“Benim Adım Feuerbach”
Oyun Goethe’ye bir gönderme yaparak başlar "Biraz
ışık!". Karanlıktan gelen ses, sahnenin zifiri karanlığı içinde salonda
yankılanır. Biraz ışık!
Işık karanlığın yok olmasıdır ama karanlık içinde yaşayanlar
için ışık ne anlama gelir? Yeni bir hayat, yeni bir başlangıç… Işık bir anlamda
“Bu yaşamda ben de varım” demektir. Işık yaşamdır.
Feuerbach sahnenin ortasındadır, yalnızdır. Yıllar
sonra adım attığı sahnede heyecanlıdır, heyecanı sesinde, mimiklerindedir.
Heyecanlıdır ve belirsizlik onu germektedir. Gerginliğini konuşarak aşmaya
çalışmaktadır. Karanlığın içinden sahnenin kenarına kadar gelen yönetmenin
asistanı ile heyecanını yenmek için konuşur. Sahne, geçmiş, o an ve ışığın
altında sahnede yalnızdır.
Oyuncudur, eskiden hatta ünlü bile sayılır, onu tanırlar,
Goethe’nin bir oyunu sırasında sahneye veda etmiştir. Tasso onun son
oyunu ve şu anda oynamak için başvurduğu oyundur. Eğer oyuna kabul edilirse
hayata yeniden merhaba diyecektir, ışık altında kendisini tekrar bulacaktır.
Korkuyordu, güvensizdi, ne kadar saklamaya çalışsa da. Bir
iş görüşmesine gelmişti… Umudunu, heyecanını saklayamayacak kadar gergindir.
Yönetmen henüz salona gelmemiştir, onun yerine salonda
asistanı bulunmaktadır. Asistan karar verici değildir, tesadüf sonucu asistan
olmuş ve tiyatro tarihini ve emekçilerini de o kadar çok iyi bilmemektedir.
Karşısında ki oyuncuyu değerlendirecek kadar tecrübesi ve bilgi birikimi
yoktur.
Kelimeler ağızda dolanırken sesin baskınlığı altında yok
oluyor...
Kimdir bu Feuerbach? Kendisi, “Ben hiç kimseyim”,
diyor, “Sıfır. Ben sıfır adam.” Sıfır, henüz adım atmamıştır, uzun süren
tedaviden sonra kendisini sıfır olarak görmektedir. Yönetmene
bir tirad ile kendisini göstermek istemektedir. O tirad ile
yönetmen hangi rolü oyunu uygun görürse onu oynayacaktır.
“İnsanın yaşamında boşluklar olamaz mı? Beklenmedik
sıçramalar, düzensizlikler? Doğal olarak bir tiyatro oyununda olmaması gereken
her şey.”
Uzun bir boşluk vardır sahnelerden uzaklaşması ve başvurusu
arasında. Yedi yıl! Yedi kayıp yıl. O yıllarda tedavi altında kalmıştır. Yedi
yıl boyunca beyaz önlüklülerin arasında kalmıştır, sahnede beyaz önlüklüleri
görünce yerinin sahne olmadığını anlamıştır. Çünkü sahneye elinden ne geleni
atarken yakalanmıştır.
Oyunun yazarı kahramanın ismini seçerken felsefeden almamış,
kelimenin anlamını kullanmıştır.
Feuerbach
Feuerbach adı üstüne:
Feuer: ateş; yangın
Bach: akarsu; dere
Feuer: ateş; yangın
Bach: akarsu; dere
7 yıl uzak kaldığı sahnelere yeniden dönmek "Ben
Feuerbach'ım..
Daha ölmedim" demek istiyor. Akarsu akmaya devam eder, ateşi taşıyarak… İçinde ki oyuncu olma ateşini… Sahnelere adım atarsa eğer eskisi gibi olacaktır…
Daha ölmedim" demek istiyor. Akarsu akmaya devam eder, ateşi taşıyarak… İçinde ki oyuncu olma ateşini… Sahnelere adım atarsa eğer eskisi gibi olacaktır…
Asistanın önündedir, içerlemektedir. Karşısında ki asistanın
tesadüfen orada olmasını ve yetenekten yoksun olduğunu düşünüyor. Onun görünümüne
ve mimiklerine bakarak karar veriyor…
Feuerbach kızıyor. "Ben çoluk çocuğun önünde
deneme yapmam" diyor. Sonra hesaplaşmaya başlıyor.
Asistanla değil, kendisiyle aslında…
Oyuncu Feuerbach ile, insan Feuerbach'ın hesaplaşması…
Asistanla değil, kendisiyle aslında…
Oyuncu Feuerbach ile, insan Feuerbach'ın hesaplaşması…
Bu kırılma noktasından sonra kendini var olmayan
seyircilerine sunma ve onlar tarafından “kutsanma” amacına adar. Kendi iç
yaşamı ve dışsal davranışlarındaki uyumsuzluk aslında bir bütünlüğün göstergesi
olur.
Feuerbach, sıradan bir oyuncudur, oyunun içindedir aslında.
Kendisini kanıtlama telaşındadır, son umududur orası. Bir
çok tiyatroya başvuru yapmıştır ama hepsinden de kapıdan geri dönmüştür. Uzak
kaldığı yedi yıl içinde çok şey değişmiştir, artık onu anımsayanda yoktur.
Salona bir ara yönetmen gelir, tamam kendisini ispatlama
anıdır ama o zamanı iyi değerlendiremez, yönetmen o sahnede seçtiği tiradı
canlandırırken gitmiştir. Karanlık içindedir. Karanlığın içinde zirvede!
Oyunu Kadıköy Halk Eğitim Salonunda izledim. Belki salonun
olanakları belki de o gün ışık kumandasının başında çalışanın sahneye
tam hakim olmamasından kaynaklı oyunu izleyemediğini
düşündüm. Feuerbach sahnede hareket alanındadır, ışık içinde kalması
gerekirken zaman zaman gölgede kalmıştır, sahnenin diğer alanları ise ışık
içinde… İster istemez göz ile izlerken oyuncudan uzaklaşıyoruz. Belki o an
mimikleri ile bir şeyleri anlatıyordur. Ses her anın durumuna göre inip
çıkmaktadır, ışık ses ile uyumlu hareket edememektedir. Seçilen müzik parçaları
ve piyanoda çalınan parçalar Feuerbach’ın durumuna uygun seçilmiş diye
düşündüm. Bölümler arası geçişler, diğer oyuncuların (dekor düzenleyen işçiler,
köpek sahibesi ve asistan) oyuna dahil olmaları ve sahnede yerlerini alması
aslında bizlere bir şeyleri anlatması gerekli ama sanki bir bağlantı kopukluğu
yaşar gibi oldum… Neden dekorcular geldi, sahnede düzenleme yaptılar, çünkü o
gün sahneye oyuncular davet edilmiş ve oyun için seçmeler var… Seçmelerde sahne
düzenlemek için çalışanların sessizce gelmesi ve ayrılması… Köpek sahibesi
köpeğini oyun için kiralamak istemektedir ve her şeye onay verir ama köpek
salonun her hangi bir yerine kaçmıştır. Yoktur ortada… Çaresizliği ve oyuna
katılmasını tam yakalayamadım… Sahnede yer alan merdivenler ve zirveye çıkan
yol olmasını kısaca soyut olan anlatımın somut tanımı olması diye düşünürken
son sahnede zirveye çıkıp karanlıkta kalması ile anlamlaşıyor...
Usta bir oyuncu, 6 yıl sonra sahnelerde, usta bir tiyatro
insanı oyunu yıllar sonra yeniden sahneye koymuş… Elbette tiyatroda her şey
hesaplanır… Sahneye taşıyan firmada sanırım seyirci ilgisini hesaplayarak bu
oyunu yeniden sahneye taşırken başarıyı hedeflemiştir. Amacına ulaşmış mı
sorusuna yanıtım benim gördüğüm kadarı ile başarıya ulaşmışlar…
İsmail Cem Özkan
“Benim Adım Feuerbach”
Yazan: Tankred Dorst
Çeviren: Sema Engin
Yöneten: Ayşenil Şamlıoğlu
Yöneten: Ayşenil Şamlıoğlu
Yönetmen Yardımcısı: Gizem Aldemir
Dekor Tasarımı: Gül Emre
Işık tasarım: Yakup Çartık
Dekor Tasarımı: Gül Emre
Işık tasarım: Yakup Çartık
Oyuncular: Selçuk Yöntem, Toprak Can Adıgüzel ve Gülçin
Kültür Şahin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.