcında buna benzer görüntüler olur. İlerledikçe oynadıkça sahne
ısınacak, oyuncular ısınacaktır. Pratikte öğreniyorlar çoğu, oynadıkça
kazanılacak tecrübe...
Oyun içinde hiç müzik ve efekt kullanılmamıştır. Belki bunun
eksikliği olabilir, çünkü sahnede tek düzen kurulan ışık oyunda iniş ve
çıkışlara yardım etmemektedir. Işıklar sadece bölüm geçişlerinde karartılır ve
açılır.
Her oyunun bir öyküsü vardır, bu oyunda öykü imgelerin
arasında sanki yokmuş hissi veriyor. Kısaca öykü bir cafe /fotokopi dükkanında
dört kişinin içsel sohbeti ve ilişkileri şeklindedir.
Özel tiyatroların en büyük sorunu her oyunun başka sahnede
olması, taşınma ve yerleşme. O yüzden en az materyal ile sahne düzenlenmesini
yapmak ile yükümlüler. Masrafların artması demek gelemeyen seyircinin giriş ücretinin
artması ya da tiyatro sahibinin cebinden karşılaması demektir ki, genelde düşük
bütçeli olan kurumların bunu karşılayamaması elbette pratikte çözüm yollarını
aramayı getirir. Bundan kaynaklanan sahne düzenlemesi istenildiği gibi
olmamakta çoğu zaman da oyunun içeriğini kucaklayamamaktadır. Bu oyunda da
sahne pratik çözüm ile ve el yordamı ile çözülmüş gibidir. Daha az materyal ile
daha işlevsel kullanılabilir mi diye düşündüm. Her şeye rağmen sahne
düzenlemesi oyunun içeriğine uygun diye düşündüm.
Oyunda amatör ruhu canlandıran tüm oyunculara ve sahne
önünde ve arkasında olanlara, beni bu oyuna davet ederek incelik gösteren şair
dostum, oyuncu, yeni tiyatro yönetmeni arkadaşımın da emeklerine sağlık demek
düşer bana…
Alkışınız bol, yolunuz açık olsun…
İsmail Cem Özkan
Ben iyi biri olmadan önce
Kara komedi
Cibali oyuncuları
Yazan ve yöneten: Şerafettin Kaya
Oynayanlar: Didem Yeldan, Mustafa Güngör, Ali Can Yılmaz, Asena Büşra Sayın, Pelin Takat
Oynayanlar: Didem Yeldan, Mustafa Güngör, Ali Can Yılmaz, Asena Büşra Sayın, Pelin Takat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.